Çünkü bir şehri yürüyerek keşfetmek sizi belli bir yere kadar götürür. | TED | لأن استكشاف المدينة على الأقدام هو الحدث الرئيسي بالنسبة لي حتى الآن |
Size katılmak, başka gezegenlere gitmek, yeni dünyalar, yeni kültürler keşfetmek, galaksiyi Goa'uld' dan kurtarmanıza yardım etmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أنضم لكم. في استكشاف الكواكب الأخرى أكتشف عوالم جديدة, ثقافات جديدة أساعد في تخليص المجرة من الجواؤلد |
O alanı kaplayacak keşif uçakları Akagi ve Kaga'dan havalanacaklar. | Open Subtitles | لنغطى المنطقه , سنطلق طائرات استكشاف من اكاجى و كاجا |
Birlikte alacakaranlık bölgesine büyük ölçekli bir keşif düzenlemek için hazırız. | TED | معًا، نحن مستعدون لإطلاق أكبر رحلة استكشاف لمنطقة الغسق. |
Ağaçları birer artiste dönüştürerek bu hareketi keşfetmeye karar verdim. | TED | وقررت استكشاف هذه الحركة من خلال تحويل الأشجار إلى فنانين. |
Gezegenlerarası keşfi sevdiğim kadar bu fikre sonuna kadar karşıyım. | TED | بقدر ما أحب استكشاف الكواكب، فإنني أختلف بشدة مع هذه الفكرة. |
Onun fiziksel dünyayı bütünüyle keşfetme arzusu, hayatını şekillendirecekti nihayetinde de radikal ve yeni felsefelere ilham olacaktı. | TED | رغبتها في استكشاف العالم المادي بالكامل ستقلب حياتها، وفي نهاية المطاف، استلهمت فلسفة جديدة مُناهضة. |
- Terapide konuştuğumuz şey bu yeni seçenekler keşfetmek, yeni bir ilişki yaratmak. | Open Subtitles | .. هذا الذي كنا نتحدث عنه بخصوص استكشاف خيارات جديدة خلق علاقة جديدة |
Şimdi de mikroskobik alemi keşfetmek için bu makineyi icat ettim. | TED | والآن اخترعت هذه الآلة لتساعدنا على استكشاف العالم المجهري. |
Gitmesinin sebebi vücudunun görüntüsü ile ilgili bir endişesi olmasıydı ve bunun altında yatan sebebi keşfetmek istiyordu. | TED | وسبب ذهابه إلى هناك هو أنه كان لديه خوف من صورة جسده، وأراد استكشاف ما وراء ذلك. |
Kalan sürede, iki çılgın fikri daha keşfetmek istiyorum, gelecek vaad edebileceğini düşündüğüm bir kaç fikir. | TED | في الوقت المتبقي، أريد استكشاف فكرتين مجنونتين أعتقد أنه قد يكون بهما بعض الأمل. |
Riskler olsa da bütünüyle küresel bir keşif yapmakla ilgilidir bilim. | TED | كان بحق يعني استكشاف العالم، حتى عند وجود المخاطر. |
Haritaları incele, keşif gücü gönder ve bana bir saldırı planı yap. | Open Subtitles | ادرس الخرائط, ارسل دوريات استكشاف و أعد خطة للهجوم |
Bir Amerikan keşif uçağı! | Open Subtitles | طائره استكشاف اميريكيه , سيدى طائره استطلاع برمائيه |
Günlerini yeni galaksileri keşfetmeye ve insanoğlunu küresel ısınmadan kurtarmaya çalışarak geçiren her birinize acıyorum. | TED | أشعرُ بالأسف حقًا لكل شخص منكم يقضي أيامه في استكشاف مجرات جديدة أو في إنقاذ البشرية من الاحترار العالمي. |
Ancak 2013 yılında, nihayet oraya inebildik ve mağarayı keşfetmeye başladık. | TED | في عام 2013 استطعنا أخيرًا الهبوط على تلك البقعة ثم بدأنا عملية استكشاف الكهف. |
Mekan keşfi için Madrid'den ayrılmayı hiç istemesem de şu Amerikalılar servet ödüyor. | Open Subtitles | أنا لا أريد استكشاف موقع التصوير حقاً لكن الأمريكان يدفعون لي الكثير ، ونحن بحاجة للمـال |
Sanırım hoşuma giden bir şey keşfetme fikri. | Open Subtitles | أظن أنني أحب فقط فكرة استكشاف الأشياء |
Bir gün biz de dış dünyayı keşfe çıkabilseydik harika olurdu değil mi? | Open Subtitles | سيكون من الرائع اذا ما استطعنا استكشاف العالم الخارجي ايضاً في يوم ما |
ve benim ilgilendiğim bu dilin şiiridir; erotik zekanın konseptini araştırmaya başlamamın sebebi. | TED | وانها الشعر لنفس اللغة التي أهتم بها، ولهذا السبب لقد بدأت في استكشاف هذا المفهوم في الذكاء الجنسي. |
Kocamın çevrim içi aktiviteleri, ona karanlık düşüncelerini keşfedip tüketebileceği güvenli bir alan sağlıyor, ...böylece hayatının kalanına taşmıyor. | Open Subtitles | نشاط زوجي على النترنت يمنحه مساحه امنه اين يمكنه استكشاف وانهاك أفكاره السوداء حتى لا تختلط مع بقيه حياته |
Sizlere göstermek istediğim bir sonraki proje daha detaylı keşiflerin(araştırma) olasılığı. | TED | المشروع القادم الذي أريد أن أريكم إياه هو نوع من استكشاف أعمق لتلك الإمكانية. |
Belki de gelişmiş medeniyetler, dış uzaydan ziyade iç uzayı keşfetmeyi seçtiler veya kısa mesafeleri keşfedecek mühendisliğe sahipler. | TED | ربما تختار حضارة متقدمة استكشاف الفضاء الداخلي بدلاً عن الفضاء الخارجي، أو الهندسة لمسافات قريبة بدلاً عن البعيدة. |
Bu yolculuğun asıl amacı Khanka Gölü etrafındaki bölgeyi keşfetmekti. | Open Subtitles | الهدف الجوهري ...لهذه البعثة كان استكشاف المنطقة حول بحيرة خانكا |
Uzayı keşfetmekten daha maceralı ve vatanseverce ne olabilir? | Open Subtitles | تحديدًا، ماذا عساه أكثر وطنية ومغامرة من استكشاف الفضاء؟ |
Mideleri dolu olan sürü şehrin diğer getirilerini keşfedebilir. | Open Subtitles | بامتلاء معدتهم، بوسع القطيع استكشاف ما ستقدمه لهم المدينة |
Burası aynı zamanda kendi duyularımızı da keşfedeceğimiz bir yer. | Open Subtitles | ولكن هذا هو أيضا مكان للبدء في استكشاف الحواس الخاصة بنا. |