Kasap, diğer katiller kadar bilinmese de yerel bir efsane. | Open Subtitles | الجزار ليس معروفا بقدر القتلة المتسلسلين الآخرين لكنه اسطورة محلية |
Dürüst olmak gerekirse onun bir efsane olduğunu düşünmeye başladım. | Open Subtitles | لكن بصدق بدأت أفكر أنه لا شيء أكثر من اسطورة |
Şövalye efsane olabilir... ancak Peter Kent'in adı telefon rehberinde mevcut. | Open Subtitles | ربما يكون الفارس اسطورة لكن بيتر كينت موجود في دليل الهاتف |
Köpek suratlı kadının efsanesi. | Open Subtitles | نعم ، اسطورة المرأة ذات الوجه الشبيه بالكلب |
Bu bir Çin efsanesi, ya da ben öyle sanıyordum. | Open Subtitles | إنها أسطورة صينية, أو على الأقل لطالما اعتبرتها اسطورة |
Onu dinleme. Kasabadaki rahipten duyduğu bir efsane bu sadece. | Open Subtitles | لا تستمع له ، إنها اسطورة لقد عرفها من الكاهن فى البلده |
Gladyatör Barabbas, duyduğuma göre, aramızda bir efsane haline geliyorsun. | Open Subtitles | المصارع باراباس ، سمعت انك ستصبح اسطورة بيننا |
Ve öldürülen bir kahraman bir şehit olur ve bir şehit derhal bir efsane olur. | Open Subtitles | هو بطل والبطل الذي يقتل يصبح شهيدا والشهيد فورا يصبح اسطورة |
Efendi Yupa, Eski bir efsane olarak biliyordum ben bunu. | Open Subtitles | لورد يوبا, دائما كنت أضن أن ذلك مجرد اسطورة |
efsane değilmiş! - Gerçekmiş! | Open Subtitles | الوثائق القديمة كانت حقيقة لم تكن مجرد اسطورة |
Bonnie bu radyoda efsane sayılır. | Open Subtitles | ان بوني وييمز تعتبر بمثابة اسطورة في المكتب هنا |
Pisliklerin kralı. Tam bir efsane. | Open Subtitles | كان ملك القزارة كلها لقد كان اسطورة في القزارة. |
- Lütfen onur konuğumuz futbol efsanesi Waldemar de Brito'yu alkışlayalım! | Open Subtitles | و من فضلكم رحبوا بحرارة اسطورة كرة القدم فلاديمير ديبريتو |
Carlos Halfcock, denizci bir sniper efsanesi. Vietnam'da kesinleşmiş otuz dokuz cesedi var. | Open Subtitles | كارلوس هالفكوك اسطورة في القنص لقد تم تأكيد ثلاث وتسعين قتيل في حرب فيتنام |
Tamam, şu "İsa efsanesi" olayını tekrar tekrar konuşmasak olur mu? | Open Subtitles | هلَا توقفنا فحسب عن ذكر قصة اسطورة المسيح تلك؟ |
Mandy, bu kadar kısa sürede onları buraya getirdiğin için resmen efsanesin. | Open Subtitles | ماندي, انتي اسطورة لجلبنا الى هنا في وقت قصير, انا حقاً اقدر ذلك |
Gökten düşene kadar Laputa bir efsaneydi. Şimdi devlet beni Laputa'nın sırlarını açığa çıkarmam için görevlendirdi. Mesela, malzemesi nedir? | Open Subtitles | لابوتا كانت فقط اسطورة حتى سقط هذا من السماء الان الحكومة تريدني لاكتشاف سر لابوتا مثلا, مما مصنوع هذا الشيء... |
♪ kung fu panda efsanelerini dinliyorsunuz♪ ♪bir şehriye dükkanında büyüdü hiç zafer ve şöhret peşinde olmadı♪ | Open Subtitles | ¶ أستمع إلى اسطورة باندا الكونج فو ¶ ¶ ظهر فى متجر المعكرونة ¶ ¶ لا يطلب أبداً المجد أو الشهرة ¶ |
Bir adama hizmet ediyorum. Bir adamdan cidden fazlası, bir mittir, ama gerçektir, yaşayan bir efsanedir, Firari Jeong Jeong. | Open Subtitles | لقد خدمت رجلا، في الحقيقة هو اكثر من رجل عادي، انه اسطورة، ولكنه حي، اسطورة تنبض بالحياة |
Sonraki 6 gün içinde olanlar, Navarone efsanesini yarattı. | Open Subtitles | وما سيحدث خلال الستة ايام القادمه سيكون اسطورة نفارون |
Böyle bir efsanenin olduğunu biliyorum çünkü onu ben uydurdum. | Open Subtitles | الان , اعرف ان هناك اسطورة موجودة , لاني صنعت احداها |
Böylece bir efsaneye dönüştüm. Gizemle çevrili. | Open Subtitles | منذ تلك اللحظة ، أصبحت اسطورة محاطة ببعض الألغاز |
Bu, hazinenin efsaneden fazlası olduğunu gösteren ilk elle tutulur delil. | Open Subtitles | هذا هو اول دليل مادي على ان الكنز هو اكثر من مجرد اسطورة |
Apaçi efsaneleri, burada yerleşmiş kötü ruhlardan ve gökten inip çocukları kaçırdıklarından söz eder. | Open Subtitles | اسطورة اباتشي تخبر الارواح الشريرة التي ترددت على هذا المكان, للهبوط من السماء وخطف كفل غافل. |
İnternette bu herifle ilgili söylentiler duymuştum ama şehir efsanesidir diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | انا اعنى , انا سمعت شائعات ,عن هذا الرجل اونلاين لكن ظنيت انه .فقط اسطورة متحضرة |
Peki bir çocukluk efsanesinin detayının önemi nedir? | TED | وما هي أهمية التفاصيل في اسطورة الطفولة؟ |