tamir vagonu efendim, yanmış. İki süvari de ölmüş, Barry ve Williams. | Open Subtitles | عربة اصلاح الخطوط ، سيدي، أحرقت اثنان من القوات، باري ويليامز، ماتا |
Bu kötü. Çok kötü. Bunu tamir edebileceğimden emin değilim. | Open Subtitles | هذا سئ انا غير متأكد من قدرتى على اصلاح هذا |
Çim biçme makinası tamir etmeyi bildiğini sana kim söyledi? | Open Subtitles | من اخبرك بأنك تسطيع اصلاح آلة قطع العشب عمي جو. |
Belki de diğerlerinin hayatlarındaki karmaşayı düzeltmek için çok uğraşıyordur. | Open Subtitles | ربما تحاول بصعوبة اصلاح حياة الناس الآخرين الملخبطة |
Telefon faturan yüklü mü gelmiş bilmiyorum ama düzeltebilirim. | Open Subtitles | لو اننا نبالغ في محاسبتك لخاصية الانتظار يمكنني اصلاح هذا |
Sonra yine bir dükkan açarız ve çocukların dişlerini düzeltmeye başlarız. | Open Subtitles | ومن ثم نفتتح عيادة ونبدأ في اصلاح اسنان الاطفال مرة اخرى |
Arka saptırıcı kalkanları tamir etmeme kararın çok kötü oldu. | Open Subtitles | انة شيء سيء انك قررت على عدم اصلاح الدرع الخلفي |
Şansımıza kuyumculuk geçmişim olduğu için bu harikayı tamir etmeme olanak sağladı. | Open Subtitles | هذا صحيح لحسن الحظ خبرتي كصائغ ذهب مكنتني من اصلاح هذا العطل |
İkincisi, daha dürüst bir şekilde, gerçekten modeli tamir edersiniz. | TED | اثنان، طريقة أكثر مصداقية هو بالفعل اصلاح النموذج. |
Bütün bir ev için dokuz sağlık uygulaması adına ev başına 250 parçayı test ediyoruz, tamir ediyoruz ve denetliyoruz. | TED | نقوم بالفحص و التحقق و اصلاح 250 جزء في كل بيت و هذه هي النتائج |
Tamam. Beni arar mısınız, lütfen? TELEFON NUMARASI VERİLMİŞTİR Ama, Bakın! Sakın sabahın üçünde yazıcınızı tamir etmemi istemek için aramayın. | TED | حسنا.هللا اتصلت بي الان ؟ ولا تتصلوا بي جميعا الساعة الثالثة فجرا تطلبون مني اصلاح طابعتكم |
Neyin arızalı olduğunu bilmezsem tamir edemem. | Open Subtitles | لا يمكننى اصلاح الخلل مالم اعرف اين العيب |
Bugün telefonların tamir edileceğini biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تَعْرفُ أيّ شئَ حول اصلاح الهواتفِ اليوم؟ |
Fakat 9. Anayol'daki çukurları tamir etmeye çalışmak gibi bir şey. | Open Subtitles | ولكنها أشبه بمحاولة اصلاح تلك الحفر على الطريق السريع التاسع. |
Belki de diğerlerinin hayatlarındaki karmaşayı düzeltmek için çok uğraşıyordur. | Open Subtitles | ربما تحاول بصعوبة اصلاح حياة الناس الآخرين الملخبطة |
- Kapat şunu! - Hayır, düzeltebilirim. Dur biraz. | Open Subtitles | فقط اغلقه لا استطيع اصلاح هذا انتظري فقط |
Eh, Selmak beni bazı ilişkileri düzeltmeye zorluyor. | Open Subtitles | حسنا سلماك يضغط على للعمل على اصلاح الامر |
Bir komplikasyon gerçekleşti. düzeltebiliriz. | Open Subtitles | أسمع , كان هناك تعقيدات يمكننا اصلاح ذلك |
Uzmanlığı otomobil tamiri üzerineymiş. | Open Subtitles | قسم العمليات السريه فى وزاره الدفاع تخصصه المهنى كان اصلاح السيارات |
Ayı'yı düzeltebilirsin ama, bunu biliyorum. | Open Subtitles | ولكن بإمكانك اصلاح الدب,انا اعلم انك تستطيع اصلاحه |
Pekâlâ, eğer bana yardım edeceksen eğer her şeyi yoluna sokacak, bana yardım edecek engin bir irfanın varsa... | Open Subtitles | حسناً اذا كنت ستساعدني او ان تمنحني حكمة عظيمة تساعدني على اصلاح الامور |
Tüm bu saçmalıkları onarmak için uzun süre çalıştık. | Open Subtitles | نحن نعمل محاولين اصلاح بعض المشاكل التي حللناها مؤخرا |
Bak, aramızı düzeltemezsin Baze. | Open Subtitles | معك .. حسنا .. انت لا تستطيع اصلاح الوضع |
Hatta, bunu düzeltebilecek tek kişi benim. | Open Subtitles | في الحقيقة، أنا الوحيد القادر على اصلاح هذا |
"O kalçaları hiçbir şey düzeltemez kaltak." | Open Subtitles | لا شئ يمكنه اصلاح هذا الورك يا سافلة |
Sen telefonları düzeltebilir misin bak benimle kapıda buluş, tamam? | Open Subtitles | حاول اصلاح الخطوط سنلتقي عند البوابه , حسناً |
Trish'e zarar vermek istemediğini hatırlatmaya çalış... ya da bunları telafi edebileceğini söyle. | Open Subtitles | دعيه يعتقد انه لم يقصد ايذاء تريش و ان بامكانه اصلاح ذلك |
Belki Anya onu bulmuştur ve sorunu çözmeye çalışıyorlardır. | Open Subtitles | ربما وجدته آنيا ويحاولان اصلاح ما بينهما |