ويكيبيديا

    "اضطررتُ" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • zorunda kaldım
        
    • zorundaydım
        
    • gerekiyordu
        
    • gerekirse
        
    • gerekti
        
    • zorunda kaldığım
        
    • mecburdum
        
    • zorunda kalmıştım
        
    Hâlâ iş bulamadığım için birkaç ev arkadaşı edinmek zorunda kaldım. Open Subtitles مازلتُ بلا عمل لذا اضطررتُ أن أحضر شركاء لي في السكن
    Eğer dün giydiğin iğrenç kürklü kıyafetini kastediyorsan bundan dolayı eziyet çeken benim çünkü onu görmek zorunda kaldım. Open Subtitles إن كنتِ تقصدين سترة الفرو القبيحة التي ارتديتِها يوم أمس، فأنا الشخص الوحيد الذي عانى لأنني اضطررتُ للنظر إليها.
    Buraya nasıl geldiğiyle ilgili gerçeği söyleyemeyeceğine göre, doğaçlama yapmak zorundaydım. Open Subtitles ونظراً لعدم إمكانيته كشف حقيقة كيفية مجيئه إلى هنا، اضطررتُ للارتجال
    Hikâyesini anlatırken nadiren de olsa bir şeyler uydurmak zorundaydım. Open Subtitles ، و لكي أحكي قصّتها فقد اضطررتُ إلى الإختلاق أحيانا
    Selam. Bir yerde uyumam gerekiyordu ve bir oda seçtim. Open Subtitles مرحباً، اضطررتُ إلى النوم في مكان ما فاخترتُ هذه الغرفة.
    Sana yaptığı gibi, benden de kaçmasına izin vermeyeceğim. gerekirse arkasından da vuracağım. Open Subtitles لن أدعه يفلت منّي كما فعل معك، سيقع ولو اضطررتُ لإصابته في ظهره
    Sonunda ayrılmak ve bırakmak zorunda kaldım. Open Subtitles ثم اضطررتُ إلى الرحيل، وانقطعتُ عن الدراسة.
    70 yaşında bir adamın çocuklarına babalarının öldürüldüğünü ve yapacak hiçbir şeyimiz olmadığını söylemek zorunda kaldım. Open Subtitles اضطررتُ لإخبار أبناء عجوز سبعينيّ قتله أنّه ليس بوسعنا فعل شيء
    Son 6 ayda, süre gelen ekonomik durum nedeniyle 50,000 erkek ve kadını işten çıkarmak zorunda kaldım. Open Subtitles و خلال الستة أشهر الماضية بالطريقة التي تدهور فيها الإقتصاد اضطررتُ لفصل 50 ألف رجلاً و امرأة
    Evet, şişeleri dişleriyle açmayı seviyor, ...ama, bunu engellemek zorunda kaldım, ...çünkü, bir sürü kapak yuttu. Open Subtitles نعم، و هو يحبّ فتحهم بأسنانه، لكنّني اضطررتُ لمنعه لأنه كان يبتلع الكثير من السدادات
    Sen baygınken tüm kişisel bilgilerine bakmak zorunda kaldım. Ayrıca Chester'ın 38 tane fotoğrafını koymuşsun. Open Subtitles اضطررتُ للنظر في كلّ معلوماتك الشخصيّة عندما كنتِ فاقدة للوعي.
    Bu nedenle gerçeği size göstermek için kanıt elde edene kadar beklemek zorunda kaldım. Open Subtitles و لذلك اضطررتُ للانتظار حتّى أحصلَ على الدليل. و أريكم حقيقتها الفعليّة.
    Yani, istesem de istemesem de, yapmak zorundaydım. Open Subtitles أعني، سواء أردتُ هذا أم لا، فقد اضطررتُ إليه
    Bırakmayacaklardı... dolayısıyla yapmak zorundaydım. Open Subtitles ما كانوا ليفعلوا ذلك ولذلك .. اضطررتُ للقيام بذلك
    Kırmızı maddeyi çekip, süpernovaya fırlatmak zorundaydım. Open Subtitles لقد اضطررتُ أن أستخلص المادة الحمراء وأقذف بها داخل النجم المتفجر
    Kuralları uymak zorundaydım. Bir tehdit olmadığına karar verilene kadar, onu tutmak zorundaydık. Open Subtitles اضطررتُ لإتباع البروتوكول، وكُنّا مُضطرّين لحجزه حتى حدّدنا أنّه لا يُشكّل تهديداً.
    Sonuçta birinin yapması gerekiyordu. Open Subtitles حسناً, اضطررتُ لذلك. لقد فعل ذلك شخصاً ما.
    Tiyatro binasının etrafında saat yönünün tersine koşmam gerekiyordu. Open Subtitles اضطررتُ للجري خارج المسرح عكس عقارب الساعة،
    gerekirse özel öğretmen falan da tutabiliriz. Open Subtitles حتى بأنني سأعيّن لك مدرسًا خصوصيًّا لو اضطررتُ إلى ذلك
    Ondan değil, parkmetreye koşup para atmam gerekti, ama teşekkürler. Open Subtitles اضطررتُ إلى الخروج لوضع أرباع .. أخرى في عدّاد المرأب لكن شكراً
    Ve sizi ya da arkadaşlarınızı korumak için ne yapmak zorunda kaldığım konusunda en ufak bir fikriniz olsaydı bana defalarca teşekkür ederdiniz! Open Subtitles ولو كنتَ تدري ما اضطررتُ لفعله للحفاظ على سلامتك وسلامة أصدقائك، لما كففتَ عن شكري
    Seninle tanıştıktan sonra buna mecburdum. Open Subtitles اضطررتُ لذلك بعد لقائي بكِ
    Birkaç kez onu binadan uzaklaştırmak zorunda kalmıştım. Open Subtitles اضطررتُ إلى مرافقته خارج المبنى بضعة مرّات

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد