Ama yakında serbest bırakılacağından Yumrukistan'a yapacağı şahane dönüşü planlıyorum! | Open Subtitles | ولكن مع اطلاق سراحه الوشيك، كنت أخطّط لعودته العظيمة إلى شواطئ الملاكمة. |
Kearney'nin serbest bırakılmasının hata olduğunu söylersem yeter mi? | Open Subtitles | دعنا نقول فقط أن كيرني تم اطلاق سراحه بحالة عدم الثقة |
Hapishaneden yürütme emriyle serbest bırakıldığı söylendi. Kontrol ettik. | Open Subtitles | استفسرنا من الأمن عن الموضوع فأخبرونا أنه تم اطلاق سراحه بأمر من السلطات العليا |
Şartlı tahliye memuru şu sıralar sinir krizi geçiren bir adamım. | Open Subtitles | رجل على الأرجح أن الضابط المشرف على اطلاق سراحه يمرّ بنوبة غضب الآن. |
Her sene şartlı tahliye görüşmeleri sırasında, birisi tepesini attırır o da büyük yediliden birisini yapar. | Open Subtitles | كل عام عندما يحين وقت اطلاق سراحه يغضبه أحدهم فيخرق احدى القواعد السبع |
Terrell'in şartlı tahliyesini ihlal ettiğini kanıtlayacak yeterli delil olabilir bu. | Open Subtitles | قد يكون هذا الدليل كفايه لالغاء اطلاق سراحه المشروط |
Polisin onu cinayetle suçlamak veya serbest bırakmak için bu kadar vakti var. | Open Subtitles | هل هذه هي المدة التي لديهم لاتهامه بالقتل أو اطلاق سراحه |
Aslan çok tehlikeli ayrıca etrafta koşuşturacağı için onu serbest bırakamayız. | Open Subtitles | ليس بإمكاننا اطلاق سراحه ليتجول في المنطقة مرة أخرى |
Kız arkadaşınızla yalnız kaldığınız bir geceyi beyin sarsıntısı geçiren bir rakunu uyutmamak için harcamak ya da o arkadaşı serbest bırakmak bile olsa. | Open Subtitles | حتى لو اقتضى الأمر أن تقضى ليلة الإجازة مع صديقتك التي تعتني براكون يعاني من ارتجاج في المخ أو اطلاق سراحه |
Savcı Hanım serbest bırakılma kararını geri çekeceğini söylemişti ama hiçbir şey yapmıyor. | Open Subtitles | النائبة تقول انها ألغت اطلاق سراحه وهي ليس لها علاقة بهذا |
Burada... bir form var, serbest bırakma formu, ...ve benim imzlamla yarın sabaha kadar serbest bırakılmış olur. | Open Subtitles | لدي استمارة هنا , استمارة اطلاق سراح و بتوقيعي ,بإمكاننا اطلاق سراحه في فجر الغد |
Babam Kai'nin dünyasının kapılarını açmak istediğinizi öğrenirse onu serbest bırakacağınızı düşünür. | Open Subtitles | إذا كان والدي يعرف الذي تريد فتح العالم كاي، انه سوف تعتقد أنك الذهاب الى اطلاق سراحه. |
Şu an serbest bırakılıyor, Sayın Başkan. Amire nedenini söyleyebilir miyim? | Open Subtitles | لقد تم اطلاق سراحه الأن، سيدي الرئيس هل استطيع إخبار القائد عن السبب؟ |
Yani her tahliye görüşmesi öncesinde bir şeyler mi yapıyor? | Open Subtitles | اذاً هو يخطئ كل مرة قبل اطلاق سراحه مباشرةً؟ |
Bilek monitörünün erken çıkarılması için şartlı tahliye memuruyla görüşecektik. | Open Subtitles | من المفترض ان اتحدث مع ضابط اطلاق سراحه بشأن ازالة الة المراقبة عن كاحله باكرا |
Staten Island'taki evini iki hafta önce terketmiş, ve şartlı tahliye memuruna bilgi vermemiş. | Open Subtitles | ولم يتصل بشرطي اطلاق سراحه السريلية لغة مستخدمة في بعض دول السلافية و شرق اوروبا الرسائل مكتوبة بالغة السريلية |
Staten Island'taki evini iki hafta önce terketmiş, ve şartlı tahliye memuruna bilgi vermemiş. | Open Subtitles | نالردين ترك منزله في جزيرة ستاتن منذ اسبوعين ولم يتصل بشرطي اطلاق سراحه |
şartlı tahliye memuru bilinen son adresini verdi. | Open Subtitles | الظابط المسئول عن اطلاق سراحه اعطانا اخر عنوان معروف له |
Ve bu soruşturma sonucunda ceza alırsa şartlı tahliyesini ihlâl edip hapse girecek. | Open Subtitles | و ان تم ايقافه عن العمل كنتيجة لهذه الجلسة فسيخرق اطلاق سراحه المشروط و يعود للسجن |
Oğlum şartlı tahliyesini ihlâl etmedi. | Open Subtitles | ابني لم ينتهك شرط اطلاق سراحه |