Bakın, bunun sıradan bir evlenme teklifinden farklı olmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد من هذا أن يكون أكثر من عرض زواج اعتيادي |
Bu çok da sıradışı değil, üç ebeveyne sahip olan ilk kişi olması dışında. | TED | وهذا بحد ذاته ليس غير اعتيادي ما عدا حقيقة أنها أول انسان يولد لثلاثة آباء |
Bu sıra dışı davranışın arkasındaki gerçek nedenler konusunda sadece spekülasyon yapabiliriz. | Open Subtitles | لا يسعنا إلا التكهن.. عن السبب الحقيقي لهذا السلوك الغير اعتيادي. |
Bizim için böylesi ender ve istenmeyen, normalde karşılaşılmayan durumlar, daha çok standart olaylar olur. | TED | بالنسةِ لنا، الحالات الهامشيّة هذه الحالات النادرة الغير محتملة الحدوث، تحدث بشكل اعتيادي. |
Zehir olarak nikotin kullanmak normal değil, yani ya çok iyi eğitimli ya da biri ona yol gösteriyor. | Open Subtitles | استخدام النيكوتين كسم هو غير اعتيادي بدرجة كبيرة لذا اما ان يكون مطلع للغاية او تحت اشراف أحد أخر |
Lütfen olağan dışı bir şey olursa polise haber verin. | Open Subtitles | لذا رجاء دعي الشرطة تعرف ان حدث شيء غير اعتيادي |
Bu şehirde bile insafsız ve alışılmadık bir ceza sayılır. | Open Subtitles | حتى في هذه المدينة يشكّل ذلك عقاباً قاسياً وغير اعتيادي |
O yüzden, sıradan bir karadeliğe dair bir kaç şey söylemek isterim, tabi sıradan karadelik diye bir şey olabilirse. | TED | لذا، سأقول بضعة كلمات عن ماهية الثقب الأسود الاعتيلدي كما لو أنه هناك شيئ يدعى ثقب أسود اعتيادي |
Onun bir hastanede öldürmüş olmalarının bir nedeni vardır Orada sıradan olmayan bir şey varmıydı? | Open Subtitles | ، قتلوها عند المستشفى لسبب ما أكان يجري أمر غير اعتيادي هناك؟ |
Bu da beni favorilerimden bir diğerine yönlendiriyor -- bence bunun sebebi çok sıradışı olması. | TED | و هذا ينقلني إلى أحد مواضيعي المفضلة أعتقد لأن الأمر غير اعتيادي على الإطلاق |
- Yürürken durakladı mı? Veya sıradışı herhangi bir şey yaptı mı? | Open Subtitles | هل توقف خلال مروره أو فعل شئ غير اعتيادي ؟ |
sıra dışı bir şey var mıydı? | Open Subtitles | هل كان هناك اي شيء غير اعتيادي او خارج عن المألوف؟ |
Yapacak fazla bir şey olmadığını biliyorum ama kurbanlarda bariz olanın dışında sıra dışı bir şey var mıydı? | Open Subtitles | أدرك أن هذه الحالات لا تحتاج منكِ الكثير لتوضحيه ولكن بعيداً عما هو واضح هل ثمة أي أمر غير اعتيادي بشأن هؤلاء الضحايا؟ |
Ölü bir adamın cesedini şehirde dolaştırmak standart bir prosedür değil ama denemeye değer. | Open Subtitles | إنه ليس إجراء اعتيادي أن تعبر بجثة رجل ميت أنحاء المدينة لكنني أرغب بتجربته |
Kendi kendini pohpohlama, tatlım. Bu bütün yalancı ve ruh hastası müvekkillerim için uygulanan standart bir prosedür. | Open Subtitles | لا تغترّي يا عزيزتي، هذا إجراء اعتيادي لكلّ موكليّ الكاذبين المضطربين عقلياً |
Dünyada, orada koyduğumuz her şeyle insanlara ne iyi, ne kötü ne normal, ne anormal diye bazı kesin bakış açıları koyuyoruz. | TED | نحن نضع تصورا معينا عما هو جيد أو سيء أو عادي أو اعتيادي أمام الناس بواسطة كل شيء نخرجه إلى العالم. |
Hızınız artırdıkça, normal olarak 30 km/saat'ten 110 km/saat'e aralıksız olarak çıkarsınız. | TED | عندما تزيد السرعة ستتصاعد باستمرار وبشكل اعتيادي من 20 ميل إلى 70 ميل بالساعة |
Ben de bir Demokrat olarak bunu son derece olağan dışı buluyorum. | Open Subtitles | عليّ القول أنّه بصفتي زميلاً في الحزب الديمقراطي هذا غير اعتيادي أبداً |
Savaştan sonra Vonnegut insan davranışlarını anlamlandırmak için antropolojinin alışılmadık bir kısmı üzerinde çalıştı: hikâyelerin şekli, yazar, tıpkı çaydanlık veya ok ucu gibi bunların da ilginç olduğu kanısındaydı. | TED | بعد الحرب، حاول فونيغت أن يفهم سلوك الإنسان وذلك بدراسة جانباً غيرُ اعتيادي من الأنثروبولوجيا: وهو أشكال القصص، التي أصر أنها مثيرة للاهتمام مثله مثل أشكال الأواني أو رأس الحربة. |
Ama önce olağandışı ve korkunç bir adamın hikayesiyle başlamak istiyorum. | TED | ولكن أريد أن أبدأ بقصة عن شخص فظيع غير اعتيادي |
Almanya'ya gelmek için garip bir zaman seçmişsiniz. | Open Subtitles | لقد اخترت وقتاً غير اعتيادي للمجيء إلى ألمانيا |
Ayrıca bu parçaları sadece döndürerek, ters çevirerek ve farklı yönlerde birleştirerek düzenli ya da soyut desenler oluşturmakta kullanabildim. | TED | بالاضافة الى ذلك, كنت قادرة على قلبها وتديرها وجمعها معا بطرق مختلفة لعمل نمط اعتيادي او نمط مجرد |
Haitililer'de, sevdikleri insanları öldükten sonra görmek sık rastlanan bir şeydir. | Open Subtitles | ليس عارض غير اعتيادي برؤية شخص مات في خيالهم ثق بكلامي فهذا أمر طبيعي بالنسبة لهم |
Sende tuhaf bir şeyler olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | حسنا اعلم ان هناك شئ غير اعتيادي بالنسبه لك |
rutin peyzaş çalışması-- göletin su seviyesini düşürmüşler, adamlardan biri bir şey gördüğünü sanmış. | Open Subtitles | مسح أرضي اعتيادي قاموا بتخفيض مستوى البركة ظن أحد العمال بأنه قد رأى شيئاً |