yaptığım şey için onların içinde çürüyeceğim. O zaman ona sahip olabilirsin. | Open Subtitles | ،سأتعفن وأنا مكبّلة بهم بسبب ما اقترفته بينما أنت تحصل عليها هي |
Ama benim için bir şey yapmanı istiyorum. Bu ayıyı sıkı sıkı tut. Benim yaptığım hatayı yapma. | Open Subtitles | لكن أريدك أن تفعلي شيء واحد لي تمسكي بهذا الدب ، لا تقترفي الخطأ الذي اقترفته |
Önemli olan Yaptığın ya da nasıl yaşadığın değil. TV'de olduğun sürece insanlar sana saygı duyacaktır. | Open Subtitles | لا يهم كيف ستعيش أو ما اقترفته لطالما أنك على التلفاز فسيحترمونك الناس |
Neler yaptığımı biliyor ve yine de seviyor beni. | Open Subtitles | انه يعلم ما الذي اقترفته مع ذلك فهو يحبني |
Senin yaptıklarını birinin sana yapması ...nasıl bir duygu? | Open Subtitles | أريد أنّ أعرف أنّى لأي شخص أن يبرر ما اقترفته يداك؟ |
Sebebi, bundan 20 sene önce öğrencilerin yaptığı aynı yanlışların içerisine düşmemen. | Open Subtitles | وأدعوه لكي تتجنب نفس الخطأ الذي اقترفته العساكر الروسية قبل 20 سنة |
Ne yaptım ben şimdi. | Open Subtitles | مرحباً,فقط لا أدري ما الذي اقترفته |
197 sefer sayılı uçak ve gerçek babama yaptıkların hakkında duyduğum tüm kötü şeylere rağmen gerçek olmadıklarını, o kadar kötü olmamanı umdum. | Open Subtitles | أوتعلم؟ من بين كلّ الأمور المريعة التي ارتكبتّها لقد علمتُ بأمر الرحلة 197 وما اقترفته بحقّ أبي الحقيقيّ |
Hatta geçmişte yaptıklarından pişmanlık duyduğunu bile ifade ediyor. | Open Subtitles | وقامت ايضا بإبداء الندم على ما اقترفته من قبل |
Fakat anlamalısın ki hayatımda yaptığım herşeyin ne anlam ifade ettiğini biliyorum. | Open Subtitles | و يجب ان تفهمي ان كل شيئ اقترفته في حياتي قصدت ان افعله |
Bu benim yaptığım o küçük yanlışı düzeltme şansım. | Open Subtitles | هذه فرصتي لتصحيح الخطأ الصغير الذي اقترفته |
yaptığım işle yüzleşmektense, kendimden geçmek daha iyi. | Open Subtitles | معرفتي بما اقترفته تجردني من معرفتي بنفسي |
yaptığım başka bir şey yüzünden buraya geliyorlar. | Open Subtitles | أنا أتوقع وصول أحدهم بسبب شيء آخر اقترفته. |
Çünkü benim yaptığım bir şey yüzünden kendini suçlu hissetmeni istemedim. | Open Subtitles | -لأنّي لم أُرِدْ أن تشعري بالذنبِ لشيءٍ اقترفته أنا . حسنٌ. |
Bunca yıldır senin için, Yaptığın bütün pislikler için söylediğim yalanların farkında mısın? | Open Subtitles | ألديك أي فكرة عن الأكاذيب التي تفوهت بها لأجلك لسنوات عما اقترفته يداك ؟ |
İnan bana senin hükümet binasında kalmandan başka bir şey istemezdim. Özellikle de burada yaşarken Yaptığın affedilemez onca şeyden sonra. | Open Subtitles | خاصة بعد ما اقترفته من أشياء لا تغتفر أثناء عيشك هنا |
Yaptığın şeyleri asla geri alamazsın ve hiçbir şey olamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك محو ما اقترفته أبداً ولن تغدو شريفاً |
Hayatımın geri kalanı boyunca, bu sandalye bana yaptığımı hatırlatacak. | Open Subtitles | لبقية حياتي، سيذكرني هذا الكرسي بما اقترفته. |
Ne yaptığımı bilmiyorsun. Bunu hak etmiş olabilirim. | Open Subtitles | أنت لا تعلم ما اقترفته يداي ربما أستحق القتل |
Sen yaptıklarını anlatmak istiyormusun... yoksa durup bekleyeyim mi? | Open Subtitles | .. الآن، أتريد أن أخبرها بما اقترفته أنت، أو هل أبقى هنا، و أدعك تخبرها ؟ |
O kadına, yaptıklarını ödetecek. | Open Subtitles | يجعلها تدفع ثمن ما اقترفته حتى ذلك الحين |
yaptığı eylemi hatırlamadığı için suçluluk duyması da mümkün değil. | Open Subtitles | بدون أن يتذكر ما اقترفته يداه فأنه لن يشعر أبداً بالذنب |
Ne yaptım ben? | Open Subtitles | ما الذي اقترفته يداي؟ |
Senin yaptıkların yüzünden... yapmak istediklerin yüzünden. | Open Subtitles | بسبب ما اقترفته ما الذي تخطط لفعله ؟ |
Ama yaptıklarından dolayı daha çok insan acı çekti. | Open Subtitles | ولكن الكثيرين عانوا أكثر بسبب ما اقترفته. |
Eğer bir hata yaptıysam cezasına katlanmak benim görevimdir. Görev mi? | Open Subtitles | إذا ما ارتكبت خطأً فيتوجب عليّ أن أتحمّل عقوبة ما اقترفته |