| SSB'yi Green Arrow halimin peşime taktı şimdi de başkan olarak peşime düştü. | Open Subtitles | أرسل وحدة التقصّي ورائي باعتباري السهم الأخضر والآن هو يسعى ورائي باعتباري العمدة |
| Kendi sebepleri dolayısıyla Green Arrow'u korumaya kendini adadığı çok açık. | Open Subtitles | من الواضح أنه عاقد العزم على حماية السهم الأخضر لأغراضه الخاصة |
| Green Hornet adında bir Tv serisi çekiyorum... ve sanırım senide bunda kullanabilirim. | Open Subtitles | أختار ممثلى مسلسلى الجديد الذى يدعى الدبور الأخضر |
| Öğrenciler bize gece yataklarına gittiklerinde yeşil tik işaretini hayal ettiklerini söylüyorlar. | TED | الطلاب يخبروننا انه حين يذهبون الى الفراش ليلاً يحلمون بذاك الرمز الأخضر. |
| Hayır, aksine benim bu elim denizleri kızıla boyayacak, yeşil suları kızıla çevirecek. | Open Subtitles | كلا بل هي يدين ستكثر من بحار الأحمر القاتم محولةَ الأخضر إلى أحمر |
| İstediğin herhangi bir yeşil... ağaç yeşili, zümrüt, okyanus yeşili. | Open Subtitles | أيّ نوع من الأخضر تريده الشجرة الخضراء، الزمردة البركة الخضراء |
| Senin şovuna Green Hornet demiyorlar. | Open Subtitles | وهذا شىء يمكننا إستغلاله إنهم لا يطلقون على المسلسل الدبور الأخضر |
| Green Hornet adında bir TV serisi çekiyorum ve sanırım seni de bunda kullanabilirim. | Open Subtitles | أختار ممثلي مسلسلي الجديد الذي يدعى الدبور الأخضر وأعتقد يمكننا الإستعانة بك فيه |
| Senin şovuna Green Hornet demiyorlar, Kato Şov diyorlar. | Open Subtitles | إنهم لا يطلقون على مسلسل الدبور الأخضر إنهم يطلقون عليه مسلسل كاتو |
| Eagles'ı 1960'ta Green Bay'de şampiyonluğa taşıdı. | Open Subtitles | قاد النسور إلى البطولة في 1960 على الخليج الأخضر |
| Soylent Green, tam ağzıma layık. | Open Subtitles | السويلنت الأخضر من أنواع الطعام التي أحبها |
| Bay S. burda Horace Green'de hiç öğretmenlik yapmamış | Open Subtitles | السّيد إس لم يسبق أن علّم هنا في هوراس الأخضر |
| Green Lightning adlı beyaz ayrılıkçı grupla da ilişkisi varmış. | Open Subtitles | الانتماءات مع الأخضر البرق الأبيض تفوق المجموعة |
| "yeşil Bere" ye mensupmuş ve onur madalyası almış bir savaş kahramanıymış. | Open Subtitles | فرقة البيريه الأخضر, حاصل على ميدالية الشرف من الكونجرس و بطل حرب |
| Gençleri bitirmek için benim canavarlarımdan birini kullanacağına sanırım yeşil Ranger'ı kullanacaksın. | Open Subtitles | وبدلاً من إرسال أحد وحوشى ليقضى عليهم أقترح أن تستخدمين المغامر الأخضر |
| Hadi yüzleşelim, yeşil Ranger Rita'nın kozuydu. Onu oynadı ve kazandı. | Open Subtitles | لنواجه الأمر, المغامر الأخضر هو ورقة ريتا الرابحة وقد لعبتها وفازت |
| İstediğin herhangi bir yeşil... ağaç yeşili, zümrüt, okyanus yeşili. | Open Subtitles | أيّ نوع من الأخضر تريده الشجرة الخضراء، الزمردة البركة الخضراء |
| Dekor çok garipti. Altın yeşili renkte bir oturma odası gibiydi. | Open Subtitles | نوع من الأخضر لا يستطيع إلا الإنجليز ابتكاره |
| Merhumun sevenleri, buraya Bender'ı Hulk tarafından ezilerek aramızdan ayrılması sonucu toplandık. | Open Subtitles | أحبائي, نحن هنا اليوم لنتذكر بيندر الذي قد سحقته مقطورة يقودها الرجل الأخضر |
| Greene'den sonra evlerinden çıkarmamız gereken sekiz ev sahibi daha var. | Open Subtitles | نحن بحاجة للذهاب وعدد ثمانية من أصحاب المنازل بعد الأخضر |
| Yaptıklarının başka yönleri de var, örneğin yakın tarihlerde Greenpeace'in Washington ofisindeydin. | TED | هناك أجزاء أخرى لما تقومون به، مثلكِ حالياً في مكاتب السلام الأخضر في واشنطن. |
| Cape Verde adası Fogo'daki rıhtımdan bahsetti. | Open Subtitles | لقد أخبرني عن رصيف ميناء فوجو في جزر الرأس الأخضر |
| yeşilden bir önceki, siyahtan üç önceki kuşak. | Open Subtitles | المرحلة القادمة ستكون الحزام الأخضر ثم الحزام الأسود |
| Biliyor musun, 20 yil önce bana Teksas sokaklarinda burnunda kemikler olan yesil saçli çocuklar görecegimi söyleseydin sana asla inanmazdim. | Open Subtitles | لو قلت لي منذ 20 سنة أني سأرى أولاداً سيمشون في شوارع بلداتنا التكساسية بشعرهم الأخضر و العظم في أنوفهم |
| Morlar tweetler. Yeşiller coğrafi yerler. | TED | البنفسجى تغريدات، الأخضر مواقع جغرافية. |
| Biz, kıtanın hepsini yeşile çevirmeyi hedefliyoruz. | TED | و نصبنا هدفنا بأن نحوّل القارةَ إلى الأخضر |