| Kanayan Macaristan Krallığı Hıristiyan Avrupa'sını, kafirlere karşı koruyan son kale konumuna düşmüştü. | Open Subtitles | المملكة الهنغارية الدامية أصبحت هى الحصن الأخير الذى يحمى المسيحيين الأوروبيين من الكفرة |
| Bay Reichman'ın mahkûmiyet kararının bozulması yolundaki son iddiaları dinlemeye hazırım. | Open Subtitles | والآن أنا مستعد لسماع الحوار الأخير الذى سيحدد مصير هذه القضية |
| son amelim sürünmek olsun. | Open Subtitles | تطلب مني الزحف على بطني الشيء الأخير الذى أفعله |
| son gördüğün surat olacak. Sana gülen. | Open Subtitles | هو سيكون الوجه الأخير الذى تراه ، طلقة كبيرة، سخرِية منك |
| Ama o kesinlikle bunu bekleyeceğimiz son... | Open Subtitles | لكنها بالتأكيد الفرد الأخير الذى تتوقع حضوره |
| Bence buna cevap verebilecek son adam sensin. | Open Subtitles | أَحسب بأنك الرجل الأخير الذى يمكن أَن يجيب على ذلك |
| Bu anı dört gözle beklediğimi itiraf etmeliyim, kalan son kişiye bunları anlatabilmek için. | Open Subtitles | يجب أن أعترف .. أننى كنت أنتظر هذه اللحظه لأكون قادرا على أن أخبر الشخص الأخير الذى نجا عن كل هذا |
| Görevim süresince katıldığım son parti olacak muhtemelen. | Open Subtitles | على الأرجح إنه الحفل الأخير الذى سأحضره فى موقعى هذا |
| - son gördüğünüzde ne yapıyordu? | Open Subtitles | نعم, أنا كنت ما الشىء الأخير الذى رأيته يفعله؟ |
| Eddie sonsuza kadar yattığım son insan mı olacak? | Open Subtitles | هل إيدى يمكن أن يكون الرجل الأخير الذى سأنام معه أبداً؟ |
| Çocukların en son görüldükleri yer burası. | Open Subtitles | هذا هو المكان الأخير الذى شوهد الطفلان فيه. |
| Peki ama Frank bu çocukların benden ihtiyacı olan en son şey. | Open Subtitles | حَسناً، فرانك، ذلك الشيءُ الأخير الذى يحتاجه هؤلاء الأطفال مني. |
| Çok garip ama düşündüğüm son şey belki de zamanı durduran tek kişi olmadığımdı. | Open Subtitles | أمر هزلى ، لكن الشىء الأخير الذى كنت أتخيله أننى ربما لست الشخص الوحيد الذى بمقدوره إيقاف الزمن |
| Takımımı o turnuvaya sokup kazanabilmem için bu son senem. | Open Subtitles | فهذا هو عامى الأخير الذى سآخذ به فريقى لعرض المشجعات الرئيسى و أربح بهم |
| Genel vali ve diğer tüm bakanlar kaçabildi. En son ben kaldım. | Open Subtitles | لقد هرب النائب العام وجميع المستشارين، أنا الأخير الذى تبقى |
| Babalık için tavsiye isteyeceğim son insan. | Open Subtitles | الشخص الأخير الذى سأتوجه له لينصحنى عن الأبوة |
| son kurbanını daima en çok sevdiği kişinin önünde öldürürdü. | Open Subtitles | الأن قد قتلوا الشخص الأخير الذى يحبوه جميعاً |
| Bu, elimde kalan son ip. | Open Subtitles | هناك ذلك الحبل الأخير الذى تركته وهذا هو |
| Belki de hatırladığı son şeydir, belki de değildir ama o zamandan beri söylediğim şey aklımdan çıkmıyor. | Open Subtitles | ربما الشىء الأخير الذى تذكره وربما لا لكنه ينتابنى منذ ذلك الحين |
| son aldığım dağıtım da bitmeye yanaştı. | Open Subtitles | التوزيع الأخير الذى قد وصلنى بدأ فى النفاذ |