Ve evlendiğimde, dünyanın en şanslı erkeği olduğum söylenmişti bana. | Open Subtitles | وعندما تزوجتها قالوا لى أننى الأسعد حظاً فى العالم كله |
Ve evlendiğimde, dünyanın en şanslı erkeği olduğum söylenmişti bana. | Open Subtitles | وعندما تزوجتها قالوا لى أننى الأسعد حظاً فى العالم كله |
Dünyadaki en şanslı beş kişinin biz olmuş olacağımızı sanmıyorum. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أننا الخمسة الأسعد حظاً من الناس في الكوكب |
Belki de ben tarihteki en iyi blow job yaptıran... | Open Subtitles | إذًا لعلّي الشخص الأسعد حظًّا في تلقّي الجنس الفمويّ قط. |
Para aslında sizi mutlu yapsaydı, o zaman dünyadaki en zengin insanların en mutluları olması gerekirdi. | TED | إذا كان المال في الواقع يجعلك سعيداً، عندها فان أغنى الناس في العالم سيكونوا الأسعد. |
Babacık, beni dünyanın en mutlu kızı yaptın. | Open Subtitles | حبيبي، أراهن أنك ستجعلني الفتاة الأسعد في العالم كله |
Ama mahkemede en şanslımız 10 yıl alacak. | Open Subtitles | لكن في المحكمة، الأسعد حظا سيحصل على 10 أعوام |
İnsanları birbirine muhtaç eder. Dünyanın en şanslı insanlarıdır. | Open Subtitles | ويجعل الأشخاص المحتاجين إلى غيرهم الأسعد في العالم. |
Dünyadaki en şanslı iki adamız. | Open Subtitles | نحن الرجلان الأسعد حظاً في العالمِ، تَعْرفُ ذلك؟ |
Evrenin en şanslı insanı olmak nasıl bir duygu Henry? | Open Subtitles | هكذا يعمل هو ملمس الّذي سيكون الرجل الأسعد حظا في الكون، هنري؟ |
Sen dünyanın en şanslı kızısın Barbie. | Open Subtitles | أنت الفتاة الأسعد حظاً فى العالم يا باربى. |
Tanrım, dünyadaki en şanslı vampir kadın benim. | Open Subtitles | يا إلهي, أنا مصاصة الدماء الأسعد في كل هذا العالم |
Bir gün birilerini dünyanın en şanslı erkeği yapacaksın. | Open Subtitles | يوماً ما ستجعل أحد الشبان الأسعد في العالم |
Demek istediğim, gerzekler ama en azından deniyorlar. İstediğim mutlu bir gece geçirmekti. | Open Subtitles | ولكنهم يحاولون جهدهم, أردت أن تكون هذه ليلتي الأسعد |
Bu atış, şanslı atışlar tarihinde görülmüş en şanslı atış oldu! | Open Subtitles | لقد كانت الطلقة الأسعد حظاً في تاريخ الطلقات المحظوظة |
O yüzden hayatlarının en mutlu günü olması gereken günde gösterilen ilgiyi memnuniyetle karşılaştılar. | Open Subtitles | وفياليومالذياعتقدواأنهسيكون الأسعد في حياتهم. اصمدي تحملي ياعزيزتي |
Paul çalıntı olduğunu düşündüğü bir kazı-kazanla kaçıyordu. Zengin olmuştu. Hayatının en mutlu üç dakikasıydı. | Open Subtitles | كان بول يفّر مع ما ظنّ أنها كانت بطاقة مسروقة، كان ثرياً كانت الدقائق الثلاث الأسعد في حياتي |
Beraber olduğumuz zamanlar en mutlu olduğum anlar. | Open Subtitles | الأوقات التي كنا بها معاً إنها الأسعد على مر حياتي |
Ahbap, bugün hayatının en şanslı günü. | Open Subtitles | يا صديقي، هذا اليوم هو الأسعد حظا في حياتك |