Evet, bunun için cidden üzgünüm, sana bir şeyler söylemem gerekirdi. | Open Subtitles | أجل، أنا في غاية الأسف لهذا كان علي أن أقول شيئاً |
üzgünüm ama benim kitabıma göre, biri sana bir şişeyle gelirse, ki ölümcül bir silahtır, sonuçlarına katlanması lazım. | Open Subtitles | في رأيي ، مع الأسف لو هاجمك شخص وفي يده زجاجة وهذا سلاح مميت ، فعليه أن يتحمل العواقب |
- gerçekten çok özür dilerim. - Yani gerçekten birisi sorumsuz. | Open Subtitles | أنا حقاً فى غاية الأسف إذن هناك شخص آخر غير مسئول |
Bak gerçekten, gerçekten özür dilerim. Ama şu an ayakkabındaki dondurmayı yalamam gerekiyor. | Open Subtitles | أنا في غاية الأسف ، الآن دعني أزيل هذه البوظة من على حذائك |
Ama ne yazık ki, onlarla tekrar o bağı kuramadım. | TED | ولكن مع الأسف علاقتي بهما لم ترجع إلى عهدها قط |
Ve annem kuliste yüzünde aynı Üzgün ifade ile beni bekliyordu. | Open Subtitles | و كانت أمي في الجناح واقفة، و نظرة الأسف على محيّاها. |
pişmanlık insana acı verir. Rory'nin acı çekmesini mi istiyorsun? | Open Subtitles | الأسف يجعلك قاسية هل تريدين أن تكون روري قاسية؟ |
Onun için biraz üzgünüm, gerçi. Şimdi hepinizin cebinizdekileri boşaltmanızı istiyorum. | Open Subtitles | أشعر ببعض الأسف عليه، والآن ليخرج الجميع كل شيئ في جيوبه. |
Yüzbaşı, sizi beklettiğim için çok üzgünüm. | Open Subtitles | حسنٌ يا كابتن , أنا بغاية الأسف على جعلك تنتظر |
- "üzgünüm sevgilim, hepsi bu kadar". | Open Subtitles | ، في غاية الأسف يا عزيزي . ولكن كل شيء قد انتهى |
Çok üzgünüm ama gece olunca, yabancılara asla açmam. | Open Subtitles | أنا في غاية الأسف لا أستطيع أن أفتح الباب لغرباء بالليل |
Çok üzgünüm ama gece olunca, yabancılara asla açmam. | Open Subtitles | أنا فى غاية الأسف لا أستطيع أن أفتح الباب لغرباء بالليل |
Jim masumsa, Bayan Marple. özür dilerim ama, kafam çok karıştı. | Open Subtitles | او كان جيم برئ, فانا فى اشد الأسف يا انسة ماربل |
Çok özür dilerim ama şu anda kapatmak zorundayım. | Open Subtitles | أنا بشدة الأسف ولكن عليّ اغلاق السمّاعة الآن. |
Teşekkür ederim, Mösyö Trefusis. Rahatsız ettiğim için çok özür dilerim. | Open Subtitles | شكرا سيدي ً تريفيوسيس ً أنا في غاية الأسف لإزعاجك |
Ve hepsinden önemlisi sözlerimle size hakaret ettiğim için gerçekten özür diliyorum. | Open Subtitles | وعلى رأس هذا، أنا بغاية الأسف لإهانتي لك بهذا الشكل. |
- Bu kadar güçlü bir taşçıyı öldürmek yazık olacak. | Open Subtitles | أليس من الأسف أن أقتل قاطع أحجار بمثل هذه القوه |
Ama ne yazık ki, karısı, hiç onun umduğu tepkiyi vermemişti. | Open Subtitles | .. ولكن مع الأسف لم تتجاوب زوجته لذلك كما كان يأمل |
Sen bir şey demeden önce çok Üzgün olduğumu söyleyeyim. | Open Subtitles | حسنٌ, قبل أني تقولي أيّ شيء أنا في غاية الأسف. |
Gitmeden önce, olanlar için gerçekten Üzgün olduğumu söylemek istedim. | Open Subtitles | قبل أن تذهب أردت أن أخبرك بأني بغاية الأسف لما حدث |
Tarih kitapları, fotoğrafları, pişmanlık ve üzgünlük gibi duyguları yoktur. | Open Subtitles | كما تعلمين فليس له كتب تاريخ، لا صور لا إلمام بالحزن أو الأسف. |
Wally, hayatının geri kalanında pişman olacağın bir hata yapma. | Open Subtitles | والي، لا تجعل من الخطأ كنت الأسف ستعمل بقية حياتك. |
Böyle düşünmenize çok üzüldüm, Bayan Forbes. | Open Subtitles | أنا في غاية الأسف أنك تشعرين هكذا ، سيدة ً فوربــس ً |
Hayatına bu kadar geç girdiğim için çok pişmanım. | Open Subtitles | ان الكثير من الأسف ، بدء حياتها حتى وقت متأخر. |
Bir anlamı varsa, ikimiz de çok üzgünüz. | Open Subtitles | أياً كانت العواقب .. نحن فى غاية الأسف لهذا |
üzgünüm, ama Korkarım seni terfi ettireceğiz. | Open Subtitles | أنا في شدة الأسف ولكن أخشى أن علينا أن نرقيك. |
özür dilemek işe yaramaz. | Open Subtitles | الأسف ليس بالقضية هنا , لم يكن من المفترض بك القدوم لمنزلي بهذه التفاهات |
Bu yakıtlar maalesef gezegenin bazı bölgelerini Ay'a benzetiyor. | TED | لكنه مع الأسف يحوّل أجزاءً من كوكبنا إلى ما يشبه القمر. |
Komşumun çocuklarının kurtlar tarafından mideye indirilmesini görmek beni gerçekten üzerdi. | Open Subtitles | يجب أن أكون في غاية الأسف لرؤية الذئاب تلتهم أطفال جيراني |