Bu tarz hoşunuza gittiyse birkaç yeni resim üzerinde çalışıyorum. | Open Subtitles | أذا كنتم مهتمين بهذا الأسلوب فأنا أعمل على بعض القطع |
demiyoruz. Biz bu tarzı kullanmadık çünkü, bu yolla anlaşılamayacağız. | TED | لم نتبع هذا الأسلوب لأننا لن نفهم بهذه الطريقة |
Bu benim işimde de genellikle kullandığım bir teknik, çünkü insanlar görüntülendiklerini bilmiyorlar. | TED | وهذا هو الأسلوب المفضل لدي في عملي لأن الناس لا يعلمون أنهم مراقبون. |
Tuhaf. Bu sessiz stil mi? | Open Subtitles | .لقد كان لديه أسلوباً غريباً هل كان الأسلوب الصامت؟ |
- Sonunda gülecek olan stili olan adam. | Open Subtitles | الرجل ذو الأسلوب المميز له ابتشامة مميزة |
Ancak bu aynı bongo çok hızlı bir şekilde müzikten yok oluyor ve halk arasında hızlıca geleneksel tür popülerliğini kaybediyor. | TED | ومع ذلك هذا الطبل نفسه يختفي بسرعة جدًا من المشهد الموسيقي ومن الأسلوب التقليدي أنه يخسر شعبيته بسرعة جدًا بين الناس |
Yani, buradaki cismi kontrol noktaları ile hareket ettirme tekniği, gerçekten teknolojinin son harikası olarak değerlendirilmeli. | TED | أعني ، هذا الأسلوب الذي مكننا من استعمال هذا الجهاز ، مع عدة نقاط ارتكاز ، هو في الواقع نوع من الفن. |
Önceliği tartışmıyorum. yöntemi ve çıkarları tartışıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أجادل الأولوية، ولكن الأسلوب والفاعلية. |
Bu tarz bir teknik bize çok önemli bir problemi çözmeye izin verebilir; dünyada tıbbi uzmanlığın olmadığı yerlerde. | TED | هذا الأسلوب سيمكنا من إصلاح مشاكل كبيرة التي تواجهه نقص بالخبراء الطبيين بالعالم |
Ama bu tarz konuşmaları ve kuralları, | Open Subtitles | لكن هذا الأسلوب أطنان من المثاليات والمبادىء |
Dansçılar 3 şeye göre değerlendirilecek: Kendine özgülük, yetenek ve tarz. | Open Subtitles | سوف يتم على الراقصين من حيث ثلاثة أشياء المهارة و الأسلوب و المهارة الفردية. |
İlk olarak başka aile hikayelerini okursun tarzı algılarsın. | TED | أولًا، يمكنك قراءة تاريخ عائلات أخرى، لتعتاد على الأسلوب. |
İkisinin de tarzı aynı. Bu çok ilginç olacak. | Open Subtitles | كلا هما يملك ذات الأسلوب قد يكون هذا مثيراً |
Bu teknik aslında lazerin organik dokuyu göz dokusunun çevresini aşırı ısıtmadan buharlaştırmasına izin verir. | TED | ومن شأن هذا الأسلوب تبخير الأنسجة العضوية من دون رفع حرارة الأنسجة المحيطة بالعين. |
Sanki kullandığın bütün cümleler "stil Cenneti" nde onları kullanmanı bekliyorlarmış da sen onları oradan alıp getirmişsin gibi. | Open Subtitles | إنها مثل مقولاتك التى تقولها دائما ... فقط تنتظر أن يأتى لك الأسلوب من السماء حتى تستطيع أن تسرده |
stil eksikliği var ama şaşırdım doğrusu. | Open Subtitles | لفقدانكَ الأسلوب , لكنني كنتُ متفاجئاً بشكل سار. |
Dünyadaki tüm parayla stili satın alamazsınız. | Open Subtitles | كل النقود في العالم لا يستطيع أن يشتري لك الأسلوب |
dedim. Ve onlara birçok bilimsel araştırmanın da bu şekilde yapıldığını söyledim. | TED | وشرحت لهم أنّ الكثير من البحوث العلمية يتمّ انجازها باستخدام هذا الأسلوب. |
ki bu tekniği sadece ve sadece hayatlarınızı... kurtarmak için kullanabilirsiniz. | Open Subtitles | حيث ستستخدمون هذا الأسلوب لإنقاذ حياتكم فقط |
Ama belki de daha önemli olan şey bugün bilimde hala kritik önemde olan deneysel yöntemi kurmuş olmasıydı. | Open Subtitles | و هناك ما هو أهم فهو اسس الأسلوب التجريبي الذي مازال حاسماً للعلم حتي اليوم |
Görünüyor ki maden metodu tümüyle yanlış. | Open Subtitles | يبدو هذا الأسلوب من الألغام كله غير صحيح. |
Aynı tarzda kendimi eğlendirmeme izin ver. | Open Subtitles | على الأقل إسمحي لي بتسلية نفسي قليلاً بنفس الأسلوب |
tarzını da sevdim. | Open Subtitles | تحصل على تقدير أعلى لأجل الأسلوب |
Beni konuşturmak istiyorsan yanlış taktik kullanıyorsun, birader. | Open Subtitles | ؟ إن كنت تحاول إرغامي على التحدث انت تستعمل الأسلوب الخاطىء , يا أخي |
Sonraki soru, kullanacağımız "metot". Nasıl bir teşebbüste bulunacağız? | Open Subtitles | السؤال التالي يتعلق بـــ "الأسلوب الخاص بنا". |
Ayılar buzun üzerindeyken, ekip uzun odaklı mercek ve üç ayağı içeren geleneksel yönteme bel bağlıyor. | Open Subtitles | حين تبقى الدببة على الجليد سيعتمد الطاقم على الأسلوب التقليدي: عدسة ذات بعد بؤري طويل و حامل ثلاثيّ |
Şu vücuda, şu tekniğe bir bakın. | Open Subtitles | أنظروا لهذا الشكل، هذا الأسلوب |