Yani bunların Goa'uld'dan daha kötü kötü olduklarını mı söylüyorsun. | Open Subtitles | هل هم العدو الأسوأ من الجواؤلد الذين أخبرتنى عنهم ؟ |
Aslında neyin daha kötü olduğunu bilmiyorum, onlar mı yoksa onların ejderhaları mı? | Open Subtitles | أنا في الواقع لا أعرف من هو الأسوأ من ذلك، هم أم تنيننهما |
...o suratından daha kötü olan tek şey nefesinin kokusu. | Open Subtitles | ولكن الشيء الوحيد الأسوأ من تلك التكشيرة لديك هي أنفاسك |
Ondan sonra, anne onları terk edecek, ya da daha kötüsü, onları yemek olarak görecek. | Open Subtitles | وبعد ذلك بفترة وجيزة ستهجرهم أو الأسوأ من ذلك تراهم بوصفهم غذاء لها |
-Bir yalancıdan daha kötüsü kötü bir yalancıdır. Artık hizmetlerine ihtiyacım kalmadı. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الأسوأ من الكاذب هو الكاذب السئ |
En kötüsü de, bir katili işe alarak şirket kurallarını çiğnediniz. | Open Subtitles | الأسوأ من ذلك أنك أنتكهتم سياسة الشركة و أستأجرتم قاتل مأجور |
Büyük olay. Şu anda ölmekten daha beter durumda. Tam bir bok parçası! | Open Subtitles | الشيء الأهم و الأسوأ من أنه مات الآن هو تلك المسرحية اللعينة |
- Yüz yılın saçmalığı. - Eh, çok daha kötü yorumlar görmüştüm. | Open Subtitles | ــ إطراء القرن ــ رأيت الكثير من المقالات الأسوأ من ذلك |
Televizyon olmamasından daha kötü tek şey... televizyonda golf olması. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الأسوأ من عدم وجود تلفاز ـ هو الغولف على التلفاز |
Herşeyin olduğu gibi akıp gitmesinden çok akıp giden şeyler için canımızı sıkmamız daha kötü | Open Subtitles | الشئ الوحيد الأسوأ من القيام بالشئ هو عدم التفكير حتى بالقيام به |
Güven bana babamı senede bir defa görmekten daha kötü bir şey varsa o da onu senenin her günü görmektir. | Open Subtitles | مع ذلك , صدّقني الأسوأ من رؤية والدنا مرّة بالعام هو رؤيته طيلة العام |
Burada olmak mı yoksa orada olup evrak işi yapmak mı daha kötü ona karar veremedim. | Open Subtitles | الأسوأ من كوني هنا هو قيامي بالعمل الورقي. |
Ama çok fazla aktiviteye sahip olmaktan daha kötü olan tek şey hiç aktiviten olmamasıdır. | Open Subtitles | لكن الشيء الوحيد الأسوأ من وجود الكثير من الأنشطة |
Bilmen gereken şey, bu toprakların savaşla ve daha kötü şeylerle alt üst edildiği. | Open Subtitles | يجب أن تعرف أن تلك الأرض قد أُفسدت بسبب الحرب و الأسوأ من الحرب. |
Ve daha kötüsü, suçu sevgili arkadaşım Fry'a attım! | Open Subtitles | و الأسوأ من ذلك لقد ورطت صديقي العزيز فراي |
daha kötüsü. | Open Subtitles | و الأسوأ من ذلك ، على وجه التحديد ..هو أن الأمريكان يشعروننا بأننا |
Eğer yakalanırsanız ya da daha kötüsü hamile kalırsa onun ailesinin bu işi nasıl idare edeceğini söylemeye gerek bile yok. | Open Subtitles | إن اُمسك بكما أو الأسوأ من ذلك إذا أصبحت حبلى لا يمكننا التنبؤ برد فعل عائلتها - أتظنني لا أعرف ذلك؟ |
Ama En kötüsü de kalplerinde bunca zehir olanlar herkesi kontrol edemedikleri için sefil halleriyle ruhumuzu öldürmeye çalışanlardır. | Open Subtitles | و الأسوأ من ذلك كله من حاولوا قتلنا و الذين لديهم من الحقد والغل ما لا يستطيعوا التحكم فيه |
İnsan Jim Garrison'a baktıkça görüyor ki... insanların onurlarını lekelemiş, korku ve şüphe tohumları ekmiş ve En kötüsü... bu milletin acısını ve kuşkularını sömürmüştür. | Open Subtitles | الذين هم أكثر من يأمل فى جاريسون وأكثر من يجد أنه دمر سمعته , ونشر الخوف والشك , و الأسوأ من ذلك كله الحزن ... |
En kötüsü bizimkiydi, ikizlerin. | Open Subtitles | ولقد حصلنا على الأسوأ من ذلك .. نُسخ عديدة منكِ |
Bir insanı öldürmekten daha beter şeyler vardır. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأشياء الأسوأ من قتل رجل |
Zenginler, şımardıklarında kötünün de kötüsü olurlar. | Open Subtitles | إنهم الأسوأ من بين كثيرين حين يسيئون أؤلئك المترفون |
Sadece bana iyiliğe inanmamayı ve insanlardan hep en kötüsünü beklemeyi öğrettiler. | Open Subtitles | لقد علمني هذا التشاؤم و أتوقع الأسوأ من الناس |