| Ama orada yazan güzel şeyler de vardı. | TED | لكن كانت هناك بعض الأشياء الجيدة التي نتجت عن ذلك أيضاً. |
| Teşekkürler ve iyi geceler. - Tüm güzel şeyler bir gün biter. | Open Subtitles | الآن، شكراً لكم، ليلة سعيدة، وكُلّ الأشياء الجيدة تَنتهي. |
| Annenizle ilgili aklınıza gelen iyi şeyleri, yalnızca iyi şeyleri kelimelerle tanımlayın. | Open Subtitles | صف فى كلمات مفردة الأشياء الجيدة فقط التى ترد لعقلك عن أمك |
| iyi şeylere şükran duymayız ve kötü hakkında sızlanırız. | TED | نأخذ الأشياء الجيدة كشيء مسلم به، ونشكو وننتحب علي الأشياء السيئة. |
| Benim için yaptığın ve hiç bilmediğim bütün o güzel şeyleri. | Open Subtitles | كل الأشياء الجيدة التى فعلتها معى والتى لم أكن أعلم بها. |
| Eğer dünyanın çoğu için iyi şeyler olursa, iyi şeyler olabilir | TED | الأشياء الجيدة التي تحدث ، تكون جيدة لكثير من بلدان العالم. |
| güzel şeylerin sonu yoktur, Bay Denham. | Open Subtitles | ولما هذا؟ الأشياء الجيدة لا تدوم يا سيد دينهام |
| Gözleriniz yukarıda olsun, çünkü tepeden güzel şeyler gelecek. | Open Subtitles | فقط لا تغلقوا أعينكم، لأن الأشياء الجيدة سوف تأتي |
| Şu güzel şeyler kolay gerçekleşmez derken ki kastın neydi? | Open Subtitles | مهلاً, ماذا حدث لمقولة الأشياء الجيدة لا تأتي بسهولة |
| güzel şeyler beklemeye değerler. | Open Subtitles | المثل يقول : الأشياء الجيدة تأتي لمن يطيل الإنتظار |
| Tutunabileceğin tek şey, daha önce elinde olanlar güzel şeyler. | Open Subtitles | كنت جذب لك الأشياء التي قد. تعلمون , فإن الأشياء الجيدة. |
| Annenizle ilgili aklınıza gelen yalnızca iyi şeyleri kelimelerle tanımlayın. | Open Subtitles | صف بكلمة واحدة , الأشياء الجيدة التى ترد لعقلك عن أمك |
| Çoğu aşçı, iyi şeyleri küçük insanlara sunmaz. | Open Subtitles | معظم الطهاة لا تخدم الأشياء الجيدة إلى الناس قليلا. |
| Sanırım ailen hayatındaki iyi şeyleri taktir etmeni ama yapmamanı istiyorlar. | Open Subtitles | اعتقد ان الأباء يريدونك أن تعرف الأشياء الجيدة في الحياة، دون ان تفعلها. |
| Onu geç. İyi şeylere gel, ilişki durumları. | Open Subtitles | لا, اجتازى هذا انتقلى الى الأشياء الجيدة, المواعدة |
| Özgürlük, demokrasi ve bunlar gibi iyi şeylere inanır o. | Open Subtitles | انه يؤمن بالديمقراطية والحرية وكل الأشياء الجيدة |
| Hayatın bütün güzel şeyleri. Hepsi benim. | Open Subtitles | كُلّ الأشياء الجيدة في الحياةِ شعار النبالة |
| Neden bütün güzel şeyleri sansürlüyorlar? | Open Subtitles | ماذا بحق الجحيم؟ إنهم يحجبون كل الأشياء الجيدة |
| Rüyanda iyi şeyler olduğunu görmeye başlarsan işte o zaman endişelenmelisin. | Open Subtitles | ولكن عندما تبدأ بحلم عن الأشياء الجيدة هنا يجب أن تقلق |
| Ayrıca korkunç ve tehditkâr. Hem de tüm güzel şeylerin ölümü! | Open Subtitles | وهو مخيف ويهدد وهو هلاك كل الأشياء الجيدة |
| Her güzel şeyin bir sonu var, maalesef. | Open Subtitles | كل الأشياء الجيدة يجب أن تنتهي في يوم ما, لسوء الحظ. |
| Bob Kelso söz konusu olduğunda,... yaptığı iyi şeylerin bile... sebebinin kötü olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | على قدر الذي ذهب معه ذلك الوم أعلم أحياناً حتى الأشياء الجيدة التي يفعلها للاشخاص الخطأ |
| Pekala, bayağı akşam oldu. Ama her iyi şeyin bir sonu olmalı... | Open Subtitles | حسناً, لقد كانت ليلة صاخبة لكن كل الأشياء الجيدة يجب أن تنتهي |
| Michael, birlikte yapabileceğimiz onca güzel şeyi düşün. | Open Subtitles | لا تعلم ما تقاتل من أجله بعد الآن مايكل, فكر بكل الأشياء الجيدة التي يمكن أن نفعلها سوياً |
| İyi şeyler de olur. Şimdi böceği görmek istiyorum. | Open Subtitles | الأشياء الجيدة تحدث أريد أن أرى هذه الحشرة |
| Akışta alabalıklar var, hepsi de iyi mal. | Open Subtitles | وكل هذه الأشياء الجيدة |
| Olmaz, bana iyi malzeme lazım. | Open Subtitles | لا ، لا ، لا. أريد من الأشياء الجيدة. |
| İstihbaratta yapılması gereken ve herkesin faydasına olan birçok güzel şey yaparız. | TED | نحن نقوم بالعديد من الأشياء الجيدة في جهاز الإستخبارات أشياء مهمة و أشياء تخدم الجميع. |