Anlıyorum, ekstra para kazanman gerekiyordu. | Open Subtitles | أذن فهمت الأمر.. أنت بحاجة الى كسب بعض المال الأضافي .. على الجانب |
Bir FBI ajanının gizemli bir şekilde ortadan kaybolması ofiste bir sürü ekstra iş çıkartıyor. | Open Subtitles | كما هو حال جعل عميلة في الشرطة الفيدرالية تختفي بظروف غامضة خالقة الكثير من العمل الأضافي للجميع في مكتب تلك العميلة |
Biraz fazla cafcaflı, o ekstra fermuar falan. | Open Subtitles | مبهرج قليلاً , ذلك السحاب الأضافي |
Senden aldığım fazladan kirayla aldım. | Open Subtitles | لقد أشتريته بـمال الإيجار الأضافي الذى أعطيتني إياه. |
fazladan kredi çalışması nedir bilmiyorum, ama zaman öldüren ve acı dolu bir şeydir herhalde. | Open Subtitles | ليساعدها في التعويض عن الإختبار المفوت لهذا اليوم الآن, لست متأكدا ماهو العمل الأضافي لحد الآن لكن من المحتمل أن يكون مضيعة للوقت ومؤلم جدا |
Ve fazladan para işime yarayabilir. | Open Subtitles | و يمكنني أن استفيد ببعض المال الأضافي |
Biraz ekstra para kullanabilirim. | Open Subtitles | -يمكنني أن استفيد من بعض المال الأضافي |
ekstra uzun "yang" hattı. Bu kesinlikle aynı "Ming Yun" bileziği. | Open Subtitles | وإلى الخط (اليانغ) الأضافي, أنه نفس السـِـوار للمينغ يان |
ekstra sıcak sos getirdim. Buzdolabına da bir çift ekstra burrito koydum. | Open Subtitles | حصلت على صلصة حارة إضافية ... وزوج من (البوريتوس) الأضافي |
Evet. fazladan kredi kısmını falan. Hepsini yaptım. | Open Subtitles | نعم، والطلب الأضافي وكُل شيء |
O hâlde Bayan McAdam için peynirli bir sandviç ve diğer herkese fazladan hindi! | Open Subtitles | إذاً، أن فطيرة بالجبن للآنسة (ماكآدام)، والديك الرومي الأضافي للآخرين. |