Geçen gece bir ot içtim ve sanırım boktan bir karışımdı, çünkü hemen kendimden geçtim ve bu dövmeler göz kapaklarımdaydı. | Open Subtitles | دخنت بعض الأعشاب الليلة الماضية و لقد كان البراز ملتصق عليه لأني كنت خارجاً قبل قليل وضعت هذه الوشوم على مقلتيّ |
Bir tür cemiyet kolejine tasfiye etti ve yabani ot konusunda ustalaştı. | Open Subtitles | إنتهى به الحال في أحد الكلّيات العامّة حيث تَخصّص بدراسة الأعشاب الضارّة |
Bu otlar, her sabah bölgeye çöken yoğun sis bulut ile sulanırlar. | TED | تُروى هذه الأعشاب بواسطة الضباب الساحلي الكثيف التي تغطي المنطقة كل صباح. |
bitki uzmanıma gittim ve 2 tane B-12 iğnesi vurdurdum. | Open Subtitles | لقد ذهبت إلى طبيب الأعشاب و أعطني بعض حبوب الفيتامين |
Tamamen büyümüs olan bu dev bitkiler 100 metre uzunlugundadirlar ve genis deniz ormanlari olustururlar. | Open Subtitles | عندما تصبح مكتملة النمو، يصل طول هذه الأعشاب مئات الأمتار و تشكل ما يشبه الغابات المائية الهائلة. |
Ama düzgün görünmesi için etrafındaki otların büyümesini beklemek zorundayız. | Open Subtitles | لكن يجب أن ننتظر نمو الأعشاب الضارة حتى تظهر ظهوراً مناسباً |
Bir gün Tanrı bütün otları yakar ve ekinleri kurtarır. | Open Subtitles | ويوم ما سيحرق الله الأعشاب الضارة ويبقي الفاكهة يا بيلي |
ot temizlemeyle başlayacağız, çim biçme, taş ustasından mezar taşlarını getirmek. | Open Subtitles | سنبدأ بإزالة الأعشاب وقص العشب و جلب شواهد القبور من النحّات |
Bu adam, bu çılgın çiftçi, hiçbir zararlı böcek ilacı, ot kırıcı ilaç ya da genetiği değiştirilmiş tohum kullanmıyor. | TED | فعلمت ان هذا المزارع المجنون لا يستخدم المبيدات الحشرية ومبيدات الأعشاب ولا حتى البذور المعدلة وراثيا |
Size komik bir şey söyleyeyim. Salicornia; deniz fasulyesi, tuzlu su kuşkonmazı ve ot turşusu olarak bilinir. | TED | سأخبركم بدعابة. الأشنان معروفة بفول البحر، نبات الهليون و مخلل الأعشاب. |
Kralların bir zamanlar ziyafet verdiği yerlerde şimdi otlar var ve köylüler domuzlarına yuva yapmak için duvarları söküyor. | Open Subtitles | الآن الأعشاب تنمو فى المبنى حيث كان الملوك يقيمون الولائم ـ و عربات القرويين بجانب الجدران لعمل وقايه لخنازيرهم |
Evet biraz bahçevanlık işi yapmanız gerekiyor, yabani otlar baya bir büyüdü. | Open Subtitles | يارجال ستعملون ببعض البستنة الخفيفة، بسبّب أن الأعشاب الضارة تصبح نوع سيئ. |
20 yıl içinde kaldırımlar, otlar ve ağaç kökleri tarafından paramparça olurdu. | TED | في غضون عشرين سنة، ستتشقق الأرصفة بفعل الأعشاب وجذور الأشجار. |
II. Dünya Savaşından sonra, çiftliklerdeki yabani bitkileri öldürmek için bitki öldürücüler kullanmaya başladık. | TED | وبعد الحرب العالمية الثانية، بدأنا باستخدام مبيدات الأعشاب للقضاء على الأعشاب الضارة في حقولنا. |
Çocuklarımızı böcek ilaçlarıyla, bitki öldürücülerle, antibiyotiklerle ve hormonlarla beslemeyi sürdüremeyiz. | TED | لا يمكننا الاستمرار باطعام أبناءنا المبيدات الحشرية و مبيدات الأعشاب و المضادات الحيوية و الهرمونات |
Çok hasta, ben de faydalı bitkiler toplamaya gittim. | Open Subtitles | لذلك أتيت عبر هذا الطريق . لأحضر بعد الأعشاب لعلاجه |
Özlerindeki eşsiz güç otların, bitkilerin, taşların büyüktür inanılmayacak kadar ve yararlı. | Open Subtitles | كم هو قوي ذلك السحر الكامن في الأعشاب والنباتات والأحجار |
Burada Gap için bir bina var, San Bruno, Kaliforniya'nın eski otları çatısında. | TED | هنا مبنى لشركة قاب ، حيث الأعشاب القديمة لـ سان برونو، كاليفورنيا، توجد على السطح. |
Güzel bir şey. Tamamıyla bitkisel. | Open Subtitles | من المفترض أن يكون مادة رائعة، إنه بأكمله مكون من الأعشاب |
Ama bazen çim yeşermez, rüzgar esmez ve gökyüzü mavi değildir. | Open Subtitles | ولكن أحياناً لا تنمو الأعشاب ولا تهب الرياح ولا تزرق السماء |
Eğer misk otu ile adaçayı karıştılırsa vampir koruması yapılabildiğini okudum. | Open Subtitles | قرأت أنّ خلط الأعشاب العطريّة مع المريميّة يخمد تمرّد مصّاصي الدماء |
İronik olarak çimen tohumları dünyada daha önemli bir besin ürünü hâline geldi. | Open Subtitles | أصبحت بذور الأعشاب أهم منتجات الأطعمة بالعالم |
Ve birden o gün çimleri kesmek benim için tamamen farklı bir deneyimdi. | TED | وفجأة قص الأعشاب ذلك اليوم كان تجربة مختلفة بالكامل |
Ve baharata da, çünkü kazlarının yemeye bayıldığı otlardan ve çeşitli bitkilerden bir karışımı zaten var. | TED | ولم يحتاج للبهارات .لأنه حصل على هذا الأعشاب والنكهات مجففة من خلال حب اوزاته لاكلها |
Kesinlikle olur ama çok sayıda şişlik iyiye alamet değil 7 tane bitkiden yapılmış bir yağ süreyim | Open Subtitles | لكن الكثير ليس جيدا ، سأدلك قدميك بزيت الأعشاب إنه يقلص التورم |