Sadece bazı göz kontakları doğal olarak rahatsız edici diyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أقول أن بعض الاتصال بين الأعين يؤدي للتنافر |
göz çukurlarından fırlayan gözleri vardı suratına koala yapışmış gibi duruyordu, anlatabiliyor muyum? | Open Subtitles | كانت لديه هذه الأعين الصغيره الخرزيه وكأنه تم إلصاقهم بوجهه مثل الكوالا أتعلمين؟ |
Penisi küçüktü, elleri ufaktı, ve sinir bozucu gözleri vardı. | Open Subtitles | وكان قضيبه ضئيلاً يدان صغيرتان , وهذه الأعين الكبيرة كالحشرات |
Sefil şaşı gözlü, sosissever keresteler. | Open Subtitles | الأعين الزائغة البائسة، الخنازير أكلة السجق. |
O halde bırak soruştursun, ama gözlerden uzak olsun. | Open Subtitles | إذا دعه يحقق، لكن أبقه بعيداً عن الأعين. |
Beni izleyen tüm bu gözlerin önünde sahnedeyken kendimi çırılçıplak hissediyorum. | TED | وبينما أقف هنا، وكثيرٌ من الأعين تحدّق بي، أشعر بالصفاء والتجرّد. |
Size anlam ifade etmeyen harfler gibi geliyor ama bu dizilim bize Craig'in göz rengini veriyor. | TED | بالنسبة لكم فإنّها تبدو حروف صامتة، لكن هذه السلسلة تعطي لون الأعين للدكتور غرايغ. |
Sadece bir çift göz gördüğümü hatırlıyorum. Kocaman, sarı gözler. | Open Subtitles | أنا فقط أتذكر رؤية زوجا من الأعين الضخمة الصفراء |
Öğrencilerinden biri, Paraguay'dan postalanan bir çift göz aldıktan sonra kendini öldürdü. | Open Subtitles | واحداً من طلابه إنتحر بعد ان تسلم زوجاً من الأعين من أنثى في طرد من منطقة الحدود الثلاثة |
Kendini öldüren transseksüel bir denizciye bir çift göz gönderdi. | Open Subtitles | شحن زوج من الأعين إلى بحار متغير جنسياً قام بقتل نفسه |
Dillon Chelsea' yi elleri kelepçeli gözleri bağlı arabasına attı. | Open Subtitles | ديلون وضعت تشيلسي في السيارة وهي مربوطة اليدين ومعصوبة الأعين |
Evet. Yani eğer gözleri parıldıyorsa, başarmışsınızdır. Eğer gözler parıldamıyorsa, bir soru sorma hakkınız vardır. | TED | حسناً . فإذا كانت تلمع الأعين فأنت تقوم بالأمر وإذا لم تكن تلمع عليك أن تسأل نفسك سؤالاً |
Tıpkı o koca gözlü çocuğun tablosundaki gibi. | Open Subtitles | مثل الطفل ذو الأعين الكبيره بإحدى اللوحات المخملية |
"Parlak gözlü uzaylıların bir ilgisi var mıdır" diye düşünmekten kendimi alamadım. | Open Subtitles | لا يسعني إلا أن أتساءل عما إذا كان هناك علاقة للفضائيين ذوى الأعين البراقة بالأمر |
Ülkenin ırak bir köşesinde, meraklı gözlerden uzakta hoş bir şato. | Open Subtitles | قلعة جميلة في جزء منعزل من البلاد ـ ـ بعيداً عنِ الأعين المتطفلة |
Yanlış bir şey yaptığımızda kendimizi bu gözlerden saklanabileceğimize yargılanmayacağımıza inandırmaya ya da... | Open Subtitles | نحن نحاول أن نُقنع أنفسنا أن بإمكاننا الإختباء من تلك الأعين واننا عندما نفعل شيء خاطىء لن نُعاقب |
İnsanlar göremeyecekse bu gözlerin ne anlamı var? . | Open Subtitles | لمَ التمتع بهذه الأعين بينما لا نستطيع رؤيتهم؟ |
Onu elinden tuttu ve okyanus mavisi gözlerini derin derin baktı. | Open Subtitles | أخذته من يده ونظرت عميقا في تلك الأعين الزرقاء بلون المحيط. |
Şimdiye kadar gördüğüm en güzel gözlere sahip bir kahve dükkanı sahibiyle daha çok zaman geçirebilirim diye umuyordum. | Open Subtitles | كنت آمل بأنه يمكنني تقضيت وقت أكثر مع مالكة محل القهوة من فقط حدث و أمتلك الأعين الأكثر جمالاً التي لم أرى مثلها من قبل |
O soğuk, ölü gözlerle dik dik bakarken, işlem filan yapamazsın. | Open Subtitles | لايمكنكَ أن تقوم بالحسابات الرياضيه مع تلك الأعين البارده و المميته تحدق فيك |
gözlerine bakmayin. Herhangi bir yerine bakin ama gözlerine bakmayin. | Open Subtitles | ولا تنظروا إلى أعينهم أنظروا لأي مكان آخر، إلّا الأعين |
Bazı şeyleri, gözlerde görebileceğimize inanırım. | Open Subtitles | أنا أظن بأن يمكنك أن ترى بعض الأشياء في الأعين |
Ve kocaman büyük gözlerinden, görünmez gizli deliklerden... | Open Subtitles | فاندهشت من الأعماق الخفية لتلك الأعين الكبيرة |
Yalan söylersen, annenin iki gözü kör olsun. | Open Subtitles | و إذا كذبت علي فستوموت أمك من سرطان في الأعين |
Şerefe. Gözlerimize bakalım. Millet, göz göze gelelim. | Open Subtitles | نخبكم, انظروا في أعين بعضكم انظروا في الأعين يا رفاق |
Şu anda acayip susamış durumdayım bunlar da benim susamış gözlerim oluyor. | Open Subtitles | أنا عطش جداً الأن فحسب, لذا هذه الأعين العطشى |
gözler çoğu zaman problemlidir çünkü genellikle açık kalmak isterler. | Open Subtitles | غالباً ما تمثّل الأعين مشكلة ضئيلة إذ تكون مفتوحة عادةً |