| Ve kız kardeşi kendi yaşam izin o kesin bir delil olmadığı sürece, o Muhtemelen popo gerektiğini ki. | Open Subtitles | أنه إذا لم يكن لديها دليل قاطع فمن الأغلب أن عليها أن لا تتدخل و تدع شقيقتها تعيش حياتها |
| Muhtemelen trafiğe takılmıştır olur öyle şeyler, bilirsin sevgililer günü falan. | Open Subtitles | الأغلب أن الزحام هو السبب بما أن اليوم هو عيد الحب |
| Muhtemelen bazılarınız hücrelerin sürekli yenilendiğini biliyordur. | TED | بعضكم يعرف على الأغلب أن الخلايا تتجدد باستمرار. |
| Masada yatan Muhtemelen kontak arkadaşlarınızdan biri. | Open Subtitles | على الأغلب أن هذه واحدة من أصدقاءك المجانين هنا على الطاولة |
| Muhtemelen sadece egzama. Bir tane maviden, lütfen! | Open Subtitles | الأغلب أن تكون مجرد أكزيما واحدة زرقاء رجاء |
| Ama Muhtemelen orada da paparazziler vardır. | Open Subtitles | لكن على الأغلب أن هناك مصوروا باباراتزي هناك أيضا |
| Erkeğin Muhtemelen cinsel şiddet geçmişi var. | Open Subtitles | على الأغلب أن الرجل له سوابق في العنف الجنسي |
| Bu şey Muhtemelen insan kopyası oluşturuyor. | Open Subtitles | أن هذا الشيء يستطيع على الأغلب . أن يقوم بنسخ شخص |
| Mudbud'ı bilirsin, Muhtemelen evde kendi maceralarını yaşıyordur. | Open Subtitles | على الأغلب أن مدبد في مغامرته الخاصة الآن |
| Muhtemelen bu kadar tehdit edilmiş ve terk edilmiş istemenin sebebi budur. | Open Subtitles | على الأغلب أن ذلك سبب شعورك بالتهديد والوحدة |
| Lastik izi yok, şüpheli Muhtemelen ana yola park edip yürüdü. | Open Subtitles | لا يوجد علامات مشي في أي مكان, على الأغلب أن الجاني قام بركن سيارته على الطريق الرئيسي و مشى عليه, |
| Sadece geğirdi, Muhtemelen gazı vardır. | Open Subtitles | ذلك مجرد... تجشؤ. على الأغلب أن لديه غازات. |
| Muhtemelen temizlikçi kadın almıştır. | Open Subtitles | على الأغلب أن عامله النظافه قد أخذتها |
| Muhtemelen bir kız arkadaşın bile vardır. | Open Subtitles | على الأغلب أن لديك صديقة حميمة |
| Muhtemelen piliçler için saat biraz erken. | Open Subtitles | على الأغلب أن هؤلاء هم الحضور المبكرين |
| Muhtemelen Monning'in vurucu timi biz konuşurken yola çıkmıştır. | Open Subtitles | على الأغلب أن مونينج قد أرسل فرقة خاصة |
| Evet, Abby Muhtemelen ona hayvanlardan bahsetmiştir. | Open Subtitles | نعم، على الأغلب أن (آبي) تكلمه عن الحيوانات |
| Evet, Abby Muhtemelen hayvanlarla ilgili bir şeyler anlatıyordur. | Open Subtitles | نعم، على الأغلب أن (آبي) تكلمه عن الحيوانات |
| Muhtemelen Jesse parayı yıllar önce harcamıştır. | Open Subtitles | على الأغلب أن (جيسي) صرف المال منذ سنوات |
| Muhtemelen bu bölgedir. | Open Subtitles | على الأغلب أن السبب هو الموقع |