Kardeşim hakkında yalanlar atıp tutmaya başladı. | Open Subtitles | لقد بدأ بنشر هذه الأكاذيب عن أخي قائلاً بأنّ شقيقي كان مدمن مخدّرات |
Amanda, başkan hakkında yalanlar anlatıp yanına kâr kalacağını düşünmek hata olur. | Open Subtitles | أماندا، أنتِ مخطئة إن كنتِ تظنين أنه لا يوجد عواقب لنشركِ الأكاذيب عن الرئيس |
Kendin, onun başkan hakkında yalanlar anlatan bir kız olduğunu ve artık yapmayacağını söyledin. | Open Subtitles | أعني، لقد قلتها بنفسكِ إنها مجرد فتاة تنشر الأكاذيب عن الرئيس، والآن لن تفعل هذا أبدًا |
Düşmüş kadınlar iyi yurttaşlar hakkında yalan söylerler. | Open Subtitles | سيدة منحلة تشيع الأكاذيب عن أناس صالحون |
Eğer Amanda Clarke hakkında yalan söylemeyi kesmezsen senin hakkındaki gerçekleri söylemeye başlayacağım. | Open Subtitles | إن لم تكفّي عن قول الأكاذيب عن (أماندا كلارك)، سأبدأ قول الحقيقة عنك. |
Savaşta geçirdiğimiz eski güzel günlerle ilgili hikayeler uyduralım. | Open Subtitles | يمكننا التحدث ببعض الأكاذيب عن الأيام الجيدة خلال الحرب |
Neden kocam hakkında yalanlar uyduruyorsun? | Open Subtitles | لماذا تنشرين الأكاذيب عن زوجي ؟ |
Neden Cheryl Willens hakkında yalanlar uydurduğunuzu öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أعرف لماذا افتعلت تلك الأكاذيب عن ـ (شيري ويلنس) ـ ؟ |
Lilburne, Majesteleri hakkında yalanlar yazan bir haindir. | Open Subtitles | ليلبون) مجرم يكتب الأكاذيب عن جلالته) |
Gazetelerde Rosie hakkında yalanlar basılıyor. | Open Subtitles | الصُحف، إنّهم... يكتبون الأكاذيب عن (روزي). |
Eğer Amanda Clarke hakkında yalan söylemeyi kesmezseniz sizin hakkınızdaki gerçekleri söylemeye başlayacağım. | Open Subtitles | إن لم تكفّي عن قول الأكاذيب عن (أماندا كلارك)، سأبدأ قول الحقيقة عنك. |
Babamın, kardeşi hakkında yalan söylediği McBride'ı kurtardığı konusunda bağırıyordu. | Open Subtitles | بشأن تلفيقه الأكاذيب عن أخيها وإطلاق سراح (فون مكبرايد) -وبعدها هربت مبتعدة |
Savaşta geçirdiğimiz eski güzel günlerle ilgili hikayeler uyduralım. | Open Subtitles | يمكننا التحدث ببعض الأكاذيب عن الأيام الجيدة خلال الحرب |