Bunu istemiyorum Sadece ben olmazsam bu konuları çok daha rahat konuşabilirsiniz. | Open Subtitles | ليست هي السبب الأمر فقط أن هذه الأمور سيتم مناقشتها بشكل أفضل من دون وجودي |
Sadece çocuklar bugün okuldan eve hasta geldiler. | Open Subtitles | الأمر فقط أن الأطفال قد تغيبوا عن المدرسة اليوم بسبب مرضهم |
Bu Sadece savaşın bıraktığı iyileştirilemez hasar. | Open Subtitles | الأمر فقط أن الحرب تسببت له له بأضرار لا يمكن تداركها |
O kaba Leonidas gibi ayakta durmanı değil ben Sadece diz çökmeni istiyorum. | Open Subtitles | بخلاف ليونيداس القاسي الذي طلب منك الوقوف مستشرفا درعك يتطلب الأمر فقط .. أن تركع |
Özür dilerim. Sadece bütün gecenin mahvolduğunu söyleyecektim. | Open Subtitles | إن الأمر فقط أن هذه العشية برّمتها كانت كارثة. |
Sadece, önemli değil çünkü değişmeye ihtiyacım var, ve seninle ilgisi yok. | Open Subtitles | الأمر فقط أن ذلك ليس مهما لأنني أعلم أنني في حاجة للتغير، وليس لذلك أي علاقة بك. |
Ephemerid@turkcealtyazi.org Sadece bu yeni arkadaş, eski arkadaşlarımın standartlarını taşımıyor. | Open Subtitles | الأمر فقط أن هذه الصديقة الجديدة لا تطابق معايير صديقي القديم |
Sadece tüm bu devir belgelerine, noterin şahitliği gerekmektedir. | Open Subtitles | الأمر فقط أن كلّ وثائق النقل هذه، يحتاجوا أن يُشهدوا من قِبل كاتب عدل. |
Sadece bu kursların hepsi para demek. | Open Subtitles | الأمر فقط أن كل تلك الدورات التعليمية تكلف مالاً كما تعلمين |
Sadece, bu tornavide berilyumdam yapılmış olmalı ki erime noktası 865 derecedir. | Open Subtitles | الأمر فقط أن من المفترض أنّ مفك البراغي هذا مصنوع من البيريليوم، والذي يذوب عند درجة حرارة تقدر بـ865 درجة مئوية |
Sadece sonunda olanları duymak isteyecek birine rastladığıma inanamıyorum. | Open Subtitles | الأمر فقط أن هناك شخص ما مستعد للسماع بشأن هذا أخيرًا |
Hayır, biliyorum, bana hiç bağırmadı, Sadece ona söylemem gereken birşey var ve ona söylemek konusunda emin değilim. | Open Subtitles | لا, أنا أعلم, وهو لم يقم بالصراخ عليّ أبداً الأمر فقط.. أن هنالك أمر أريد إخباره به |
Yer açmak yerine istediğim -- fiziksel, ruhsal bir oda; sona doğru hayatı yaşamamıza izin verecek -- Sadece yoldan çekilmek yerine, yaşlanma ve ölüyor olma, hayatın sonuna doğru güzel görünebilir. | TED | بدلاً من ذلك , أنا أطلب أن نصنع مساحة غرفة جسدية نفسية حتى تسمح للحياة أن تمضي لذا بدلاً من أن يكون الأمر فقط أن تبتعد عن الطريق التقدم بالعمر والموت يصبح عملية تصعيد حتى النهاية |
Eğer bu Sadece biraz eğlenmek için olsaydı, olurdu. | Open Subtitles | ان كان الأمر فقط أن نحظى ببعض المتعة |
Evet efendim. Ama tüm bu süvariler ve yola çıkmamızdan Sadece iki gün önce... | Open Subtitles | نعم سيدي, الأمر فقط أن هؤلاء الجنود الجدد لم يتبق سوى يومين قبل أن نتوجه... |
Sadece... burada çalışman biraz garip geldi. | Open Subtitles | ...الأمر فقط أن يبدو غريباً قليلاً مع عملك هنا |
Sadece insanlar seni şikâyete başlayacak diye korkuyorum. | Open Subtitles | الأمر فقط أن الناس سيلاحظون ما.. |
yo hayır Sadece bu parti büyük bir hataydı herkesin iyi geçinmesini istiyordum bu yüzden çok tatlısın biliyormusun Nick dün dükkana geldi | Open Subtitles | لا شيء، الأمر فقط أن هذه الحفله كان خطأ كبير -اريد فقط أن يتماشى الجميع مع بعضهم -هذا لأنكِ لطيفه |
Sadece okul bir anda daha önemser oldu. | Open Subtitles | الأمر فقط أن المدرسة بدأت تهتم بكم فجأة |
Sadece Red Foley'in grubu zaten orada ve Fred hemen bir plak istiyor. | Open Subtitles | الأمر فقط أن فرقة "ريد فولي" هناك بالفعل و"فريد" يريد أسطوانة الآن. |