Özellikle ağaçlarda yaşamak konusunda uzmanlaşmış bazı türlerin nesli tükendi. | Open Subtitles | بعض الأنواع التي كانت مُتخصصة في العيش على الأشجار إنقرضت |
Ve bu, şimdiye kadar geçmiş yıllarda dünyada yaşayan... ...tüm türlerin küçük bir kısmıdır. | TED | وهذا هو جزء صغير من جميع الأنواع التي عاشت في أي وقت على الكوكب في العصور الماضية. |
Dünya tarihinde, Dünya'daki türlerin en azından yarısını yok eden beş büyük doğal afet gerçekleşti. | Open Subtitles | في تاريخ الأرض هناك خمسة انقراضات رئيسية اختفى خلالها نصف الأنواع التي على الأرض |
Bunlar, "ağ geçidi türleri"; yani, diğer biyolojik çeşitliliğe kapıları açan öncü kuvvetler. | TED | وهذه الأنواع هي بمثابة بوابة طليعة الأنواع التي تفتح الباب لوحدات بيولوجية أخرى |
Fakat tamamen yok ettiğimiz bazı türleri, onları özleyen bir dünyaya geri getirmeyi de düşünebiliriz. | TED | لكن بعض الأنواع التي قضينا عليها تماما يمكننا استعادتها لعالم اشتاق لها. |
Mevcut bütün türlerin %99'unun nesli tükenmiş durumda. | Open Subtitles | أكثر من 99٪ من جميع الأنواع التي وجدت من أي وقت مضى قد انقرضت. |
Sıradışı olan bulduğumuz türlerin sadece sayısı değil, --gördüğünüz gibi bunun da oldukça şaşırtıcı olmasına rağmen, bu bulduklarımızın sadece yarısı-- asıl sıradışı olan bunları ne kadar çabuk bulduğumuz. | TED | ما هو استثنائي في هذا هو ليس فقط عدد الأنواع التي نعثر عليها كما ترون هذا أمر مدهش، وهذا هو فقط نصف ما وجدناه الأمر الغير عادي هو مدى سرعة ماوجدناه. |
Ne zaman türlerin çokluğundan insanlar rahatsız olursa ve kafaları karışırsa, işte o zaman kaçak bir avcı doğar. | Open Subtitles | حينما يكون هناك الكثير من الأنواع التي تجعل الناس مرتبكين وغاضبين -يولد الصياد |
Var olan türlerin neredeyse tamamının neslinin tükenmesinin sebebi zamandır. | Open Subtitles | تقريباً كل الأنواع التي كانت موجودة مسبقاً ...أنقرضت الآن بسبب الوقت |
Eğer aynı tas aynı hamam fosil yakıt kullanımına devam edersek, kral kelebeği, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin yüzyıl sonunda tükenme tehlikesine gireceğini belirttiği tüm türlerin yüzde 20 ilâ 50'lisinin içinde olacak. | TED | فراشة مونارش قد تكون واحدة من 20 إلى 50 في المئة من كل الأنواع التي يقدر الفريق الحكومي الدولي المعني بتغير المناخ أنها ستكون مؤكدة الانقراض بحلول نهاية القرن إن واصلنا استخدام الوقود الأحفوري كالمعتاد. |
Hayatımın tamamını sualtında geçirsem bile, bu resifte yaşayan tüm türleri görmeyi umamazdım. | Open Subtitles | حتى لو أمضيت حياتي كلها تحت الماء, لن استطيع ان اشاهد جميع الأنواع التي تعيش على هذه الشعاب |
Fakat son zamanlarda bilim adamları, bu hayat ağacının üzerindeki tabakanın, yoğun bir bakteri ağı olduğunu ve bu bakterilerin de aslında daha önce tamamen ayrı olan türleri birbirine bağladığını keşfettiler ve buna hayat ağacı değil, hayat ağı, yaşam ağı diyorlar. | TED | ولكن حديثاً،اكتشف العلماء أنه تحت شجرة الحياة هذه توجد شبكة كثيفة من البكتيريا ، وهذه البكتيريا في الواقع تربط الأنواع التي كانت تماما مفصولة من قبل، إلى ما يطلق عليه العلماء الآن ليس شجرة الحياة، بل شبكة الحياة . |
Biz bu ekosistemleri ve onları oluşturan türleri yok edeceğiz kendi varlığımızı tehlikeye atmak pahasına - ve ne yazık ki onları dahice ve bitmek tükenmeyen bir enerji ile yok ediyoruz. | TED | سنقوم بتدمير هذه الأنظمة البيئية وتلك الأنواع التي تؤلفها في خطر على وجودنا نفسه-- ولسوء الحظ نحن ندمرها ببراعة و نشاط لا يهدأ . |