Eğer, çaydanlığı edebilir misin? | Open Subtitles | أيمكنك أن تضع الإبريق على النار، من فضلك؟ |
Neden sadece evimize dalıp çaydanlığı almadın ki? | Open Subtitles | لماذا لم تقتحم منزلنا و تأخذ الإبريق ؟ |
Ben, uh, Çaydanlık bulamadım, ama başka cool şeyler buldum. | Open Subtitles | لم أستطع العثور على الإبريق لكنني وجدت بعض الأشياء الرائعه |
Atıcı pozisyon alabilir. | Open Subtitles | الإبريق يمكن أن يلعب كالمعتاد |
Lütfen içeri gel. Su kaynatacağım. | Open Subtitles | أرجوك تفضّل بالدخول لقد وضعت الإبريق على النار |
Tek istediğim, şu sürahiyi alıp benim takımlara dökmek. | Open Subtitles | كل ما أريده هو أن آخذ ذلك الإبريق وأفرغه على قضيبي و خصيتي |
Çaydanlığın bizde olduğunu bunca zamandır biliyor muydunuz? | Open Subtitles | لقد كنتم تعلمون أن بحوزتنا الإبريق طوال الوقت ؟ |
Bana çaydanlığı verin ve yaşamanıza izin vereyim. | Open Subtitles | أعطني الإبريق ، و قد أدعكِ تحيين |
Bu çaydanlığı Pam için almıştım ve onun bunu çok istediğini biliyorum. | Open Subtitles | اشتريت ذلك الإبريق لـ(بام) و أعلم أنها تريده -أيمكنني مبادلته معك |
Ben de çaydanlığı ocağa koyayım. | Open Subtitles | سأذهب لوضع الإبريق. |
Ve birisinin ocağa çaydanlığı koyması? | Open Subtitles | ومن أخذ الإبريق من الموقد؟ |
çaydanlığı bile istemiyor musunuz? | Open Subtitles | نحنا لا نرغب في الإبريق حتى ؟ |
Büyük annemiz çaydanlığı Hitler'den çaldı, ve bu günahkarlar onu büyük annemizden çaldı. | Open Subtitles | (جدتنا سرقت الإبريق من (هتلر و هؤلاء العاصون سرقوه منها |
Çaydanlık hala kaynıyor. Biraz önce buradalarmış. | Open Subtitles | انظر الى هذا ما زال الإبريق يغلى لقد كانوا هنا منذ لحظات |
Çaydanlık eskiden olduğu gibi ödemiyor. | Open Subtitles | الإبريق لا يدفع كما كان في السابق |
Atıcı Bay Go'nun alnının çatına hedef almış! | Open Subtitles | الإبريق رماه نحو وجه السّيد جو! |
Atıcı ile 1. kaleci arasında kaldı. | Open Subtitles | يضرب بين الإبريق وbaseman الأول |
Burada ve benim ofis Arasında, Su ısıtıcısı kaynar önce | Open Subtitles | بين مكتبي وهنا، وقبل أن يغلي الإبريق |
- Ona bu sürahiyi doldurtacağım. | Open Subtitles | -لأجعلها تملأ هذا الإبريق |
Bana vurmadan önce parayı Çaydanlığın içine sen koydun. | Open Subtitles | لقد وضعت المال في الإبريق قبل ضربي |
sürahi bitkilerinin ortama hakim olduğu bu misafirperver olmayan bataklığı ele alalım. | TED | على سبيل المثال، فهذا المستنقع الموحش، حيث تسود نباتات الإبريق. |
Suratındaki şu maşrapa yüzünden, seni zor tanıdım. | Open Subtitles | تعرفتُ عليك بمشقة دون الإبريق الذي يغطي وجهك |