Şu an çok özlediğim bu basit anların tadını çıkarsaydım keşke. | Open Subtitles | كان يجب عليّ الإستمتاع بكل لحظة أفتقدها للغاية في الوقت الحالي |
Eğer burası hoşunuza gittiyse tadını çıkarmaya bakın. | Open Subtitles | إن أعجبكما المكان، حاولا الإستمتاع قدر الأمكان |
Sonunda, keyfini süremesem bile bir şeyi sıçıp batırdığını kabul ettin. | Open Subtitles | اخيراً, اعترفت انك افسدت شيء ما عندما لا استطيع الإستمتاع بذلك. |
Sik, göt, meme, göt deliğinden zevk almak demek değildir. | Open Subtitles | إنها ليست قضيب و مؤخرة و أثداء و الإستمتاع بالمؤخرة |
Sayın başkan parti yapmamıza izin verdi dolayısı ile eğlenmeye hakkımız var. | Open Subtitles | لدينا موافقة الرئيس على هذه الحفلة لذا لنا الحق في الإستمتاع بها |
Sizlerle eğlenmek garantiyken, neden korkunç bir akşam geçirme riskini alıyorum ki ben? | Open Subtitles | لماذا أخاطر بقضاء أمسية سيئة، في حين أني أضمن الإستمتاع برفقتكن؟ |
Hadi dostum. Bekar hayatın tadını çıkartmayı öğrenmelisin. | Open Subtitles | يا صاح عليك أن تتعلم الإنطلاق و الإستمتاع بحياة العزوبية |
Bütün hanımları selamlamak yemeğin tadını çıkarmama engel oldu. | Open Subtitles | تحية كل السيدات حرمتني الإستمتاع بالطعام |
Tatlım, yine de 4 Temmuz'un tadını çıkarabiliriz. | Open Subtitles | إسمعي ياعزيزتي لازلنا نستطيع الإستمتاع بالرابع من يول |
- O kadarda kötü değil. - Hâlâ manzaranın tadını çıkartabilirsin. | Open Subtitles | هذا ليس سيئاً جدا لا يزال بإمكانك الإستمتاع بالمنظر |
Hayır. Çok naziksin, ama siz tatilinizin tadını çıkarın. | Open Subtitles | هذاً فضلٌ منك اتمنى لك الإستمتاع بأجازتك |
Ama öyle diye müziğin keyfini çıkarmayalım mı?" | Open Subtitles | و لكن هذا ليس بالسبب الذى يمنعنا من الإستمتاع بالموسيقى |
Bu yüzden gel ana kurallarımızı belirleyelim ve başka bir ortaklığın keyfini sürdürmeye devam edebilelim, olur mu? | Open Subtitles | لذا دعنا نضع قواعدنا الأساسية، ويُمكننا الإستمتاع برفقة أخرى، صحيح؟ |
Eğer ölürsen veya delirirsen ABD Başsavcısı olmanın keyfini nasıl çıkaracağım? | Open Subtitles | إذا متّ أو جننت، فكيف سأستطيع الإستمتاع بكوني المدعية العامة للولايات المتحدة الأمريكية؟ |
Sik, göt, meme, göt deliğinden zevk almak demek değildir. | Open Subtitles | إنها ليست قضيب و مؤخرة و أثداء و الإستمتاع بالمؤخرة |
Ben de senin gibi bu durumdan zevk almaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أحاول فقط الوصول إلى نفس حالة الإستمتاع التي أنت فيها. |
- Anne, sadece eğlenmeye çalışıyordum. | Open Subtitles | أماه، رجاء كنت أحاول فقط الإستمتاع بوقتى |
İnsanlar eğlenmek istiyor. Vatandaşlık bilgisi dersi istemiyor. | Open Subtitles | الناس يريدون الإستمتاع بوقتهم لا يريدون دروس في الوطنية |
Eğer izinsiz girdiğimiz için tutuklanırsak, Eğlence biter. | Open Subtitles | إذا قبض علينا لإقتحامنا المكان سنتوقف عن الإستمتاع |
Eğlenmeyi öğrettiler. Böylece partilere gittiler. | Open Subtitles | لقد كانوا يتعلّمون كيفيّة الإستمتاع بالحياة, لذلك هم يذهبون إلى الحفلات |
Bu sayede dövüşme zevkini bir kez daha tadabileceğim. | Open Subtitles | يمكنني الإستمتاع بالقتال مرة أخرى .بفضل هذا |
Bunu yapmak için üç milyar dolarlık Hadron çarpıştırıcısına ihtiyacınız yok. Her çocuk için bu elinizin altında ve her çocuk bundan keyif alabilir. | TED | ولا تحتاج إلى مصادم هيدروني بثلاثة ملايير دولار للقيام بهذا. هذا موجود لكل طفل، وكل طفل يمكنه الإستمتاع بهذا. |
Ben hayatımın yarısını evli geçirdim. Altı aydır bekarım. Özgürlüğün tadını çıkarmak istiyorum. | Open Subtitles | أنا كنت متزوجة لأكثر من نصف حياتي و أنا مطلقة منذ ستة أشهر , و انا أريد الإستمتاع بحريتي من الزواج |
Hey, biz iyi zaman geçirmeye çalışıyoruz, narsist. Bizi neden rahatsız ediyorsun? | Open Subtitles | نحاول الإستمتاع بوقتنا ايها الشرطي ، لماذا تريد التخريب علينا؟ |
- Eğlenmene bak, tamam mı? | Open Subtitles | -حاولي الإستمتاع بهذا، حسناً؟ |