ekstra kemikleri anatomik olarak düzenle. | Open Subtitles | حسناً. أخرجي كلّ العظام الإضافيّة لغرض التشريح |
Evet, ekstra cinsel arzularımı bu yolla yakıyordum. Tatlı Bezelyem. | Open Subtitles | حسناً، نعم، كنتُ أحرق القليل من رغبتي الإضافيّة بطريقي للعمل، البازلاء العطرة |
Eminim Cate fazladan bir bilet ayarlayabilir. | Open Subtitles | انا متأكد انه كايت تستطيع إعارتنا بعض التذاكر الإضافيّة |
fazladan bir kaç tane ufak tefek ev işi yapmaya istekliysen, sana 10$ veririm. | Open Subtitles | $إذا كُنت ترغب بالأعمال الإضافيّة القليلة ، سأدفع لك 10 |
Sokağa çıkma yasağını kaldırıp ek devriyeleri geri çekeceğim. Tarzını onayladığımı söyleyemeyeceğim. | Open Subtitles | سألغي حظر التجوال والدوريات الإضافيّة لكنّي لا يمكنني القول أنّي أستحسن أساليبكَ |
Sadece "Bu benim amcam" demek yerine dilimin beni yapmaya zorlayacağı şey muazzam miktarda ek bilgiyi de size söylemektir. | TED | ما قد تجبرني لغتي على القيام به، هو أنّني عوض أن أقول:"هذا هو قريبي"، سأخبركم بكمّ هائل من المعلومات الإضافيّة. |
Sen mesai yap. Üçlüye çalış. | Open Subtitles | إستخدمي الساعات الإضافيّة في العمل على قضيّتك |
Evet, gözden uzak bir köşede ekstra birkaç şeyle kusursuz oldu. | Open Subtitles | أجل، خارج بعض الشيء عن الطريق المألوف، لذا اللمسات الإضافيّة ساعدتني على المنافسة |
Bu çıkmazdan sıyrılabilmek için ekstra getiriler kullanmaya başladık. | Open Subtitles | بإمكاننا إستخدام الأرباح الإضافيّة لإخراج أنفسنا من هذه الورطة. |
Güzel, güzel. ekstra yatak odasına da bakalım. | Open Subtitles | دعنا نُلقي نظرة على غرفة النوم الإضافيّة. |
Kardeşim Alex'in ki kendisi de şu an Rick yüzünden ölmüş durumda kadınların çocuk doğurmak için ekstra bir yağ tabakasına sahip olduklarından dolayı daha lezzetli olduklarına dair bir teorisi vardı. | Open Subtitles | اعتنق نظريّة بأن طبقة الدهون الإضافيّة لدى النساء خُلقت لأجل الحمل. |
Manüel olarak şehrin güç şebekesine erişebilirsek bu ekstra enerjiyi nereden aldığını da bulabiliriz. | Open Subtitles | وإن أمكننا الولوج يدويًّا لشبكة كهرباء المدينة فربّما نتمكّن من اقتفاء نقطة حصولة على طاقته الإضافيّة. |
Bir de benden tüm o fazladan sorumluluğu almamı istemiştin ben de sanırım korktum. | Open Subtitles | ثمّ أردتِني أن أتحمّل هذه المسئوليّة الإضافيّة... أظنّني شعرتُ بالخوف. |
- Sana dediğim gibi fazladan mermi ve yelek getirdin mi? | Open Subtitles | -أأحضرتَ السترة الإضافيّة والطّلقاتِ كما أخبرتكَ؟ |
fazladan personeli ve mesaiyi onayla, hemen! | Open Subtitles | الآن صدّق على العمالة الإضافيّة ووقت العمل الإضافيّ، فورًا! |
Popüler bi öğrenci olmak için değişim öğrencisine ihtiyacım yoktu, ve şimdi tatilime mal oluyor ve kıyafetlerim,ayakkabılarım için fazladan odaya da... | Open Subtitles | لم ينقصني طالب تبادل لأصبح مشهورة وضيّع عليّ إجازتي الآن -وغرفتي الإضافيّة للأحذية والملابس ... |
Birkaç fazladan filmin zararı olmaz. | Open Subtitles | بعض اللقطات الإضافيّة لن تضرّ |
Akıllı telefon ya da kameranızla bir fotoğraf çektiğinizde, görüntüyle birlikte kaydedilen bir sürü ek bilgi var. | TED | عندما تلتقط صورة بهاتفك الذكي أو كاميرتك الرقميّة، هناك الكثير من المعلومات الإضافيّة مخزنة في تلك الصورة. |
Mutfağa koşturmam, yiyecekleri yeniden pay edip, ek sandalyeler koymak zorunda kaldım. | Open Subtitles | فكان عليّ الذهاب إلى المطبخ لأُعيد توزيع الطعام، وأرتّب الأماكن الإضافيّة |
Direkt başkandan gelen habere göre bu vakada herhangi bir mesai veya adam kısıtlaması olmayacak. | Open Subtitles | أخبرني المحافظ بشكل مباشر أنه لن يتم تحديد الساعات الإضافيّة ولا الطاقم العامل على القضيّة |
Keşke onun için fazla mesai alabilsem. | Open Subtitles | أتمنّى لو يتم تعويضي على الساعات الإضافيّة منهم. |
O zaman bunu fazla mesaiye eklemeyi unutma. | Open Subtitles | حسناً ، فتأكّد إذن أن تضعها ضمن ساعات العمل الإضافيّة |