test için 3000 dolar gibi yüksek bir meblağ fatura ediyorlardı. | TED | مما كلف كثيراً من المال لإجراء الاختبار تزيد على 3000 دولار |
Çekirdek enerjinin dolmasında bir sıkıntı yaşandığı için, test sürüşü durduruldu. | Open Subtitles | يرجع ذلك إلى إعادة شحن الطاقة الأساسية . فلقد فشل الاختبار |
Kokpit yalnızca test ve bakım amaçlı. Bunun dışında, EDİ tek başına uçabilir. | Open Subtitles | قمرة القيادة من أجل الاختبار والتصليح وإلا فإن ـ أدي ـ يطير بنفسه |
Ancak bazı insanlar Sınav öncesi iş göremez hâle geliyorlar. | TED | ولكنّ البعض يتعرّض لقلق ما قبل الاختبار والذي يُقعد صاحبه. |
Elleriyle inşa ettikleri açık çiftçi pazarının yaz sonunda yapılacak kurdele kesme töreni ise yıl sonu sınavı yerine geçebilir. | TED | و حفل قص الشريط في آخر الصيف حين قد بنوا سوق الحراج و تم فتحه للعامة, هذا هو الاختبار النهائي. |
Hayır. 5 dakika sonra aynı Testi yaptığımda rahatlıkla geçti. | Open Subtitles | لا، أجريت لها نفس الاختبار بعدها بخمس دقائق وكانت جيدة |
Evet çocuklar, bu testin adı "Standartlaştırılmış Şehir Akademik Değerlendirmesi.". | Open Subtitles | حسناً يا قوم الاختبار يسمي المراجعة الأكديمية الموحد علي المدينة |
18 öğrenci sınava girdi, 18 öğrenci de sınavı geçti. | Open Subtitles | 18 تلميذا اجتازوا الاختبار. 18 تلميذا نجحوا. |
Bu bizim için iyi çünkü ikinci test Cupid'in okunu almak. | Open Subtitles | وهذا في صالحنا لأن الاختبار الثاني هو الحصول على قوس كيوبيد |
Benim işim deneylerin test maymunları için... çok acı verici olmadığından emin olmaktı. | Open Subtitles | كان عملي أن أثبت أن التجارب لن تكون مؤلمة جدّا على قردة الاختبار |
Ve o insanlar bir bilgisayarla etkileşimde bulunduklarını anlamazlarsa, test başarılıdır. | Open Subtitles | وإن لم يعرف الشخص أنه يتفاعل مع حاسوب فينجح في الاختبار |
Uluslararası, mayına karşı eylem standartlarına uygun şekilde test edilir ve onaylanırlar. Tıpkı köpeklerin geçmek zorunda olduğu testler gibi. | TED | تختبر و يتم اعتمادها وفقا للمعايير الدولية للإجراءات المتعلقة بالألغام ، تماما مثل الكلاب لابد لها من اجتياز الاختبار. |
Sıfır alacaklardı. Onlara bir test vermiştim. | TED | و حصلوا على صفر بعدما اعطيتهم الاختبار. |
O, çağrı merkezlerindeki işler için test ediliyor ve bu işleri alıyor. | TED | يتم اجراء الاختبار عليها لوظائف في مراكز الاتصال، وأنه يتحصل عليها. |
Kısacası bizim yardımımız olmaksızın Sınav alanını bulmak neredeyse imkânsızdır. | Open Subtitles | بمعنى آخر يستحيل الوصول إلى موقع الاختبار بدون مساعدة المُردشين. |
Başarısız olduklarında ise, aptal oldukları için değil, Sınav adaletsizce hazırlandığı içindir. | TED | عندما أخفقوا، لم يكن ذلك لأنهم كانوا أغبياء، بل فقط لأن الاختبار كان غير عادلاً. |
Bu aşamada sınavı geçse de ilerleyen aşamalarda bu hevesi katlanarak artacaktır. | Open Subtitles | ،يجتاز الاختبار بتلك المرحلة ،لكن مع مضي الوقت يصبح الاغراء أشد وأشد |
Testi bitirdiğinizde ise alarm kapanacak ve siz tekrar uykunuza döneceksiniz. | Open Subtitles | عندما تضغطون الزر عند نهاية الاختبار سيتوقف المنبه ويمكنكم العودة للنوم |
Bu varolan testin, son 60 yılda güncellenmemesinin bir nedeni vardı, | TED | والآن، هناك سبب لعدم تطوير هذا الاختبار على مدى أكثر من ستة عقود. |
50 sorunun cevabını ezberleyip sınava giriyorlar, oy hakkı alıyorlar. | Open Subtitles | انهم يحفظون الأجوبة للخمسين سؤال ومن ثم يقدمون الاختبار وبعدها نجعلهم يصوتون |
Normalde beş ay sürmesi gereken deneme sürecini üç haftaya sıkıştırdılar. | Open Subtitles | لقد استعجلوا الاختبار الذي توجب أن يكون 5 اشهر لـ3 أسابيع |
Ama benim işimi benden daha iyi yapabileceğine inanıyorsan, işte sınavın. | Open Subtitles | ولكن إن ظننتِ أن بمقدوركِ أداء عملي أفضل مني هاكِ الاختبار |
İkinci testte iki kez oturan kişiler iyi yapamadılar; pratik işe yaramadı. | TED | الأشخاص الذين جلسوا مرتين خلال الاختبار الثاني لم يتحسنوا، ولم يفدهم التدريب. |
-Fuchs, sen yeni bir teste başla. -Doktorun yardımı lazım. | Open Subtitles | فاتش , ابداء العمل على الاختبار الجديد احتاج لمساعدة الدكتور |
testten bir gün önce işe yarayan düzenli egzersizin uyku düzenini geliştirdiği düşünülmektedir. | TED | من المتعارف عليه أن التمرين المنتظم يحسن أنماط النوم، والتي تتبث فعاليتها ليلة الاختبار. |
Başrol için seçmelere girmek istedim ama, yönetmen benimle buluşmayacak bile. | Open Subtitles | أردت أن الاختبار للرصاص، ولكن المخرج سوف لا تفي حتى معي. |
Mikroskop testini geçerse, kolleksiyona ilave ederiz. | TED | إذا نجح في الاختبار المجهري ، نبدأ بالجمع. |
Telafi sınavına girmen gerekecek. | Open Subtitles | ـ يجب أن تأخذى الاختبار فيما بعد ـ حسناً |
Yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için testleri yeniden gözden geçirmek istiyorlar. | Open Subtitles | إنهم يريدون التدقيق من جديد في الاختبار. تفاديا لأي سوء فهم |