Senin için zor bir dönem olduğunu biliyorum ama bugünün tadını çıkartmanı istiyorum. | Open Subtitles | أعرف أنها كانت أوقاتاً صعبة عليك لكنني أريدك أن تحاول الاستمتاع بهذا اليوم |
Sırada kılıç adam var. O zamana kadar iguana adamın tadını çıkaralım. | Open Subtitles | صاحب السيف هو التالي، و حتّى ذلك الوقت نستطيع الاستمتاع برجل الإغوانا |
Bu, işinizden zevk almaktan, ofisinizde tilt makinesi olmasından öte bir şey. | TED | لأن الأمر يتخطى مجرد الاستمتاع بعملكم، أو توفر مكتبكم على لعبة الـفلِبر. |
Kurallar ya da emir komuta istemiyorum. Sadece eğlenmek istiyorum. | Open Subtitles | لا أودّ قواعد ولا تسلسل قياديّ، إنّما أودّ الاستمتاع فحسب. |
Başımdan defolup gider misin? Burada yarışın keyfini çıkarmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | هلا تبتعد عني من فضلك أحاول الاستمتاع بمشاهدة هذا السباق |
Bu eğlence olsun diye tekerlekli sandalye kullanmaya benziyor. | Open Subtitles | ذلك أشبه باستعمال كرسي متحرك بغرض الاستمتاع. |
Evet, ve kendini beğenmiş bir ahmak olmasan bile, bakarken keyif duyabiliyorsun. | Open Subtitles | نعم ، وتستطيع الاستمتاع بها حتى ولو لم تكن متذوقا ً للفن |
Annenin ölümünden dolayı kendini suçluyorsun eğlenmeye falan istemiyorsun, aslında kendini yok etmeye çalışıyorsun. | Open Subtitles | تلوم نفسك لموت أمك لا تحاول الاستمتاع تحاول تدمير نفسك |
Bu şekilde eve dönerken ki uzun uçuşunuzda en sevdiğiniz TED videosunun tadını çıkarabilirsiniz. | TED | اذا يمكنك الاستمتاع بفيديو تيد المفضل لديك في رحلتك الطويلة الى المنزل |
Biraz pratikle çarpışma ve darbenin tadını çıkarabilirler ve ayağa kalktıktan sonra daha da çok. | TED | وبقليل من التدريب، سيتعلمون الاستمتاع بالسقطة وأثرها، والأكثر من ذلك، أنهم سيقفون بعدها. |
İkisi, diğer kızlara içerideki iki kızın çığlık atmak yerine, deneyimin tadını çıkarmaları gerektiğini söylüyordu. | TED | قالا للفتيات الأخريات أن على الفتاتين الاستمتاع بالتجربة بدلاً من الصراخ. |
Tanrı korusun, tadını alıp da alışırsan halin ne olur sonra? | Open Subtitles | الرب يحرّم علينا الاستمتاع بأي شئ من اليهوديات |
Hem yarım saat daha büyükannenin eşyalarının tadını çıkarabilirsin. | Open Subtitles | تستطيع الاستمتاع بمنزل الجدة لنصف ساعة اخرى. |
Çoğunlukla zevk almaya bir fırsat, ama bazen daha zor bir şey. | TED | وهي بالأساس الفرصة التي يمكن الاستمتاع بها، قد تكون أحيانا أشياء صعبة. |
Eğer oyunun içinde olmazsam ondan gerçekten de zevk alamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع حقًّا الاستمتاع باللعبة إلّا إن كُنتُ جزءًا منها. |
yani sizden satın aldığımız şey- diğeri ise aldığımız üründen zevk almamızı sağlayacak ortamla ilgili olan eylem. | TED | الشيئ الذي ندفع ثمنه الآخر ينشئ السياق الذي من خلاله يمكننا الاستمتاع والتقدير لهذا المنتج |
Ben ve çocuklar da biraz eğlenmek istiyoruz. | Open Subtitles | نريد أنا و الأطفال الاستمتاع بوقتنا نحن أيضاً |
Çıkıp eğlenmek istedim. | Open Subtitles | أردت الخروج و الاستمتاع بوقتي ما المانع؟ |
İyi kurtulduk arkadaşım. Şimdilik. keyfini çıkaracak kadar ayık kalmak istiyorum. | Open Subtitles | لقد نجونا بأعجوبة يا صديقي مؤقتاً وأود الاستمتاع بذلك بلا شراب |
eğlence tarzı Tayland'a uçmak ve kickboksing turnuvasında dövüşmekti. | Open Subtitles | كانت افكارة عن الاستمتاع و التسلية هو الطيران الي تايلاند للقتال في مباريات المصارعة |
Seksten keyif almanda duygusal bağlılık önemli bir rol oynuyor mu? | Open Subtitles | هل الارتباط العاطفي له دور هام في قدرتك على الاستمتاع بالجنس؟ |
Ayrıca eğlenmeye çalışın, çünkü bu notunuzun bir parçası olacak. | Open Subtitles | , ايضا حاولوا الاستمتاع لانه جزء من درجاتكم |
Ama yine de, ara sıra özüme dönmek çok eğlenceli oluyor. | Open Subtitles | لكن ما زال بإمكاني الاستمتاع بالعودة إلى جذوري بين الحين والآخر. |
Evren sırrı olan bir adama ve kimliği olmayan bir kıza biraz eğlenme şansı verdi. | Open Subtitles | حصل رجل لديه سر وامرأة بدون هوية على فرصة الاستمتاع بأمسيتهما علناً |
Bu tür şeylerle eğlenebilirim... çünkü menopozun beni alaşağa etmesine izin veremem. | Open Subtitles | أستطيع الاستمتاع بهذه الأشياء الأن لأني لن أترك سن اليأس يحبط معنوياتي |
Bu anlaşma iki tarafın ve liderlerinin uzun çalışmaları ve ekonomik uğraşları sonucu buraya gelip dünyanın bu kadarda hoşuna gidecek bir barışa dönüştü. | Open Subtitles | تهدف هذه المعاهده الي الاستمتاع بسنوات من نضال الزعماء من علي الجانبين كنا نعتقد في هذا الرخاء الاقتصادي |
Dur, tadına varmak istiyorum. | Open Subtitles | إنتظر، أريد الاستمتاع بها تماماً تعال، تعال أخبرني، أخبرني |
Bak, eğer şu an tepenin zirvesindeysek, artık önümüzdeki inişin zevkini çıkarabiliriz. | Open Subtitles | أسمعنى,لو كنا على شفا الجحيم نحن يمكننا الاستمتاع بالهبوط الى أسفلها |
Annem, senin biraz eğlenmen gerektiğini söylüyor. | Open Subtitles | حسناً، لقد قالت أمي أنه يمكنك الاستمتاع قليلاً. |
Akıl sağlığım için, bu gece eğlenmeyi denemeliyim. | Open Subtitles | حرصاً على سلامتي العقلية سأحاول فقط الاستمتاع بالليلة |