Mahkûmiyet Tarihi 20 Ocak 2001, reşit olmayan birisine ağır saldırı. | Open Subtitles | أُدينَ في 20 يناير عام 2001 بجريمَة الاعتداء العنيف على قاصِر |
saldırı, cinayet hayır, cinayete teşebbüs ve diğer bazı işler. | Open Subtitles | الاعتداء والقتل كلا ، الشروع في القتل وبعض الأشياء الأخرى |
Çalıştığın firmanın o saldırı faydalanarak ertesi günü bir dava kazanması çok tuhaf. | Open Subtitles | وبشكل غريب فازت شركتكم بالقضية في اليوم الثاني التي استفادت من هذا الاعتداء |
Bana bir daha dokunursan seni saldırıdan diğerlerinizi de yasadışı alıkoymadan tutuklatırım. | Open Subtitles | إذا لمسـتيني مرة أخرى ، سـاقاضيكي بتهمة الاعتداء والباقـي للاتهام الغير شـرعي |
Cinsel taciz hakkında bir detay yoktu, sadece kabusları vardı. | Open Subtitles | لم تكن هناك تفاصيل عن الاعتداء الجنسي فقط بعد الحادثة |
Profesörüne karşı tecavüz suçlamasında bulunmuşsun ama davanın peşini bırakmışsın. | Open Subtitles | لقد قدمتِ شكوى بتهمة الاعتداء ضد البروفيسور ولكنكِ قمتِ بإسقاطها |
22 kadın öne çıkıp cinsel saldırı mağduru olduklarını iddia ettiler. | Open Subtitles | 22 إمرأة قد أتوا لكي يزعموا بأنهن كانوا ضحايا الاعتداء الجنسي |
saldırı saati için artık şahidin yok ve DNA'n çorabın üstünde bulundu. | Open Subtitles | والآن ليس لديك حجة غياب في وقت الاعتداء وحمضك النووي على الجورب |
Çünkü bugün, hepimizin bildiği gibi, doğruluk ve gerçekler saldırı altında. | TED | لأنّه اليوم، كما نعلم جيداً، تتعرض الحقيقة والوقائع إلى الاعتداء. |
Bu son saldırı, kızı benim rahatsızlık duyduğum önceki saldırılarımdan bile daha çok incitmişti. | Open Subtitles | هذا الاعتداء الجديد أذاها أكثر حتّى من اعتدائاتي الأخيرة, وذلك ما أثار حنقي. |
Mahkûmiyet Tarihi, 6 Mart '99. Tehlikeli saldırı. | Open Subtitles | أُدينَ في 6 مارس عام 99 بتُهمَة الاعتداء الخَطير |
Büyük hısızlık, silahlı soygun, ölümcül silahla saldırı... polise saldırı. | Open Subtitles | بتُهَم السَرقَة، السَطو المُسلَح و الاعتداء بسلاحٍ قاتِل الاعتداء على ضابط شُرطَة |
Birinci dereceden cinayet, adam kaçırma, ölümcül silahla saldırı. | Open Subtitles | بجَريمَة القَتل من الدرجَة الأولى الخَطف. الاعتداء بأداة خَطِرَة |
Toplamda 29 kişi saldırı suçundan göz altına alındı. | Open Subtitles | و تم إلقاء القبض على 29 شخصا بتهمة الاعتداء والسلوك غير المنضبط. |
Başka bir suçlamada bu oyuncu bir polis memuruna saldırıdan 3 yıl hapis cezasına çarptırıldı. | Open Subtitles | التهمة الثانية الاعتداء على شرطي عضو الفريق هذا حكم عليه بالسجن |
saldırıdan sonra bir süre baygın kalmış olabilir. | Open Subtitles | ربما انها كانت بقيت صاحية لبعض الوقت بعد الاعتداء |
Bu tip taciz ve muziplik ona çocukluk anılarını hatırlatır. | Open Subtitles | هذا النوع من الاعتداء والمضايقة سيرجع لها كل ذكريات الطفوله |
O halde tecavüz sırasında nerede olduğuna tanıklık edebilecek bir şahidin yok mu? | Open Subtitles | إذن ليس لديك حجة غياب من يمكنه تأكيد موقعك عند وقوع الاعتداء ؟ |
Efendim, sizin yardımınızla bu terörist hücresini öldürmeye ya da ele geçirip bu saldırıyı durdurmada yüksek şansımız var. | Open Subtitles | سيدي، نعتقد أنه بمساعدة منك لدينا فرصة كبيرة جداً لقتل أفراد الخلية الإرهابية أو اعتقالهم والحؤول دون حصول الاعتداء |
Biz yalnızca Bayan Walling'in maruz kaldığı saldırının cezasız kalmamasını istiyoruz. | Open Subtitles | لا, بالتأكيد لا إننا نحاول أن نتأكد بأن الاعتداء على السيدة |
saldırı ve darp suçunun inandırıcı olduğunu düşündük. | Open Subtitles | في ظننا أنّ الاعتراف بالذّنب بتهم الاعتداء والضرب سيكون منطقيًّا |
ya da şiddet gören kadın ve çocukları korumak için ülke genelinde 100 merkez kurulmuş. | TED | النساء والأطفال الذين إما أنهم في خطر كبير من الاعتداء والعنف أو أنهم قد تعرَضوا للعنف. |
Cinsel tacize uğradım, ve o adam bunun hesabını verecek. | Open Subtitles | لقد تم الاعتداء عليّ جنسياً وذلك الرجل سوف يدفع |
Her iki kurbanda cinsel Saldırıya maruz kalmamış veya soyulmamışlar. | Open Subtitles | كلا الضحيتين لم يتم الاعتداء عليه جنسيا او تمت سرقته |
saldırmak istediğinizde bile kendinizi durdurarak bu durumu yararınıza çevirebilirsiniz. | TED | حتى عندما تريد الاعتداء على أحدهم، تستطيع منع نفسك وتحويل غضبك لشيء أكثر إيجابية. |
Cinsel istismar ben 10 yaşına geldiğimde bitti ama aslında hiç son bulmadı. | TED | الاعتداء الجنسي انتهى عندما كنت في العاشرة، لكن في الحقيقة، لم ينته أبدًا. |
Bazılarına göre ben, Martin, boş bir kabuk, sebze, acımasız kelimeleri, kovulmayı ve hatta tacizi hak edendim. | TED | للبعض كنت أنا مارتن ، محارة فارغة ، نبات يستحق الكلمات القاسية والنبذ، وحتى الاعتداء. |
Acı bir gerçek ama kızlar okul yolunda sıkça taciz ve tecavüze uğruyor hatta kaçırılıyorlar. | TED | إنها حقيقة مؤسفة، لكن يتم الاعتداء على الفتيات غالبًا، واغتصابهن، وخطفهن حتى في الطريق إلى المدرسة. |
Üzerinde kesici alet taşımaktan. Bir de karına fiziksel saldırıda bulunmaktan. | Open Subtitles | لحمل سلاح وإخفاؤه . أيضا ، الاعتداء وضرب زوجتك |