Rapora geçecek olan, tutuklama esnasında Gus düştü ve yüzüstü düştü. | Open Subtitles | رؤية المسؤول , ان جيس تعرقل وسقط على وجهه اثناء الاعتقال |
Rapora geçecek olan, tutuklama esnasında Gus düştü ve yüzüstü düştü. | Open Subtitles | رؤية المسؤول , ان جيس تعرقل وسقط على وجهه اثناء الاعتقال |
ÖAB o metni yanlış okuyorsa beni göz altına alacaklardır bu da SD-6'daki kimliğimi ortaya çıkartır. | Open Subtitles | اذا اساءت الـ دى اس ار قراءة هذا سيضعونى رهن الاعتقال والذى سيكشف غطائى فى الـ إس دي |
İlk Toplama kampı kurtarıldığından bu yana 36 yıl geçti. | Open Subtitles | لقد مرت 35 عاما منذ تم تحرير معسكر الاعتقال الأولى. |
Bayana onu nerede yakaladığımızı söyledim. Haneye tecavüz, Tutuklanmaya direniş... | Open Subtitles | إنه في طريقه أخبرتها أين قبضنا عليه اقتحم المكان وبعثره وقاوم الاعتقال |
Belli ki bu ülkelerdeki milletvekilleri tutuklanma korkusunun insanların seks satmalarını engelleyeceğini umuyorlar. | TED | عل ما يبدو، يأمل المشرعون في هذه البلدان أن الخوف من أن الاعتقال سوف يمنع الناس من الإتجار بالجنس. |
Belki de tutuklamayı engellediğin için seni şehir merkezine götürmeliyim. | Open Subtitles | لربما علي أن أخذك إلى قسم الشرطة بتهمة عرقلة الاعتقال |
Yanlış tutuklama için davacı olmayacağım. | Open Subtitles | لا اعرف انا لا اريد ان اقاضي احدا بسبب الاعتقال الخاطئ |
tutuklama emirlerine eklenmiş resimlere bakıyordum. | Open Subtitles | كنت أنظر لبعض الصور المرفقة بمذكرات الاعتقال |
Kışkırtıcı materyal bulundurmaktan izinsiz tutuklama ve doğrudan hapis. | Open Subtitles | الاعتقال بدون تصريح و السجن الفوري لمن يمتلك مواد تعتبر مخربة |
Hem Bruiser hem de Prens için tutuklama emri çıkarıldı. | Open Subtitles | نشرات الاعتقال وزعت بالفعل علي بروزر و برينس |
tutuklama olayının detaylarını sizlere Komiser Doug Sisk anlatacak. | Open Subtitles | هنا لأخذك خلال الاعتقال العريف دوغ سيسك. |
tutuklama memurlarından kaçınca, yargıç, kefalet vermedi. | Open Subtitles | هرب من ضباط الاعتقال لذلك رفض القاضي اخراجه بكفالة |
Erkek arkadaşınız hakkında bir kaç sorumuz olacak. göz altına alınmadınız. | Open Subtitles | لدينا بضعة أسئلة بخصوص حبيبك لستِ رهن الاعتقال |
Anahtar bende kalıyor. Evde göz hapsindesin artık. | Open Subtitles | المفتاح سيبقى معي أنتِ الآن رهن الاعتقال في المنزل |
Kurtuluştan sonra, Toplama kampından sağ kurtulanların İsrail'in kuruluşundan önce Filistin'e göç etmesini sağlayacak sahte evraklar hazırladı. | TED | وبعد التحرير قام بصنع أوراق مزيفة لكي يدفع بالناجين من مخيمات الاعتقال بالهجرة الى فلسطين قبل ان تُقام دولة إسرائيل |
- (Nolan güler) - ..Tutuklanmaya direnir... ..ve özel mala zarar vermekten. İddianız ne? | Open Subtitles | مقاومة الاعتقال , وتدمير الممتلكات الخاصة |
tutuklanma sebeplerine bakarsanız, hemen hepsi sizinkiler gibi. | Open Subtitles | بعد قراءة التقارير بشأن سبب الاعتقال كانت جميعها مشابهة لتقريرك |
Peki bu son tutuklamayı diğerlerinden ayıran nedir? | Open Subtitles | لذا ماالذي يدور حول هذا الاعتقال المعين؟ ذلك مختلف جداً؟ |
Buradaki numarayı aradım. "gözaltı cep telefonu." | Open Subtitles | أنا فقط أتصلت بالارقام المدرجه فى قائمه هواتف الاعتقال الخلويه. |
Quarren'lar düşmana saldırınca, bu sizin işaretiniz olacak. tutuklusun. Hayır, kılıcını bırak dostum. | Open Subtitles | اعدائنا , هذه سوف تكون علامة انت رهن الاعتقال لا , ابقي سيفك |
Sadece tutuklamaya karşı koyarken göğsünden iki kez vurulan ufak işler peşinde bir dolandırıcısın. | Open Subtitles | انت فقط محتال صغير لمرة الذين سيطلق عليه النار مرتين لمقاومته الاعتقال |
İşin tuhaf yanı ise beni tutuklayan memurun kendisine 10.000 dolar verirsem davanın kayıplara karışacağını söylemesiydi. | TED | والأكثر عبثًا في الموضوع برمته هو طلب ضابط الاعتقال أن أدفع له 10,000 دولار أمريكي وسيقوم بإخفاء القضية. |
- Pislik yiyebilir ve ölebilirsin. - Sizler cinayetten tutuklusunuz! | Open Subtitles | ـ تستطيع أن تموت ـ أنت رهن الاعتقال بتهمه القتل |
İnfaz bölümüne gitmek aklımdaki şey değildi. | Open Subtitles | الذهاب إلى منطقة الاعتقال ليس ما كان فى عقلى |
Rapora geçecek olan şey, Gus, onu tutuklarken bana saldırdı. | Open Subtitles | حسنا , نسخة المسؤول , ان جيس هاجمني اثناء الاعتقال |
Çoğunlukla izinsiz gösteriler ve polise direnme nedeniyle gözaltına alınmış. | Open Subtitles | قد تم سجنه عدة مرات لغاية الآن للتظاهر, ومقاومة الاعتقال |
Yüzbaşı Blackadder, şu an itibarıyla kendini tutuklu kabul edebilirsin. | Open Subtitles | النقيب بلاكادر, من هذه اللحظة أنت قيد الاعتقال. |