Bu yüzden, bugün sosyal medya gölgesinde genç insanlar hakkında konuşmak istiyorum. | TED | لذا اليوم أريد أن أتحدث عن الشباب من خلال وسائل الاعلام الاجتماعية. |
Tom eğer teslim etmezse Pandemic medya'nın teklifini kabul etmek zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | توم، إذا أنها لم تسلم، عليك أن تأخذ العرض الوبائية وسائل الاعلام. |
karmaşıklaştırılmak adına medya tarafından anında alay konusu olmuştur. | TED | وقد تم السخرية منه بواسطة الاعلام .. لأن تلك الاستراتيجية معقّدة جداً |
Yani basın birkaç şeyi fazlasıyla basitleştirdi, fakat sonuçta bu sadece bir gazete haberi. | TED | فقد قام الاعلام بتبسيط بعض الاشياء، و لكن في النهاية فهو مجرد خبر. |
Daha büyük bir şey yapmalıydım. medyanın göz ardı edemeyeceği bir şey. | Open Subtitles | قررت بأن أفعل شيئا أكبر شيء لن تستطيع وسائل الاعلام ان تتجاهله |
Basının ne yapacağı belli olmaz ama onun fazla üstüne gittiler. | Open Subtitles | الاعلام له طرق غريبة في التعامل مع الاحداث ولكنهم قسوا عليه |
Biraz araştırdım, daha önceden bir ulusal kriz anında... Basına karşı tedbir alındığı olmuş. | Open Subtitles | واجريت بحثا لارى مدى سلطاته التنفيذية وانه يجب اخذالموقف ضد الاعلام في اوقات الازمات الوطنية |
medya buna bayıldı, gerçekten çok sevdi. | TED | وقد أحب الاعلام هذا الحدث .. أُغرم به فعلاً |
medya tarafından çalınmış ve çapıtılmış fotoğraflardan, kendilerini yansıtan fotoğraflara geçiş yapıyoruz. | TED | وانتقلنا من التقاط الصور, والتي سرقت وشوهت من قبل الاعلام, والذي هو الان فخور بالتقاط صوره. |
Böylece medya ve bu anonim kadınlar arasında bir köprü yaratmış olduk. | TED | وبذلك انشأنا جسرا بين الاعلام والنساء العاديات. |
Bu medya endüstrisi üzerine odaklanmıştı, | TED | و هي تركز على صناعتي الاعلام و الابداع. |
Ve ayrıca, insanlar sosyal medya sayesinde iyi işler de yapıyorlar. | TED | وأيضا، فإن الناس يفعلون خيرا عبر وسائل الاعلام الاجتماعية. |
Liderlerinin çevresinde sosyal medya sistemlerine hedef oldular. | TED | انها تستهدف نظم وسائل الاعلام الاجتماعية حول القادة. |
İkinci hafta, ulusal basın. | TED | في الأسبوع الثاني تغطى من الاعلام الوطني |
Burada, her bir basın mensubu HIV ile ilgili eğitimi almak zorunda. | TED | بالاضافة الى رجال الاعلام كان يتوجب عليهم التدرب من اجل التوعية ضد فيروس نقص المناعة المكتسبة |
derlerdi. Biz sadece projeyi gerçekleştirip döndük o yüzden medyanın haberi olamadı. | TED | قمنا بتنفيذ المشروع ثم رحلنا لذلك لم يعرف الاعلام اي شيء |
Problem Basının daha kendisini bilmemesi. | TED | المشكلة هي ان وسائل الاعلام لا يعرفون انفسهم. |
Meredith Dale'in cesedini buldu hatta Basına bile haber verdi. | Open Subtitles | وجد جثة ميرديث دايل واخبر الاعلام بذلك حتى |
Hatta diğer insanların yaptığı gibi sosyal Medyada kişiliğimi tekrardan inşa etmeyi denedim. | TED | حتى أني حاولت إعادة بناء هويتي على وسائل الاعلام الاجتماعية مثلما يفعل الآخرون. |
Müşteriler medyaya harcamayı sever ve yaratıcıların kalemlere ihtiyaçları var. | Open Subtitles | العملاء يحبون الدفع لوسائل الاعلام و المبدعين بحاجة لأقلام الرصاص |
Hiç kimse, bu dikilenin ikinci bayrak olduğundan haberdar değildi. | Open Subtitles | لم يلاحظ احد تبديل الاعلام جميعهم رأوا الصوره الملعونه وعملوا قصتهم الخاصه |
Ben de Drumgo'nun vurulması konusunda senin için basınla ilgilenirim. | Open Subtitles | وانا سأعتنى بقضية الاعلام الخاصة بمقتل درامجا |
Katil eğer medyadan biriyse medyayla bağlantı kurmaya ihtiyacı da olmaz. | Open Subtitles | وفكرنا بأن المجرم لن يحتاج للاتصال بالاعلام ان كان هو الاعلام |
Muhmtemel tehditler için Basını organlarını araştırıyordum. | Open Subtitles | كنت أرصد وسائل الاعلام لتهديدات محتملة . 76 00: 04: 55,209 |
Büyük adamlar medyayı her zaman dünyayı kurtarmak için kullandılar. | Open Subtitles | لطالما سيطر العظماء على أجهزة الاعلام من أجل إنقاذ العالم |
Üslü bir sayı olarak gelişmekte. Şimdi, üslü bir sayı üzerinde çok çalışılmış bir kelimedir. Bu kelimeyi basında sürekli duyuyorsunuz. | TED | انه يتحسن بمعدل اسي. الان، كلمة اسي هي كلمة مستهلكة، تسمعونها في الاعلام طوال الوقت |