Evet, biz de kimsenin maruz kalmadığından emin olmak istiyoruz. | Open Subtitles | نعم, نحن فقط نيد التأكد أنه لم يتعرض أحد لها |
Sahibi tasmayı eline aldığında Maggie neredeyse kendinden emin bir şekilde yürüyüşe çıkacaklarını biliyor. | TED | إذا التقط صاحبها الرسن، تعرف ماجي بدرجة كبيرة من التأكد أنه حان وقت الذهاب للتنزه. |
Bunu atölyemizde kendi ellerimizle kendi başımıza yapıyoruz ve bizler mimarız. Profesyonel ustalar değiliz ama bunun mümkün olduğuna emin olmak istiyoruz. | TED | ونفعل هذا بأنفسنا في مختبرنا، ونحن معماريين فحسب ولسنا عمال بناء محترفين، ولكننا أردنا التأكد أنه بالإمكان فعله. |
İnsan, doğru sözcüğü bulduğundan nasıl emin olabilir? | Open Subtitles | كيف يمكن للمرء التأكد أنه وجد الكلمة المناسبة؟ |
Veya belki de kendisini hatırlayacağından emin olmak istiyordu. | Open Subtitles | أو أنها تريد التأكد أنه سيتذكرها أو ربما أنه مثير فحسب |
Sadece konuyu açmadan önce burada olduğundan emin olmak istedim. | Open Subtitles | أردت فقط التأكد أنه هنا قبل التحدث بشأن القضية |
Tek yapabileceğimiz, bir daha buraya kimsenin gelmeyeceğinden emin olmak. | Open Subtitles | ما يمكننا فعله هو التأكد أنه لن يأتي أحد آخر إلى هنا أبداً |
Simdi eger burada olup olmadigindan emin olmak istiyorsak, onu ortaya çikarmak için bir seyler yapmaliyiz. | Open Subtitles | إنه يعلم الآن لو أردنا التأكد أنه هناك ، علينا أن نفعل شيئاً لنجعله يخرج |
Muhtemelen takip edilmediklerinden emin olmak istiyorlardır. | Open Subtitles | أعتقد أنهم يريدون التأكد أنه لا يلاحقهم أحد |
Sadece hiç hata yapılmadğınıdan emin olmak için. | Open Subtitles | من أجل التأكد أنه لم يتم ارتكاب أية أخطاء |
Gerekirse, arkasını dönüp yürüyeceğinden emin olmalıyım. | Open Subtitles | أريد التأكد أنه يمكنه الابتعاد هارباَ إن كان هذا ما يتطلب |
Zamanı geldiğinde doğru şeyi yapacağından emin olamam. | Open Subtitles | لايمكنى التأكد أنه سيفعل الشىء الصحيح حين يأتى الوقت |
Bu yüzden DOD, bunun talihsiz bir endüstriyel kaza olduğundan ve teknolojimizi tehlikeye atacak bir sorun olmadığından emin olmamızı istiyor. | Open Subtitles | مما يشرح سبب لماذا تريد منا وزارة الدفاع التأكد أنه كان مجرد حادث صناعي سيء الطالع وليس شيئاَ قد يكشف |
Sadece krize sebep olup olmadıklarından emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد التأكد أنه لا يسبب أي أعراض مرضية أخرى |
Sadece buraya sağ salim geldiğinden emin olmak istedik, hele de o, büyük kararı aldıktan sonra. | Open Subtitles | لكننا فقط أردنا التأكد أنه سيصل لهنا بأمان لأنه أتخذ القرار الكبير |
Açıkça Şeriata karşı gelmediğine emin olmak istiyordu ve bu da ondan sonra gelen Osmanlı hükümdarları için emsal teşkil etti. | Open Subtitles | أراد التأكد أنه لا يتحدّى الشريعة علانية وبالقيام بذلك، أقام سابقة تبعها الحكام العثمانيون اللاحقين به |
Önce dalga geçilmediğine emin olmam gerekiyordu. | Open Subtitles | كان يجب التأكد أنه ليس إتصال مخادع والتحقق من الرقم |
Yine de doğru mavi olduğundan emin olmalıyız. | Open Subtitles | على الرغم من أنه علينا التأكد أنه اللون الأزرق المُناسب |
Sürünerek hangi deliğe girmişse, hoş karşılanmayacağına emin olabilirsiniz. | Open Subtitles | وأيً تكن الحفرة التي يزحف إليها يمكنك التأكد أنه لن يكون مُرحبًا به |
Bayan şu anda kapatırsanız size tüm paranızı verebileceğimden emin değilim. | Open Subtitles | سيّدتي, لا يمكنني التأكد أنه يمكننا إعادة أموالك إذا أغلقت حسابك ِ الآن |