50 yıl, türümüzün karşılaşabileceği en büyük zorluklar için fazla bir zaman değil. | TED | خمسون سنة هي ليست بالوقت الكثير لمواجهة أحد أكبر التحديات الذي سيواجه لفصيلتنا. |
Bütün bu büyük zorlukları çözmemizde tam olarak bize kim yardım edecek? | TED | و من هو بالضبط الذي سيساعدنا في حل كل هذه التحديات الكبرى؟ |
Fakat bu olanlara rağmen, bazı büyük zorluklarla yüz yüze geldik. | TED | ولكن على الرغم من كل هذا الزخم نواجه بعض التحديات الضخمة. |
Bunun nedeni pekçok farklı zorluk aslında. | TED | وفي الحقيقة، يرجع هذا للعديد من التحديات المختلفة. |
Hayatındaki bu zorluklara, değişimlere ve mutluluklara rağmen farkındalık eğitimine devam etti. | TED | وخلال كل تلك التحديات والتغيرات واللحظات السعيدة في حياته، استمر في ممارسة تمارين الوعي الآني. |
Ve bu sadece çok zenginler için organize edilmiş hayırseverlik varsayımına meydan okuyor. | TED | وهذه التحديات حتى الآن إفتراض أخر بأن العمل الإنساني المنظم فقط للأثرياء جداً |
Bugün size, yüz yüze geldiğimiz zorlukların gerçek olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | واليوم أقول لكم أن التحديات التي نواجهها هي أمور واقعية |
Yaşamımda yüzleştiğim sorunlar, bir çok genç kızın yaşadığı ile aynıdır. | Open Subtitles | التحديات التى واجهتها فى حياتي هى تحديات تواجهها كثير من الفتيات |
Çaktırmayın ama karşılaştığınız zorluklar insanlığın yaşadığı en büyük zorluklardır. | Open Subtitles | ممن واجهوا التحديات التي واجهتكم هم أعظم من عرفتهم البشرية |
Bunları inşa ederken karşılaşılan zorluklar ve bu teknolojiyi uygulamak için inanılmaz fırsatlar hakkında bir kaç şey söylemek istiyorum. | TED | احب ان احدثكم قليلاً عن التحديات في بناءها وبعض الفرص الرائعه في تطبيق هذه التكنولوجيا. |
Salondaki insanların, diğer insanların yaşadığı zorluklar hakkındaki konuşmalarını duydum. | TED | سمعت الناس يتكلمون في صالة المجتمع تلك حول التحديات التي يواجهها بقية الناس |
Bekleyecek bir milyon yılımız olsaydı yeni proteinler bu zorlukları çözecek şekilde evrilebilir. | TED | إذا كان لدينا مليون سنة أخرى، لعل البروتينات الجديدة تتطور لمعالجة تلك التحديات. |
Bir araba satıcısıyla asla böyle lafa girmeyin. zorlukları severiz. | Open Subtitles | لا تبدأى قط بهذه الطريقه مع بائع سيارات نحب التحديات.. |
Bir mühendis olarak, bu görevin teknik zorlukları beni heyecanlandırıyor. | Open Subtitles | كمهندس، أنا متحمس لمواجهة التحديات التقنية التي ساواجهها في المهمة. |
Bu zorluklarla, sorunlarla, acılarla baş edecek yollar bulmalıyız. | TED | علينا أن نجد طرقاً نتبنّى فيها تلك التحديات ، نتبنى هذه المشكلات ، والمعاناة، |
Verdiğim konferanslarda bana sorulan sorular çoğunlukla nelerle mücadele ettiğim, hangi zorluklarla karşılaştığım ve pişmanlıklarım hakkında olur. | TED | في كثير من الأحيان أجول حول العالم للحديث فيسألني الناس أسئلة حول التحديات وحول لحظاتي المميزة وما أتأسف عليه |
Bu nedenle sahip olduğumuz bir zorluk, aşırı paylaşımın dürüstlük olmadığını hatırlamak. | TED | لذا لدينا أحد التحديات وهو أن نتذكر، تدفق المعلومات، إن ذلك ليس بصدق. |
Bugün size bahsetmek istediğim pek çok zorluk var. | TED | يوجد العديد من التحديات التي يمكنني اليوم التحدث فيها إليكم. |
Bu kısımda yaşayan her şey böylesi uç noktada bir ortamdaki zorluklara ilişkin inanılmaz adaptasyon geçirmişler. | TED | كل ما يعيش هنا له قدرة عالية على التأقلم مع التحديات التي تتسم بها بيئة صعبة كهذه. |
BJ: Elbette etraflarında dolaşmayı... ...meydan okuma olarak görürler. | TED | بيفرلي : وحتما تصادفنا التحديات .. وهي عندما تتجاوز نقطة اللاعودة |
Sanırım bu sorunu belirlemek için geri adım atmamız ve düşünmemiz gerekiyor. Karşılaştığımız sosyal zorlukların sorunları ve çözümleri üzerine nasıl düşündük ve nasıl anladık? | TED | أعتقد انه ولوضع عنوان لهذا السؤال يجب علينا أن نعود خطوة للوراء ونفكر في كيف فهمنا وتأملنا المشاكل والحلول معاً لهذه التحديات الاجتماعية التي نواجهها |
Bugün bizim karşılaştığımız zorlukları aşabilecek bir internet yaratmak istiyorsak en az çözmeye çalıştığımız sorunlar kadar insani çözümler üretmek için tüm benliğimizi ortaya koymalıyız. | TED | لو أردنا اليوم إنشاء تقنية تمكننا من القضاء على التحديات التي تواجهنا، فعلينا أن نجندُ أنفسنا تمامًا لفهم القضايا وإيجاد الحلول التي يستهدفها البشر لحلها. |
zorluklardan biri kesinlikle karmaşık bir kavram olan kimliğin sürekliliğinde yatıyor. | TED | أحد التحديات يكمن في المفهوم المعقدلاستمرار الهُوية. |
Küresel bir takım kurmaya çalışıyorum, dünyanın yüzleşmesi gereken küresel büyük sorunlarla ilgilenecek. | TED | أحاول بناء فريق عالمي، سوف ننظر في التحديات العالمية الكبرى التي يواجهها العالم. |
O yeni ve parlak biri. mücadele etmekten hoşlanıyor. Biliyorum, bütün gün yanındaydım. | Open Subtitles | إنها جديدة لامعة وتحب التحديات الجيدة أعلم ذلك فقد قضيت اليوم كله معها |
şimdi düşündüğümüz şey muhtemelen… …uluslar arası sorunları çözümlemede… …düzenleyici yeni yolun başlangıcıdır. Buna ister şebeke idaresi, | TED | ونحن حالياً نفكر في الحقيقة ان هذه ربما البداية لطريقة جديدة لتنظيم و مخاطبة التحديات العالمية |
Mahremiyet, küçük veri devrinde esas zorlu işimiz idi. | TED | كان الخصوصية من اهم التحديات في مجال البيانات المحدودة. |