ve oyunda, öğrenciler bazen gerçekten de bir barış gücü oluşturuyorlar. | TED | و يحصل أحيانا في اللعبة، أن يتحد التلاميذ في قوة سلام. |
Çeşitli kabilelerden gelen acemi öğrenciler çok hevesliydiler ve iyi bir gelişme gösterdiler. | Open Subtitles | التلاميذ تم تجنيدهم من قبل قبائل مختلفة بشكل حماسي و قدموا تطورا ممتاز |
Bazıları seçimlere adaylığını koyuyor ve işin statüsünü yükseltmeye yardımcı oluyorlar, böylece daha fazla öğrenci öğretmen olmak istiyor. | TED | أتعلمون، ترشّح بعضهم للوزارة، ولقد ساعدوا في رفع شأن المهنة وبذلك أراد عدد أكبر من التلاميذ أن يصبح أساتذة. |
Ben de öğrencilerin hak ettikleri takdiri almalarından yanayım ama diyelim ki bir öğrencinin puanlarının toplamı 34'e ulaştı. | Open Subtitles | أنا مع الثناء على التلاميذ لكن لو جمع التلاميذ نقاطاً و انتهى بهم الحال بـ 34 نقطة .. مثلاً |
Bu sadece okul içi bir iş değil. Noel tatilinde dahi bazı çocukların çalıştığını izledik. | TED | فالأمر غير متعلق بالمدرسة وحدها لقد لاحظنا، حتى خلال عيد الميلاد، بعض التلاميذ يقومون بالدراسة |
Bu sözlerimle, bütün yeni öğrencileri aramıza almanın, bizlerin sorumluluğunda... | Open Subtitles | و بهذا القول أنا أعتبر أنها مسئوليتنا لنقبل كل التلاميذ الجدد |
Hiçbir zaman Gözbebekleri olmadım. | Open Subtitles | لم يكن يعجبني أبداً التلاميذ الأكثر تفوقاً في فصولِهم. |
Öğretmenler öğrenciler kadar çeşitliydi. Ve hayret verici şey şu ki gönüllüler ortaya çıkıyordu. | TED | والمعلمون متنوعون كما هو حال التلاميذ والشئ المدهش هو أن المتطوعون يأتون |
Ve altı hafta önce yeteneksiz dediğiniz bazı öğrenciler, şimdi baksanız yetenekli oluyorlar. | TED | ولذا فنفس التلاميذ الذين ظننت انهم بطيئو الاستيعاب قبل ست اسابيع تعتقد انهم موهوبون الآن |
Öğrenme işini yapanların öğrenciler olduğunu kabul ediyorlar ve sistem onlara, onların merakına, bireyselliklerine ve yaratıcılıklarına katkıda bulunmalı. | TED | يقرون بأن التلاميذ هم من يتعلم وأن على النظام أن يشركهم، ويشرك فضولهم، وفردانيتهم وإبداعيتهم. |
Neden? Çünkü öğrenciler o gün puf böreği yaptılar ve okuldakiler hergün bunları yiyorlar. | TED | لماذا؟ لأن التلاميذ صنعوا المعجنات وهذا ماتأكله المدرسة كل يوم. |
Sonra, otistik öğrenciler için, çığır açan Prior's Court okulu geldi ve yine tamamen otizm için bir tıbbi araştırma hayratı. | TED | لتظهر بعدها مدرسة بريورس كورت الرائدة في العمل مع التلاميذ المصابين بالتوحد وفي العمل الطبي الخيري المتعلق بالتوحد. |
Orada arkada birkaç yeni öğrenci daha görüyorum. | Open Subtitles | حسنا، أنا أرى أكثر زوجين جدد من التلاميذ هناك |
En iyi öğrenci bile halka açık yerde gösterişe eğilimlidir. | Open Subtitles | يميل أفضل التلاميذ إلى التباهى فى الأماكن العامة |
öğrenci nasıl ayrılırsa kitaplarından Öyle koşar seven sevdiğine; | Open Subtitles | الحبيب يشتاق لحبيبه كما يشتاق التلاميذ لغلق كتبهم |
Bir çalışmada, bir mantık sınavında kötü sonuç çıkaran öğrencilerin kendilerine bir mantık kursu verilmesinden sonra ilk performanslarının ne kadar kötü olduğunu kabul ettikleri görülmüştür. | TED | في دراسة، التلاميذ الذين في البداية أخفقوا في امتحان في المنطق وبعدها أخذوا دورة صغيرة في المنطق كانوا علي استعداد تام بأن يصفوا أداءهم الأصلي بالفظيع. |
öğrencilerin kimliği, bir takım usulsüzlükler tespit edilene dek gizli tutuldu. | Open Subtitles | كانت هوية التلاميذ مخفية حتى اكْتُشِف وجود الخروقات. |
çocukların bana alışması biraz uzun sürdü. | Open Subtitles | حسنا, لقد استغرق التلاميذ بعض الوقت لكي يعتادوا علي |
Kazanan ise onları aday gösteren öğrencileri tarafından sorulacak son bir sorudan sonra belli olacak. | Open Subtitles | و لسوف يتم تحديد الفائز بعد طرح سؤال واحد أخير، سيقوله التلاميذ الذين رشحوهم.. |
Derin bilinç kaybı ile geldi, sadece Gözbebekleri tepki veriyordu, boğazına boru soktum, sakinleştirici verdim ve tomografiye götürdüm, | Open Subtitles | جائت بمستوى وعي 3 التلاميذ كانوا يتفاعلون فقط لذا أوسعت المجرى الهوائي وخدرتها وأخذتها لتجري أشعة مقطعية |
Ve onlar bunu bölgesel düzeyde yapıyorlar. Bence onları asıl heyecanlandıran artık çocukları takip edebilecek olmaları. | TED | وهم يقومون بذلك على مستوى المنطقة كلها وأعتقد ان الذي يعجبهم هو إمكانية متابعة هؤلاء التلاميذ |
Sınıf, madem fedakarlık günlerindeyiz hepinizin bizden daha az şanslı olanlar için konserve yiyecek getirmenizi istiyorum. | Open Subtitles | أيها التلاميذ بما أننا في موسم العطاء أريد منكم أن تحضروا بعض الطعام المعلّب |
Eğer Çocuklar her sene öğrendiklerinin beş ayını unuturlarsa bu eğitimin yarısı demektir. | TED | إذ يخسر التلاميذ كل سنة 5 أشهر من التعلّم، ما يعادل نصف تعليمهم. |
Bir veli, öğrencilerden birinin akrabası veya bir öğretmeni. | Open Subtitles | الوالد ؟ أو علاقة واحد من التلاميذ ؟ ــ أو المعلمة ــ معلمة صعبة المراس |