| Tüylü kanatları hasara karşı daha dayanıklıdır pterosaurun deri yapılı zarına nazaran, özellikle de dal ve çalı çırpı arasında. | Open Subtitles | لكن أجنحتها ذات الريش أكثر قدرة على مقاومة الأضرار من الأغشية الجلدية للديناصورات الطائرة لا سيما , بين الغصون والأشجار |
| Baksana şuna, orijinal deri koltuklar yumuşak tavan, ve bunu seveceksin, intihar kapıları. | Open Subtitles | تفحصها جيدا المقاعد الجلدية الأصلية سقف جميل ، وانت ستحب هذه الابواب جميل |
| Ve ayrıca kahverengi deri kanepeye karar verdiysek, ona da uyacaktır. | Open Subtitles | و إذا ذهبنا مع الأرائك الجلدية البُنِّية فإنها أيضا تتناسق معها |
| Matrix'den bahsetmişken şu uzun deri kıyafetlerden giysem daha uygun olur mu? | Open Subtitles | بالحديث عن ماتريكس هل علي أن أشتري أحد تلك المعاطف الجلدية الطويلة؟ |
| Bence bu şey bir nevi Cilt alerjisi falan olmalı. | Open Subtitles | أنا متأكدة أنه نوع من الإلتهابات الجلدية بسبب سمّ نباتي |
| Ansiklopedi işi, deri kaplı kitapların olduğu günlerde sadece bir dağıtım işiydi. | TED | موسوعة الأعمال في أيام الكتب الجلدية كان في الأساس أعمال توزيع. |
| Bu öykülerden birinde deri sırtlı deniz kaplumbağasını inceledim. | TED | قمت بعمل قصة واحدة من هذا القبيل لتوثيق السلاحف البحرية الجلدية. |
| Yattığım yerde gördüğüm tek deri mal, hemşirenin el çantasıydı. | Open Subtitles | القطعة الجلدية الوحيدة فى المكان هى حقيبة ممرضتى |
| Kısa deri pantolon giymişler. Kapa çeneni. Turistler, denizciler, toptancılar. | Open Subtitles | لابد أنهم سياح ألمان الملابس الداخلية الجلدية القصيرة |
| Onları deri ile kaplattık ve hemen geri döndüler. | Open Subtitles | كنا نغلفهم بأغلفة الكتب الجلدية ثم عادة بشكلها الطبيعي |
| deri koltuklar gibi, iki katı fiyata. | Open Subtitles | الأمر بالنسبة لهم كالمقاعد الجلدية غالية الثمن، هذا سيكلف الضعف |
| Dün gece bir çift deri bandı tuvalet kâğıdı gibi yırttı. | Open Subtitles | مزّقت زوجين من القيود الجلدية البارحة وكأنها مناديل ورقية. |
| Yani, ya nefret ettiğinizi bildiğim deri ceketi giyecektim, ya da bunu. | Open Subtitles | لذا، كان أمامي خيارين: إما السترة الجلدية التي أعرف أنك تكرهها أو هذه |
| Üniversitedeyken motosikletli, deri ceketli çocuklar. | Open Subtitles | وبالجامعة, أصحاب الدراجات النارية بمعاطفهم الجلدية |
| Yani siyah deri ceketli Elvis mi? | Open Subtitles | هل تعني مثل السترة الجلدية السوداء ألفيس ؟ |
| Ne diye ikiniz de deri giydiniz? | Open Subtitles | ماذا بكما و أنتما بهذه الملابس الجلدية ؟ |
| Bu işlemi kotlara ve deri ceketlere uyguladım ama böyle bir şeye hiç yapmadım. | Open Subtitles | قمت بهذا الإجراء سابقاً على الجينز والمعاطف الجلدية لكن لم يسبق لي العمل على شيء كهذا |
| deri kanepe, senin tabloların ve benim Aziz Ursula ki benim değil. | Open Subtitles | و الكنبة الجلدية, لوحاتك و لوحتي القديسة اسلير |
| Cilt hücrelerim ölmeye başlıyor ve kırışıklar görmeye başlıyorum. | TED | الخلايا الجلدية تموت، بدأت ألاحظ خطوطاً صغيرةً، تجاعيد، |
| Hatta karısının karyola ayağında asılı duran timsah derisi çantasını. | Open Subtitles | حتى الحقيبة الجلدية التى تركتها زوجتة على السرير |
| - neredeyse eminim. Iki yil önce, dermatolog lazer tedavisi çagrisinda bulundu. | Open Subtitles | أنا واثق، منذ سنتين اتصل طبيب الجلدية و سأل عن علاج بالليزر |
| Göz koydum bu Barcalounger'a. | Open Subtitles | خمسة آلاف وثلاث مئة فأنا أريد تلك الكراسي الجلدية |