Hugh, sana söylediğim deri örneklerini aldın mı? | Open Subtitles | هيو، هل عِنْدَكَ عينة النسيجِ من الجلدِ الذي سَألتُ عنه؟ |
Sen de vericinin deri katmanlarını topla. | Open Subtitles | أنت سَتَحْصدُ طبقاتَ الجلدِ مِنْ المتبرعِ. |
Hem harika bir cilde sahip. | Open Subtitles | كلاكما عِنْدَكُما مثل هذا الجلدِ الرائعِ. |
Derisi çok ince. o çok yaşlı. | Open Subtitles | إذا نحن يَجِبُ أَنْ، نحن يُمْكِنُ أَنْ نَمْسكَ بَعْض الجلدِ مِنْ فخذِها. |
İyot losyonunu deriye sürsene! | Open Subtitles | يَضِعُ مستحضرَ اليودِ الملعونِ على الجلدِ. |
Ama yaptığın idmanlar çene altındaki deriyi sıkılaştıramaz. | Open Subtitles | لكن الجرشَ لا يَستطيعُ شَدّ الجلدِ تحت ذقنِكَ. |
Evet, birçok deri fazlası mevcut. | Open Subtitles | نعم، هناك كُلّ ذلك الجلدِ الإضافيِ |
Derisi kalındı, bildiğin deri gibi hayvan Derisi). | Open Subtitles | جلده كَانَ سميكَ، مثل الجلدِ. |
- deri testleri negatif. | Open Subtitles | -فحصُ حساسيّةِ الجلدِ أتى سلبيّاً |
İçinde deri bir heybe vardı. | Open Subtitles | داخله كانت حقيبة الجلدِ تلك. |
Eldiven giymiş olabilir. Belki de cilde doğrudan sıvı konsantrasyon uyguladı? | Open Subtitles | هي كان يُمكنُ أنْ تَلْبسَ القفازاتَ، تطبيقية لَرُبَّمَا مركز سائلِ مباشرة إلى الجلدِ. |
Size Kaliforniya güneşinin cilde zararlı olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | أخبرتُك شمسَ كاليفورنيا صعبُه على الجلدِ. |
Derisi ile birlikte kopmuş. | Open Subtitles | هو يُحْفَرُ حقَّ إلى الجلدِ. |
deriye dikkat edin. | Open Subtitles | إحذري على الجلدِ. |
-Losyonu deriye sürer. | Open Subtitles | - يَضِعُ المستحضرَ على الجلدِ. |
Sadece buradaki sarkmış deriyi keseceğiz. | Open Subtitles | نحن سَنَقْطعُ فقط على طول الجلدِ الطليقِ هنا. |