Kenara çektim, birden arabadan fırlayıp boğazın izleme noktasına gitti ve oraya çıktı ayrıca seni çağırmazsam kendini öldüreceğini söylüyordu. | Open Subtitles | فتوقفت وقام هو بالهرب إلى مكان المشاهدة و وقف على الحافة و قال بأنه سوف يقتل نفسه إذا لم أناديك |
İzler sağ Kenara gidip, son buluyor. | Open Subtitles | تشير الأثار إلى أنهم أتجوا نحو الحافة وتوقفوا |
Şey, sanırım o zamandı, arabanın sesini duydum tepenin kenarına koştum ve Bayan Quested'i araca binerken gördüm. | Open Subtitles | رَكضتُ إلى الحافة ورأيت الآنسة كويستد تركب السيارة |
Kenardan uzak durmadığı için yüzme bilip de boğulan çok kişi olmuştur. | Open Subtitles | لقد غرق الكثيرون ممن يستطيعون السباحة بسبب الذين لا يستطيعون الإبتعاد عن الحافة |
Fakat soruşturma süresinde pencere kenarında iki parmak izi bulunmuş. | Open Subtitles | لكن الشرطة تجد بصمتين مختلفتين على الحافة أثناء تحقيقهم هناك |
Kasaba zaten diken üstünde, bu anarşiye sebep olur. | Open Subtitles | البلدة كلها علي الحافة , سيكون لديكم فوضي كبيرة |
O iğrenç hapse döneceğime şu uçurumdan atlarım daha iyi. | Open Subtitles | أفضل أن أقفز من على الحافة الآن بدلاً من العودة للسجن. |
Russel Edge'in eski eşinin verdiği şirket kayıtlarına baktım. | Open Subtitles | ذهبت من خلال الأعمال رسل الحافة ليسجل زوجته السابقة سلمت. |
Protonlarla nötronlar çekirdeğin içinde bulunmaktadır ve atomun neredeyse tüm kütlesini oluşturmaktadırlar. Ta kenarda elektronlar bulunur. | TED | البروتونات والنيوترونات تعيش داخل النواة، وتحوي كل كتلة الذرة تقريبا. وعلى الحافة بعيدا توجد الإلكترونات. |
Chicago şehri iyilik ve kötülük arasında büyük bir uçurumun kenarında sendelemektedir. | Open Subtitles | مدينة شيكاغو على شفا حفرة عظيمة تترنح على الحافة بين الخير والشر |
Avluya bakan Kenara ulaşmak için 20 dakikadan fazla zaman kaybetmiştik. | Open Subtitles | أستغرق هذا مننا أكثر من 20 دقيقة لنصل إلى الحافة المطلة على الفناء. |
Ayak parmaklarınla gel, Kenara yakın. | Open Subtitles | هيا، قف على أصابع قدمك، أصابع قدمك على الحافة. |
Paten kayarken, her seferinde Kenara yaklaşırdım ben. | Open Subtitles | لا أشخاص وكنت أتدحرج كثيراً، وفي كل مرة أقترب من الحافة جداً |
Kır sıçanları gibi gelmeyin masanın kenarına. Çevrenize bakın. | Open Subtitles | لا تمشوا على الحافة كحيوان اللاموس انظروا حولكم |
Tabağın çok ve hızlı doluyor, Kenardan dökülenlere dikkat et. | Open Subtitles | مجهودك اصبح كامل بشكل سريع جدا احذر حتى لا تسقط عن الحافة |
Kasaba diken üstünde, eğer bu düzen devam ederse yeni bir cinayetten önce bir günümüz var. Bu işi hemen çözelim. | Open Subtitles | هذه البلدة على الحافة بالفعل، وإذا استمر هذا النمط فلدينا يوم واحد حتى الجريمة التالية، فلننهي ذلك بسرعة |
Onunla konuşmam gerek çünkü cesedin pozisyonunu, uçurumdan ne kadar uzağa düştüğünü bilmem gerek. | Open Subtitles | اريد ان ارى مالديه .. وضعية الجثة وبعدها من الحافة |
Teddy'nin ağabeyi Straight Edge grubunda çok popüler. - Öyle mi? | Open Subtitles | شقيقه تيدي هو في الحقيقة شعبية مستقيم الفرقة الحافة. |
Peki, köşeyi dönene kadar kenarda çömel. | Open Subtitles | حسناً ، اصعد على الحافة و اخفض رأسك حتى ندور حول المنعطف |
uçurumun kenarında yürüyorsun Gabby... aşağısı ile buluşmana çok az kaldı. | Open Subtitles | هنالك هاوية لهذة الحافة, غابي و أنتٍ ترقصين قريباً منها جداً |
Boulder'in dışındaki El Dorado Kanyonu'nda gerçekleştirilen bu tırmanışa Çıplak kenar denir. | TED | هذا التسلق يسمى الحافة العارية، في دورادو كانيون، خارج بولدر. |
Eğer o takip edilirse, asla sınıra kadar gidemez. | Open Subtitles | إذا تم اتباعه فانه لن يصل إلى أعلى الحافة |
Şimdi, sana bakan kenarı bileklerinle aynen böyle kaldır. | Open Subtitles | عليك أن ترفع الحافة الداخلية عن الأرض وتصنع زاوية كهذه |
Neden en ucu seçersin ki. | Open Subtitles | ولكنك إخترت الحافة حتى يكون نصف الكأس متدلٍ من المائدة |
Bu tepeyi çabucak geçsek yeter. | Open Subtitles | كل ما علينا القيام به هو التحرك بسرعة على هذه الحافة |
Tam sınırda. Sadece biraz daha uğraşmamız gerekiyor onunla. | Open Subtitles | إنه على الحافة تماماً، لا يحتاج سوى دفعة واحدة. |