Oraya enkaz bir sürü var. Bunu temizlemek zorunda gidiyorum. | Open Subtitles | لديك الكثير من الحطام في الداخل، سأضطرّ إلى تنظيف ذلك. |
Önünde sonunda hipotermiden ölürüz bu yüzden tüm bu enkaz, hayatımızı kurtaracak. | Open Subtitles | وسنموت في الأخير من إنخفاض الحرارة، لذا كلّ هذا الحطام سينقذ حياتينا. |
Yemektekilerin akrabalarını ellerinden tutar, ve her birini enkazın ortasındaki sevdiklerinin yanlarına götürür. | TED | ويمسك الأقرباء بيده ويدلهم على أحبائهم في وسط الحطام |
Bu da yetmezmiş gibi, su yoluna çıkacak kadar şanssız olan her türlü şeyi , ve oluşturduğu enkazı , sürükleyerek geri çekilir. | TED | وكأن هذا ليس كافيًا، بعد ذلك سيتراجع الماء، ساحبًا معه الحطام الذي أحدثه، وأي شيء، أو أي شخص، لسوء الحظ وقع في طريقه. |
Şirket enkazdan geriye kalan herşeyi çıkartmamı istedi. | Open Subtitles | الشركه طلبت مني إنتزاع كل شيء يمكنني تخليصه من الحطام |
Şahitler, zanlının yağmalamayı bizzat yönettiğine ve enkazda hayatta kalanları dövdüğüne tanıklık edecek. | Open Subtitles | الشهود ستشهد ان المتهم اشار بالنهب حرفياً وان الناجين من الحطام قد ضربوا |
Her gün daha çok enkaz, daha çok enkaz. | Open Subtitles | فى كل يوم ،المزيد من الحطام ،المزيد من الحطام |
Uzun, upuzun enkaz izleri her şeyi düzeltecek hiç bir şey olmadan ama sonunda, ölüm. | Open Subtitles | مسارات طويلة من الحطام ولا يوجد هناك شئ ليقوم بتنظيفها ،و فى النهاية ،الموت |
Vay. enkaz ta şuradan başlayıp şu hendekte bitiyor. | Open Subtitles | مذهل، يبدأ الحطام على الطريق وينتهي عند ذلك الخندق |
enkazın etrafına kollar ve bacaklar saçılmıştı. | Open Subtitles | وتناثرت الذراعين والساقين في جميع أنحاء الحطام. |
Sir Timothy Havelock'dan enkazın yerini belirlemesini istedik. | Open Subtitles | لقد سألنا السيد تيموثي هافلوك عالم الآثار البحرية.. ليحدد مكان الحطام بسرية |
Motoru, enkazın elektronik ve yapısal parçalarını hangarımıza götürecek ve baştan sona inceleyeceğiz. | Open Subtitles | سوف نأخذ كل المحركات والقطع الالكترونية والتركيبية من الحطام ونعيدها للقسم |
Bak, dostum, örnek topluyoruz ve enkazı inceliyoruz... yani bir numara al, sıraya gir ve yarın raporu sana yollayalım. | Open Subtitles | انظر يا صديقى نحن نجمع العينات ونحلّل الحطام لذا فلتحصل على رقم وانتظر فى الصف ونحن سيكون عندنا التقرير غدا |
Bu yönergeler ayrıca uzun vadeli değildir, ileriye etkin değildir, zaten yukarıda olan enkazı da ele almazlar. | TED | فإن تلك القواعد أيضا غير مجدية على المدى الطويل، وليست استباقية، ولا تراعي الحطام المتواجد أصلا هناك. |
Bu gemi enkazı İsa'nın doğumundan 100 yıl önce batmış. | TED | هذه الحطام لسفينة غرقت قبل ميلاد المسيح ب100عام |
Şirket benden, enkazdan çıkartabildiğim herşeyi çıkartmamı istedi. | Open Subtitles | الشركة طلبت مني إنتزاع كل شيء يمكنني تخليصه من الحطام. و هكذا .. |
Ayrıca, hiçbir insan, bu enkazdan sağ çıkamaz. | Open Subtitles | بجانب أنه ليس هناك طيار بشرى إبتعد عن الحطام على ما رأيت |
...yanan enkazda değersiz ödülümüzü bulabilmek için, o kıvılcımı söndürmeye mi çalışırız? | Open Subtitles | نريد أن نطفئ ذلك اللهب حتى يمكن أن نغربلهم من خلال الحطام المشتعل والحصول على مكافأتنا الزهيدة |
Davila'ya söyle en yakın güzergâhtaki BMD devriyesi şu enkaza baskın düzenlesin. | Open Subtitles | اخبر دافيلا ان يقوم بدفع ذلك الحطام إلى أقرب دورية طريق نملكها |
Neden onlara termosun kaza sırasında yandığını söylemiyorsunuz ki muhtemelen de öyle olmuştur. | Open Subtitles | لم لا تخبرهم أن الحافظة احترقت في الحطام كما يحصل في العادة |
500 kişinin o kazadan sadece 11 kisi kurtulabilmişti. | TED | نجا 11 شخص فقط من هذا الحطام من أصل 500. |
Ne yazık ki, Mayor Giuliani, araştırmacılar incelemeye bile fırsat bulamadan, kalıntıları denizaşırı geridönüşüm depolarına nakletme işlemini başlattı. | Open Subtitles | لسوء الحظـ ، بدأ عمدة نيويورك جوليانى بشحن الحطام إلى مستودعات خردة بالصين قبل أن يفحصه المتخصصون |
Hiç yıldız göremiyorum, çok fazla moloz var burada. | Open Subtitles | لا أستطيع رؤية النجوم.. هناك الكثير من الحطام يطفو حولنا |
Molozlar gerekli kontrollere ulaşmamıza engel oluyor. | Open Subtitles | الحطام يمنعنا من الوصول لأدوات التحكّم الاساسية |
Bu balıklara ve diğer vahşi yaşama bakıldığında bir batık, bir resif kadar iyi bir yuva olabiliyor. | Open Subtitles | بقدر ما لهذه السمكة والحياة البريَّةِ الأخرى الذي وَجدَ هنا هو مَعْني , الحطام يصنع بيت جيد كأيّ شعبة مرجانية. |
parçalar alana yayıldı. Kaç hektar bilemeyeceğim. | Open Subtitles | انتشر الحطام على مساحة واسعة أنا لا أعرف كم فدان |
Aslında, uzun lafın kısası, çarpışma alanında bunlardan asteroiti kendilerine çekecek kadar çok olmalı. | Open Subtitles | ونتيجة لذلك، موقع الحطام يحتوي على هذه الحجارة التي تجذب الكويكب. |
Jack, bu alan, atıkları itip defedecek kadar güce sahip değil. | Open Subtitles | جاك هذا الحقل ببساطة ليس قويا بما فيه الكفاية لابعاد الحطام بعيدا |