"الحطام" - Translation from Arabic to Turkish

    • enkaz
        
    • enkazın
        
    • enkazı
        
    • enkazdan
        
    • enkazda
        
    • enkaza
        
    • kaza
        
    • kazadan
        
    • kalıntıları
        
    • moloz
        
    • Molozlar
        
    • batık
        
    • parçalar
        
    • çarpışma
        
    • atıkları
        
    Oraya enkaz bir sürü var. Bunu temizlemek zorunda gidiyorum. Open Subtitles لديك الكثير من الحطام في الداخل، سأضطرّ إلى تنظيف ذلك.
    Önünde sonunda hipotermiden ölürüz bu yüzden tüm bu enkaz, hayatımızı kurtaracak. Open Subtitles وسنموت في الأخير من إنخفاض الحرارة، لذا كلّ هذا الحطام سينقذ حياتينا.
    Yemektekilerin akrabalarını ellerinden tutar, ve her birini enkazın ortasındaki sevdiklerinin yanlarına götürür. TED ويمسك الأقرباء بيده ويدلهم على أحبائهم في وسط الحطام
    Bu da yetmezmiş gibi, su yoluna çıkacak kadar şanssız olan her türlü şeyi , ve oluşturduğu enkazı , sürükleyerek geri çekilir. TED وكأن هذا ليس كافيًا، بعد ذلك سيتراجع الماء، ساحبًا معه الحطام الذي أحدثه، وأي شيء، أو أي شخص، لسوء الحظ وقع في طريقه.
    Şirket enkazdan geriye kalan herşeyi çıkartmamı istedi. Open Subtitles الشركه طلبت مني إنتزاع كل شيء يمكنني تخليصه من الحطام
    Şahitler, zanlının yağmalamayı bizzat yönettiğine ve enkazda hayatta kalanları dövdüğüne tanıklık edecek. Open Subtitles الشهود ستشهد ان المتهم اشار بالنهب حرفياً وان الناجين من الحطام قد ضربوا
    Her gün daha çok enkaz, daha çok enkaz. Open Subtitles فى كل يوم ،المزيد من الحطام ،المزيد من الحطام
    Uzun, upuzun enkaz izleri her şeyi düzeltecek hiç bir şey olmadan ama sonunda, ölüm. Open Subtitles مسارات طويلة من الحطام ولا يوجد هناك شئ ليقوم بتنظيفها ،و فى النهاية ،الموت
    Vay. enkaz ta şuradan başlayıp şu hendekte bitiyor. Open Subtitles مذهل، يبدأ الحطام على الطريق وينتهي عند ذلك الخندق
    enkazın etrafına kollar ve bacaklar saçılmıştı. Open Subtitles وتناثرت الذراعين والساقين في جميع أنحاء الحطام.
    Sir Timothy Havelock'dan enkazın yerini belirlemesini istedik. Open Subtitles لقد سألنا السيد تيموثي هافلوك عالم الآثار البحرية.. ليحدد مكان الحطام بسرية
    Motoru, enkazın elektronik ve yapısal parçalarını hangarımıza götürecek ve baştan sona inceleyeceğiz. Open Subtitles سوف نأخذ كل المحركات والقطع الالكترونية والتركيبية من الحطام ونعيدها للقسم
    Bak, dostum, örnek topluyoruz ve enkazı inceliyoruz... yani bir numara al, sıraya gir ve yarın raporu sana yollayalım. Open Subtitles انظر يا صديقى نحن نجمع العينات ونحلّل الحطام لذا فلتحصل على رقم وانتظر فى الصف ونحن سيكون عندنا التقرير غدا
    Bu yönergeler ayrıca uzun vadeli değildir, ileriye etkin değildir, zaten yukarıda olan enkazı da ele almazlar. TED فإن تلك القواعد أيضا غير مجدية على المدى الطويل، وليست استباقية، ولا تراعي الحطام المتواجد أصلا هناك.
    Bu gemi enkazı İsa'nın doğumundan 100 yıl önce batmış. TED هذه الحطام لسفينة غرقت قبل ميلاد المسيح ب100عام
    Şirket benden, enkazdan çıkartabildiğim herşeyi çıkartmamı istedi. Open Subtitles الشركة طلبت مني إنتزاع كل شيء يمكنني تخليصه من الحطام. و هكذا ..
    Ayrıca, hiçbir insan, bu enkazdan sağ çıkamaz. Open Subtitles بجانب أنه ليس هناك طيار بشرى إبتعد عن الحطام على ما رأيت
    ...yanan enkazda değersiz ödülümüzü bulabilmek için, o kıvılcımı söndürmeye mi çalışırız? Open Subtitles نريد أن نطفئ ذلك اللهب حتى يمكن أن نغربلهم من خلال الحطام المشتعل والحصول على مكافأتنا الزهيدة
    Davila'ya söyle en yakın güzergâhtaki BMD devriyesi şu enkaza baskın düzenlesin. Open Subtitles اخبر دافيلا ان يقوم بدفع ذلك الحطام إلى أقرب دورية طريق نملكها
    Neden onlara termosun kaza sırasında yandığını söylemiyorsunuz ki muhtemelen de öyle olmuştur. Open Subtitles لم لا تخبرهم أن الحافظة احترقت في الحطام كما يحصل في العادة
    500 kişinin o kazadan sadece 11 kisi kurtulabilmişti. TED نجا 11 شخص فقط من هذا الحطام من أصل 500.
    Ne yazık ki, Mayor Giuliani, araştırmacılar incelemeye bile fırsat bulamadan, kalıntıları denizaşırı geridönüşüm depolarına nakletme işlemini başlattı. Open Subtitles لسوء الحظـ ، بدأ عمدة نيويورك جوليانى بشحن الحطام إلى مستودعات خردة بالصين قبل أن يفحصه المتخصصون
    Hiç yıldız göremiyorum, çok fazla moloz var burada. Open Subtitles لا أستطيع رؤية النجوم.. هناك الكثير من الحطام يطفو حولنا
    Molozlar gerekli kontrollere ulaşmamıza engel oluyor. Open Subtitles الحطام يمنعنا من الوصول لأدوات التحكّم الاساسية
    Bu balıklara ve diğer vahşi yaşama bakıldığında bir batık, bir resif kadar iyi bir yuva olabiliyor. Open Subtitles بقدر ما لهذه السمكة والحياة البريَّةِ الأخرى الذي وَجدَ هنا هو مَعْني , الحطام يصنع بيت جيد كأيّ شعبة مرجانية.
    parçalar alana yayıldı. Kaç hektar bilemeyeceğim. Open Subtitles انتشر الحطام على مساحة واسعة أنا لا أعرف كم فدان
    Aslında, uzun lafın kısası, çarpışma alanında bunlardan asteroiti kendilerine çekecek kadar çok olmalı. Open Subtitles ونتيجة لذلك، موقع الحطام يحتوي على هذه الحجارة التي تجذب الكويكب.
    Jack, bu alan, atıkları itip defedecek kadar güce sahip değil. Open Subtitles جاك هذا الحقل ببساطة ليس قويا بما فيه الكفاية لابعاد الحطام بعيدا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more