Jumper'la standart bir uçuş yaptık ve gezegende Hayat belirtisi aradık. | Open Subtitles | لقد قمنا بجولة بالمركبة وبحثنا عن إشارات الحياة. لا يوجد شيء |
Fakat mezun olduktan sonra öğreniyorsun ki Hayat her zaman planladığın gibi gitmiyor. | Open Subtitles | لكنه شئ واحد تتعلمينه وقت التخرج بأن الحياة لا تسير دائما كما خططتي |
Senin de bazen söylediğin gibi Hayat o kadar basit değil. | Open Subtitles | حسناً ، كما تقول ، أحيانا الحياة لا تكون بهذه البساطة |
hayatın buradan göründüğü kadar kolay olmadığını bana söyleyen sendin. | Open Subtitles | أنت من قال الحياة لا تبدوا أبسط مما هي هنا |
Ve dinleri derinden araştırmak bize hayatın pek de iyi gitmeyen yönlerinin içyüzünü anlama konusunda oldukça yardımcı olabilir. | TED | ودراسة شاملة للدين يمكنها ان تعطينا نوع من الرؤى حول مناطق من الحياة لا تسير بشكل جيد. |
Henry kendinde değil, ve bu kadın hayatı daha katlanılmaz kılıyor, sadece bizim için değil tüm Fransa için. | Open Subtitles | هنرى ليس هنري.. وهذه المرأة تجعل الحياة لا تطاق ليس فقط من أجلنا ، بل من أجل فرنسا كذلك. |
yaşamın ileri teknolojiye izin vermeyeceği gezegenler de olacak. | TED | ستكون هناك عوالم حيث الحياة لا تهتم بتطوير تقنيات متقدمة. |
Çünkü yaşam, "şeylerle" pek de meşgul olmuyor; Doğada kendi sistemlerinden ayrılmış hiçbir şey yoktur. | TED | لأن الحياة لا تتعامل فعلياً مع أشياء؛ لأنه لا توجد أشياء في عالم الطبيعة منفصلة عن النظام الذي تنتمي إليه. |
İstediğimiz her şeyi yapabilseydik müthiş bir şey olurdu ama Hayat böyle işlemiyor. | Open Subtitles | سيكون جيدا لو فعلنا ما نريده بالتحديد لكن الحياة لا تعمل بهذه الطريقه |
Para uğruna hayatını riske atarsın ama Hayat çok değersiz ve kısadır. | Open Subtitles | تخاطر بحياتك من أجل المال، ولكن الحياة لا قيمة لها وعابرة جداً |
Yani, Hayat risksiz değildir, elde etmeye değer hiçbir şey. | Open Subtitles | ،ما يخلو من المخاطرة في الحياة لا يستحق أن يحدث |
Hayat insanı asla yarı yolda bırakmaz. | Open Subtitles | إني أخبرك ، الحياة لا تجعل أحد يمشي نصف الطريق. |
Hayat, hiçbir insanı yarı yolda bırakmaz. | Open Subtitles | الحياة لا تجعل أحد يمشي نصف طريق، تذكر ذلك. |
Hayat, durup senin ona, yetişmeni beklemiyor, seni sefil bok parçası! | Open Subtitles | ماهو الذي أثناء اللعبة؟ الحياة لا تتوقـّف وتمشي حسب أهوائك أيـّها الحقير البائس |
Çocukken, düşünürdüm ki Hayat aşk yaptığında başlar. | Open Subtitles | حينما كنت طفلة، أعتدت أن أقول لنفسى إن الحياة لا تبدأ إلا عندما تمارسين الجنس، وإلا لن تكونى شيئاً |
Hayat yine de falsolu toplar atmayı başarıyor bize. | Open Subtitles | ولكن الحياة لا يزال يدير لرمي كرات لنا منحنى. |
Hayat, bireyleri beklemez. Özellikle savaş esiri olarak yaşanan Hayat. | Open Subtitles | الحياة لا تَنتظرُ الفردَ خصوصاً حياة أسير حرب |
Ailemin inanılmaz desteği ile sonunda hayatın hala yaşamaya değer olduğuna karar vermem yıllarımı aldı. | TED | أخذ منى الأمر عدة سنوات لكن بمساعدة عائلتى التى دعمتنى بشكل مذهل، قررت أخيرًا أن الحياة لا تزال جديرة بالعيش. |
Ancak hayatın öyle bir boyutu var ki anlatım da asla gerçekten yeniden üretmiyor. | TED | ولكن هناك جانب آخر في الحياة لا يُمكن إعادة إنتاج رواية القصة. |
Ölümden sonraki hayatın onlar için bir cazibesi yoktur. | Open Subtitles | بيننا و بين المتطورين و إن الحياة لا تحمل لهما شيئاً ساحراً |
Yeter ki çabuk olsun. hayatın pek bir kıymeti yok, değil mi? | Open Subtitles | فقط اذا جاء سريعا الحياة لا تساوى كثيرا أليس كذلك ؟ |
hayatı yaşamak her zaman zor olmuyor. | Open Subtitles | عيش الحياة لا يكون دائماً كما تمشي خلال المروج الخضراء |
"Sık sık yaşamın, yaşamaya değmeyecek kadar değersiz olduğu hissine kapılıyor musunuz?" | Open Subtitles | هل يُخامرك كثيرا الشعور بأن الحياة لا تستحق أن نعيشها؟ |
Ancak yaşam bir sıra takip ederek evrim geçirmez ve sıra bizimle sona ermez. | TED | ولكن الحياة لا تتطور في سلسلة متصلة، ولا تنتهي عندنا. |