| Asıl plan büyük ihtimalle Dusty'nin kaseti Gale'in infazından sonra ortaya çıkarmasıydı. | Open Subtitles | تعرف، الخطّة الأصلية كانت من المحتمل لداستي لإصدار الشريط بعد إدانه غايل |
| - Hayır. plan, üvey aileyi aramaktı. | Open Subtitles | كلاّ، الخطّة كانت مهاتفة الوالدين بالتبنّي |
| Ayrıca o ayrıntılı plan bir yana normal bir hırsızdan bir farkın yok. | Open Subtitles | وبعد تلك الخطّة المُفصّلة، لم تكُن أكثر من مُجرّد لصٍّ عاديّ. |
| Kadın planın işe yaramayacağını söyledi. planı yapan adamsa öldü. | Open Subtitles | هي أنكرت أن الخطّة ستنجح، ومن أقرّ بنجاحها فارق الحياة. |
| Sanırım Planımız, bu kokuşmuş yerde çürüyene kadar başıboş dolaşmak. | Open Subtitles | إذًا أظنّ أنّ الخطّة هي أن نتجوّل دون هدف في هذه الحفرة المقرفة حتّى نتعفّن |
| plan zamanında işlemezse geri dönüşümü tamamlanır ve artık bu konudaki ısrarından vazgeçebilir. | Open Subtitles | ما لمْ تكتمل الخطّة في الوقت المناسب، قد ينتكس كلّيّاً و لن يرغب بخوض ذلك. |
| - Tıpkı istediğin gibi. Biz konuşurken plan işliyor. | Open Subtitles | كما طلبت تمامًا، جاري تنفيذ الخطّة بينما نتكلّم |
| Sırf bir adamı tongaya düşürmek için böylesine detaylı ve tehlikeli bir plan uygulamaya koyulsun ki? | Open Subtitles | لمَ المجازفة بمثل هذه الخطّة الخطيرة والمعقّدة للإيقاع برجلٍ واحد؟ |
| Sırf bir adamı tongaya düşürmek için böylesine detaylı ve tehlikeli bir plan uygulamaya koyulsun ki? | Open Subtitles | لمَ المجازفة بمثل هذه الخطّة الخطيرة والمعقّدة للإيقاع برجلٍ واحد؟ |
| Ben bizi kehribara tıkmadan önce üstünde çalıştığımız plan buydu. | Open Subtitles | تلك كانت الخطّة التي كنّا نعمل عليها قبل أنْ أغلّف أنفسنا بالكهرمان. |
| Kendini plan için feda etmek senin fikrindi. | Open Subtitles | كان قرارك أنْ تضحّي بنفسك مِنْ أجل الخطّة. |
| Kaza durumunda en kesin güvenlik planı budur. | Open Subtitles | احتواء الحادثة هو الخطّة الآمنة الوحيدة التي لديهم |
| Artık... önemli değil. planı bozmadan ilerlemeye devam edelim. | Open Subtitles | لا يهمّ، تبقى الخطّة على حالها، نواصل المسير، فليست الثكنات بعيدة |
| planı olan sensin sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقدتُ أنّك أنت الرجل الذي لديه الخطّة. |
| planın at sürmek olduğunu sanıyordum. Biz daha çok yürüyoruz. | Open Subtitles | ظننت أنّ الخطّة هي امتطاء الفرس وهذا يبدو مشياً كثيراً |
| Bu planın her yerine senin kokun sinmiş. | Open Subtitles | فهذه الخطّة برمتها تحمل رائحتك النتنة عليها |
| Önemli değil. Planımız aynı. Devam ediyoruz. | Open Subtitles | لا يهمّ، تبقى الخطّة على حالها، نواصل المسير، فليست الثكنات بعيدة |
| Plana göre Anchorage'e dönecektik. Sancak motorunun bakıma ihtiyacı var. | Open Subtitles | الخطّة سترجع إلى المرسى يحتاج المحرك الأيمن لإصلاح شامل |
| Planda değişiklik oldu. Sizinle dansa gelemiyorum. | Open Subtitles | تغيّير في الخطّة أنا لا أستطيع الحصول على شباب للرقص |
| Motorlu bot varken bu plân çok daha iyi gibi görünüyordu. | Open Subtitles | بدت هذه الخطّة أفضل بكثير عندما كنّا نركب قارباً آليّاً |
| Ama bu haftaki olayların ışığı doğrultusunda, bu plandan... rahatsızlık duymaya başladım. | Open Subtitles | لكن في ضوء أحداث هذا الإسبوع فلقد أصبحت منزعج بشأن هذه الخطّة |
| Ama bugün kardeşin planını değiştirdi. Şimdi hepsi ortadan kayboldu. | Open Subtitles | أجل، لكن أخيّك غيّر الخطّة و الآن اختفوا عنّا |
| Meraklı gibi görünmek istemem ama burayla ilgili bir planınız mı var? . | Open Subtitles | أنا لا أريد أن أبدو فضولي، لكن هل لديك نوع من الخطّة هنا؟ |
| Ve plânın işe yaramadı. | Open Subtitles | بدون موته لن تنجح الخطّة |
| Sanırım B planına geçmeliyim; yalan söylemek. | Open Subtitles | أظنّني سأنتقل إلى الخطّة البديلة، ألا وهي الكذب. |
| Her şey planlandığı gibi giderse, savaşmaktan kurtulabiliriz. | Open Subtitles | إذا سـار كلّ شيء وفق الخطّة يُمكننا حينهـا أن نتفاداهـا |
| Planım da öyleydi ama sonra şunu gördüm. | Open Subtitles | كانت تلك الخطّة حتّى رأيتُ هذا الصديق |
| Sen A planıydın. Planlar değişti. | Open Subtitles | كنتَ الخطّة المبدأيّة، وقدّ تبدّلت الخطّة. |