| Birincisi, insanlar için seçenekler muhafaza etmek. | TED | واحد هو : الحفاظ على الخيارات المتاحة للأشخاص. |
| Kennedy seçenekleri düşünürken krizin tekrar yükseldiği haberini aldı. | Open Subtitles | ،بينما كان كينيدي يدرس الخيارات المتاحة وصلته أنباء عن تأزم الموقف مرة أخرى |
| seçeneklerin 4 ve 14 saat sonra. | Open Subtitles | الخيارات المتاحة هي من 4 ساعات إلى 14 ساعة |
| Seçeneklerim bunlar mı? | Open Subtitles | هذه هي الخيارات المتاحة أمامي؟ |
| Cinayet konusunda zamanaşımı da yok, o yüzden seçeneklerini bir değerlendir. | Open Subtitles | لذلك كنت حقا بحاجة الى التفكير في الخيارات المتاحة أمامك الآن. |
| Korktum, barda senin yanında müsait bir yer gördüm bir içki alıp seçeneklerimi yeniden gözden geçirmeye karar verdim. | Open Subtitles | يحضر لنا طاولة لقد خفت لما رأيت المكان يفتح و بجانبه تلك الحانة قررت الحصول على مشروب وإعادة تقييم الخيارات المتاحة أمامي |
| Bilimin sunduğu bütün Seçeneklerimiz tükenmiş durumda. | Open Subtitles | لقد جربنا كل الخيارات المتاحة معها |
| Seçeneklerimizi gözden geçirelim bir. | Open Subtitles | هيا بنا نري كل الخيارات المتاحة |
| Katılmayı seçen kişilerde, seçenekler arttıkça daha fazla sayıda insan hisse senedi ve öz sermaye fonlarından tümüyle uzak duruyor. | TED | فلأولئك الاشخاص الذين اختاروا المشاركة كلما زاد عدد الخيارات المتاحة كلما زاد قابلية الاشخاص ليتحاشوا تماما صناديق الاسهم والسندات. |
| Hedefin ortadan kaldırılması için seçenekler değerlendiriliyor. | Open Subtitles | "النظر في الخيارات المتاحة للقضاء على الهدف" |
| O insanın yolunu değiştirmek için sahip olduğumuz seçenekler nelerdir ki, bu herkesin - idam cezasını savunanların ve eleştirenlerin- hala kötü bir sonuç olduğunu düşündüğü sonuca, masum bir insanın öldürülmesine, yol açmasın? | TED | ماهي الخيارات المتاحة لدينا لدفع هذا الشخص عن الطريق الذي سيؤدي الى نتيجة ما يزال الجميع-- انصار ومعارضي حكم الاعدام -- ما زالوا يعتقدون أنها نتيجة سيئة: قتل انسان برئ |
| Diğer seçenekleri de denedim, ama açıkçası bu kaçınılmaz. | Open Subtitles | لقد جربت كل الخيارات المتاحة بكل صدق لكن هذا لايمكن تجنبه |
| Hayır, öyle demedim. seçenekleri değerlendiriyorum. | Open Subtitles | لا، لم أقل ذلك، إنّما أفكّر في الخيارات المتاحة لي |
| Bana geri gelmek istiyor Onun seçenekleri hakkında konuşmak için . | Open Subtitles | تريدني أن أعود إليها لنتكلّم عن الخيارات المتاحة لها |
| Şimdi mümkün olan tüm seçeneklerin masaya yatırılmasını ve gün sonuna kadar filmin nasıl çekileceğinin bulunmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد إذن على هذه الطاولة قبل انقضاء اليوم كل الخيارات المتاحة لإخراج هذا الفيلم |
| Peki, seçeneklerin hakkında konuşalım. | Open Subtitles | حسنا, دعينا نتحدث عن الخيارات المتاحة لك |
| Hepimiz daha önce de karşı olduk ve biliyoruz ki bazen tüm seçeneklerin sonu berbattır. | Open Subtitles | وقد كنا ضد الأمر من قبل و نعلم أن في بعض الأحيان تكون الخيارات المتاحة سيئة |
| Seçeneklerim neler? | Open Subtitles | ما الخيارات المتاحة أمامي الآن؟ |
| Önce kristal küremize bakarız, ondan sonra cadılık seçeneklerini deneriz. | Open Subtitles | أولها نحن نلعب بثماني كرات سحرية ومن ثم نستعرض الخيارات المتاحة الأخرى |
| seçeneklerimi değerlendiriyorum. | Open Subtitles | أقيّم الخيارات المتاحة |
| Seçeneklerimiz neler? | Open Subtitles | ما الخيارات المتاحة أمامنا؟ |
| Seçeneklerimizi gözden geçirerek başlayalım. | Open Subtitles | لنبدأ بعرض الخيارات المتاحة |