ويكيبيديا

    "الدليل الوحيد الذي" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • tek ipucu
        
    • tek kanıt
        
    • tek kanıtı
        
    • tek ip
        
    • tek delil
        
    • tek kanıtın
        
    • tek kanıtımız
        
    Hiç şaşmam. Ama elimdeki tek ipucu bu. Open Subtitles ذلك لن يكون صادماً، لكن هذا هو الدليل الوحيد الذي لديّ
    Burası elimde olan tek ipucu. Open Subtitles مثلما فعل مع جانيت هذا المكان الدليل الوحيد الذي أمتلك
    Ayak izlerinin dışında, katilin bıraktığı tek kanıt bu. Open Subtitles علاوة على اَثار الأقدام هذا هو الدليل الوحيد الذي تركه هذا الرجل
    Bu ikisini birbirine bağlayan tek kanıt mı? Open Subtitles ..الدليل الوحيد الذي يربط هتان الجريمتان
    Katili kurbana bağlayan tek kanıtı bozduğunu mu? Open Subtitles أنك عرضت للكشف الدليل الوحيد الذي يربط القاتل بالضحية ؟
    Buldukları tek ip ucu çöpün içindeydi. Open Subtitles كما تعلم, الدليل الوحيد الذي عثروا عليه كان بقرب القمامة
    Bu anlaşmadan geriye kalacak tek delil gizli departman olarak adlandırılan çok özel ve ortaya çıkması çok zor bir hukuki dosya olacak. Open Subtitles الدليل الوحيد الذي سيبقى لهذه الصفقة سيكون مستندات قانونية غالية جدا يطلق عليها القسم السري
    Kıbrıs kaydının, bu savaşa temel olan tek kanıtın, sahte olduğuna inanıyor. Open Subtitles إنه يؤمن بأن تسجيل قبرص الدليل الوحيد الذي دفع بنا الى هذه الحرب بأنه مزيف
    Polise göstermen gerek. Elle tutulur tek kanıtımız bu. Open Subtitles لابد أن تريها للشرطة أنها الدليل الوحيد الذي نملكه
    Ve şu anda elimizdeki tek ipucu bu. Open Subtitles وحتى الآن إنه الدليل الوحيد الذي بحوزتنا
    Çünkü elimizdeki tek ipucu bu Finn. Open Subtitles لأنه الدليل الوحيد الذي بحوزتنا يا فين
    Elimdeki tek ipucu bu. Open Subtitles محال، هذا الدليل الوحيد الذي املكه
    Şimdilik elimizdeki tek ipucu o. Open Subtitles الآن, هو الدليل الوحيد الذي نملكه
    Şu anda elimizdeki tek ipucu bu. Open Subtitles -هذا هو الدليل الوحيد الذي نملكه
    Davada bulunan tek kanıt bu oldu. Open Subtitles إنه الدليل الوحيد الذي عثر عليه في القضية
    Ortaya çıkardığım tek kanıt çekici biri olduğu. Open Subtitles الدليل الوحيد الذي كشفته هو أنها شخص جذاب
    Suç mahallinde bulduğumuz tek kanıt oda anahtarıydı. Open Subtitles مفتاح غرفته هو الدليل الوحيد الذي عثرنا عليه في مسرح الجريمة
    Elimdeki tek kanıt, bu tek tabanca saldırıların yeşil şapkalı bir herifle bağlantılı oluşuydu. Open Subtitles الدليل الوحيد الذي كُنت أملكه هو تلك الهجمات المُنفردة والذي كان يربط بينها هو ذلك الرجل الذي كان يرتدي قبعة خضراء
    Ne yazık ki, size gösterebileceğim tek kanıt beni dört yaşındayken terk ettiği itfaiye binası. Open Subtitles لسوء الحظ ، الدليل الوحيد الذي يمكنني أظهاره لك هو صورة لمحطة قطار الذي تركتني به عندما كُنت بالرابعة من عمري
    Varlığının tek kanıtı bazı belirsiz kuruntuların hayalinde bıraktığı hasarlardı. Open Subtitles ولبعض الذين شاهدوه الدليل الوحيد الذي يدل على وجوده الضرر الذي يلحق بالمكان الذي غادر منه
    Diyorsunuz ki bu adam, Boden, Openshaw'a karşı tek kanıtı çaldı. Open Subtitles تقولان أن هذا الرجل بودن سرق الدليل الوحيد الذي يدين أوبنشو ليساعده
    O kristal Lex Luthor'u bulmak için tek ip ucu. Open Subtitles هذه البلورة هي الدليل الوحيد الذي لدينا. فابحث لي عن (ليكس لوثر).
    Sahip olduğun tek delil, başka bir şeyin kanıtı. Open Subtitles الدليل الوحيد الذي لديك هو دليل على شيء آخر
    Eddie'nin üzerine yerleştirilmeyen tek kanıtın eklemindeki altın dolgu olduğu ve onunda Meeks'e ait olması size garip gelmiyor mu? Open Subtitles لكن ألا تعتقد انه غريب بأن الدليل الوحيد الذي لَمْ يُزْرَعُ على جسمِ (إدي) كَانَ الحشوة الذهبيةَ مِنْ مفصلِه،
    Bu kristal tek kanıtımız. Open Subtitles هذه البلورة هي الدليل الوحيد الذي لدينا

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد