Kim kitle imha silahları konusundaki yanlış iddialarla kandırıldığımızı düşünüyor? | Open Subtitles | من يؤمن بتعرضنا للخداع بادعاءات كاذبة عن أسلحة الدمار الشامل؟ |
kitle imha silahları yerine daha güçlü birşeyi ortaya çıkarma zamanıdır. | Open Subtitles | بدلا من أسلحة الدمار الشامل, حان الوقت لإطلاق شيء أقوى بكثير. |
Hepsi evrenin arasında durur ve çok kötü bir yıkıma neden olur. | Open Subtitles | انه الشئ الوحيد اللذي يحول بين الكون وبين الدمار الشامل والعنيف له |
Oyunun çoğunu iç dünyasıyla yüzleşerek geçirdiği için ardında bıraktığı yıkımı çoğu zaman görmüyor. | TED | وبما أنه يقضي وقت طويلا من المسرحية في مواجهة نفسه فإنه غالباً ما يفشل في رؤية الدمار الذي يخلفه ذلك |
Kılıcının ucu yıkımdan kaçmaya çalışan bir kadının ayağına değiyor. | TED | يتلاقى طرف سيفه بقدم امرأة أثناء محاولتها الهرب من الدمار. |
Adamız atom bombası denemelerinden beri hiç bu kadar zarar görmemişti. | Open Subtitles | لم تتعرض جزيرتنا لهذا القدر من الدمار منذ تجارب القنبلة الذرية |
Otobüsün ön yüzünün merkezi hasar görmüş. İyi zamanlama ister. | Open Subtitles | الدمار على الحافلة في الأمام والمركز لذلك لقد استغرقت وقتاً |
Lütfen bana bir toplu imha silahıyla uçağı düşürmekte olduğunuzu söylemeyin. | Open Subtitles | أرجوك ، قل ليّ أنك لاتهبط متحطماً بحوزتكم سلاح الدمار الشامل. |
Sizin insanlarınız çok istekli bir şekilde kitle imha silahlarını birbirlerine atmasalardı, | Open Subtitles | بدون أسلحة الدمار الشامل و لولا إن قومك أصبحوا يرشقون بعضهم الآخر |
George Bush Irak'a saldırdığında kitle imha silahları bulacağını, halkı özgürleştireceğini ve Orta Doğuya demokrasi götüreceğini sandı. | TED | جورج بوش توقع انه اذا احتل العراق فانه سوف يكتشف اسلحة الدمار الشامل وسيحرر الناس وينشر الديموقراطية في الشرق الاوسط |
Bu tarz kaçakçılıklar, uyuşturucu, insan, silah, Tanrı korusun, kitle imha silahları, küresel değerlere karşı tehdidin bir parçası. | TED | هذا النوع من تهريب، المخدرات، والبشر، والأسلحة و أسلحة الدمار الشامل لا قدر الله. هو تهديد لمشتركاتنا الدولية. |
Gerçekten de çok etkili bir kitle imha silahı. | TED | أنه سلاح قوي جداً من أسلحة الدمار الشامل. |
Terör tehditleri, kitle imha silahları, hastalıkların küresel çapta yayılması yüzünden istikrarsız; ve yakın geçmişte hiç olmadığımız kadar bu istikrarsızlığa karşı hassasız. | TED | غير مستقر بسبب تهديدات الإرهاب، أسلحة الدمار الشامل، إنتشار الاوبئة العالمية وروح أننا ضعفاء أمامه بطريقة لم نكن عليها قبل سنوات عديدة خلت. |
Bu yıkıma bir buzul sebep oldu. | TED | كل هذا الدمار تسببت به بحيرة نتجت عن نهر جليدي ذائب. |
Bu üç kişi kasabaya yıkımı da getirdiler. | Open Subtitles | هؤلاء الـ 3 أشخاص زائرين جدد أحضروا الدمار عندما أتوا |
Dua et, içinde enfeksiyonun yarattığı yıkımdan kurtulabilecek kadar insanlık kalmış olsun. | Open Subtitles | لو تبقي جزء كافي ممن هو بشري بها يستطيع النجاه من الدمار الذي يحدث به |
Gösteri yaptıkları her yerde sadece keder ve zarar bırakırlardı. | Open Subtitles | كانوا يتركون آثاراً من الدمار والحزن أينما كانوا يؤدون عروضهم |
Yuvaya çok hasar verir... ...bu durumda dağınıklığı toparlamak için fazladan işçi gerekir. | TED | ومن ثم يترتب على ذلك دمار العش، ولذلك فهم بحاجة إلى المزيد من النمل لتنظيف هذا الدمار. |
Kıyılarımızdan Kuzeylilerin getirdiği yıkımla sert ve kılıçlarla karşılaşmalıyız. | Open Subtitles | علمت أن الدمار الذي جاء إلينا من الشمال يجب أن توجهه قوة من حديد |
Çünkü yıkıntı genelde var oldukça bu son yıkıntı olacak. | Open Subtitles | لأن هذا الدمار دائمًا نهائي كما هو الدمار عمومًا |
uygun koşullar altında daha çok tahribat yaratmanın kısa yoludur. | TED | في ظروف ملائمة، إنه طريق قصير نحو المزيد من الدمار. |
Şimdi bu,Allison,Her parçası herhangi bir nükleer bomba kadar yıkıcı olan topyekün bir yıkım silahının mihmandarı yapıyor seni... | Open Subtitles | الآن ذلك، أليسون، يجعلك الساعي من السلاح الدمار الشامل كل جزء كتدمير كأي قنبلة نووية |
İngiltere, büyük tahrip silahlarının var olduğunu kesin delille sağladı. | Open Subtitles | وقد زودتهم انجلترا بأدلة قاطعة على وجود أسلحة الدمار الشامل |
Dudakları ne kadar güzel olsa da, bu tür hasara ihtiyacım yok. İşte geliyor. | Open Subtitles | أنا لا أريد هذا النوع من الدمار مهما كانت شفاته جميلة |
Samimiyetin ile ilgili bir şüphem yok, ama ardında bir felaket taşıyorsun | Open Subtitles | أنا لا أشكك في إخلاصك و لكن أنت تحملين الدمار في أعقابك |
Gazeteci: Burada kasabada büyük bir yıkım var. | TED | المذيع: هناك الكثير من الدمار هنا في المدينة. |
Alman Propaganda Bakanlığı çocuk hastanesinin yıkımından çarçabuk faydalandı. | Open Subtitles | لقد سارعت وزارة الدعايه الألمانيه للأستفاده من الدمار الذى الحق بمستشفى الأطفال هذه |