ويكيبيديا

    "الذي كان في" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • bulunan
        
    • 'ta olanları gören bir
        
    • hakikaten
        
    Olay yerinde bulunan kan Paul'ündü. Open Subtitles الدم الذي كان في مسرح الجريمة كان يعود لبول
    Yatak odamda bulunan ağır masa lambasını tam da siz altından geçerken oldukça sakar davranarak düşürmüş olmalıyım. Open Subtitles يبدو أنني كنت مستهتراً جداً بمصباح القراءة الزجاجي الثقيل الذي كان في غرفة نومي والذي سقط عندما كنت تسير تحته.
    Olay yerinde bulunan mermiler. Open Subtitles الرصاص الذي كان في مختبر الجناية
    Estwyck'ta olanları gören bir adam var. Open Subtitles هنا الرجل الذي كان في إستويك
    Estwyck'ta olanları gören bir adam var. Open Subtitles هنا الرجل الذي كان في إستويك
    1650 ve 1750 arasında Avrupa'da durum hakikaten öyleydi. TED الذي كان في الواقع هو الحال في أوروبا بين 1650 و 1750.
    Karavanı aldığımız zaman dolapta bulunan büyük kavanoz marmeladı kullandın. Open Subtitles على أي حال انظر لك استخدمت برطمان المربي الذي كان في الثلاجة عندما اشترينا الشاحنة!
    Bu Flynn'in kılıfından bulunan havalı tabancayla aynı tip, değil mi? Open Subtitles ذلك نفس نوع المسدس الهوائي الذي كان في حافظة سلاح (صحيح؟ (Flynn-فلين
    Bu Flynn'in kılıfından bulunan havalı tabancayla aynı tip, değil mi? Open Subtitles ذلك نفس نوع المسدس الهوائي الذي كان في حافظة سلاح (صحيح؟ (Flynn-فلين
    James Lam'den çıkan kurşun, olay yerinde Sang Min'in elinde bulunan silahtan çıkmış. Open Subtitles (إن العيار الناري الذي سحب من (جايمس لام كان مطابقاً للسلاح الذي كان في حوزة (سانغ مين) عند مسرح الجريمة
    Partide bulunan bütün erkekler. Open Subtitles كل رجل الذي كان في ذلك الحزب.
    Bu, Nova Scotia, Kanada'da kendisine gemi çarpmış bir hayvan kıyıya çekiliyor, orada nekropsi yapıp ölüm sebebini teyit ediyorlar: sebep hakikaten gemi çarpması. TED و هذا الحيوان تعرض للدهس من جانب سفينة في نوفا سكوتيا ، كندا ويتم قطرها في حيث قام تشريح لتأكيد سبب الوفاة ، الذي كان في الواقع ضربة السفينة.
    hakikaten de dualarım kabul oldu ve bu adamın evine görüşmeye çağrıldım. Annesiyle, babasıyla, karısıyla, erkek kardeşiyle ve onların ailesiyle tanıştım. Tanrı inancı olan insanların huzurunda affedici ruhlu insanlar bana yol açıp fırsat sundular kıymetli olmam, onunla ve çocuklarla paylaşmam için anlayışın önemini, sorumlu bir yetişkin ile olmaya olan ihtiyacı, sağlıklı bir biçimde öfkene odaklanmayı, meditasyon yapmayı öğrenmeyi. TED وبدون شك، تم الاستجابة لصلواتي، لأنني دعيتُ لمقابلة هذا الرجل في منزله، والتقيتُ بوالدته ووالده، وزوجته وأخيه وأسرهم. وتم منحي الفرصة لأكون مع هؤلاء الأشخاص المؤمنين بالله بقيادة هذا الرجل، الذي كان في روح معنوية للتسامح، مما مهّد لي المجال، وأوجد لي الفرصة لأكون ذا قيمة وأن أشارك معه ومع أطفاله أهمية فهم الحاجة لنكون مع شخص بالغ مسؤول، والتركيز على الغضب الذي بداخلنا بطريقة صحية، وتعلم التأمل.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد