Bu soruları cevaplayabilmek için Yaptığımız çalışmalardan üç tane örnek göstermek istiyorum. | TED | سأعرض عليكم ثلاثة أمثلة للعمل الذي نقوم به للإجابة عن هذه الأسئلة. |
Dünyanın dört bir yanında yerli halklarla Yaptığımız saha araştırmaları. | TED | العمل الميداني الذي نقوم به حول العالم مع السكان الأصليين، |
Hayır, o bizim sayemizde iyi oldu,... Yaptığımız işler ve kitap sayesinde. | Open Subtitles | كلا، أبح بحالٍ أفضل بسببنا بسبب العمل الذي نقوم به، بسبب الكتاب. |
Ama bugün Yaptığımız işlerin bir çoğunda bu seçeneğe sahip değiliz. | TED | لكن التزايد في العمل الذي نقوم به هذه الأيام، فليس لدينا خيار. |
Bana bir soru sordun, bir polisin uyuşturucu testi.. | Open Subtitles | أنت طرحت علياَ سؤلاً بشأن البرتكول الذي نقوم به |
Biraz gergindim ama sözümü tutmam gerekiyordu, iyi bir şey yaptığımı düşünüyordum, ne yaptığımızı fark edeceklerdi. | TED | كنت متوترا قليلا، لكني استمررت رغم ذلك، لكن أحسست أن الأمر جيد لكي يلاحظوا العمل الذي نقوم به. |
Bu, burada Yaptığımız işten önce gelen bir konsept. | TED | هذا المفهوم الذي سبق العمل الذي نقوم به الآن. |
Yaptığımız şey önemlidir. Büyük dikkat gerektiriyor, fakat ayrıca gözden geçirmemiz de lazım. | TED | العمل الذي نقوم به اليوم هو أمر مهم. إنه يستحق أن نهتم به، لكنه يستحق أيضا مراجعتنا له. |
Günümüzde bu bize tamamiyle saçma geliyor, ancak Galen uyku hakkında her gün Yaptığımız bir şeyi basitçe açıklamaya çalışıyordu. | TED | الآن، يبدو ذلك سخيف بالنسبة لنا في الوقت الحالي، لكن جالين كان يحاول ببساطة توضيح شيء ما عن النوم الذي نقوم به يوميًا. |
Şimdi yarışmalarda diğer takımları saf dışı bırakmak için Yaptığımız numaradan bir parça göstereceğiz. | TED | والان سوف نريكم العرض الرسمي الاعتيادي الذي نقوم به لكي نتغلب على منافسينا |
Bizim Yaptığımız tek şey, normalde beynin üst bölgesinden gelmesi gereken iki sinyali, uzaktan kumandayla robota göndermekti. | TED | الشيء الوحيد الذي نقوم به هو إرسال إشارتين من خلال أداة التحكم والتي من المفترض استقبالها من الجزء العلوي للدماغ. |
Bunlardan ilkine O-ring(halka) ilkesi diyeceğim ve bu ilke Yaptığımız işin türünü belirliyor. | TED | سأطلق على المبدأ الأول اسم مبدأ الحلقة-O، ويحدد نوع العمل الذي نقوم به. |
Bence Yaptığımız işte cesaretin aktarıcıları olmalıyız. | TED | أعتقد أننا لا بد أن نصبح ناقلين للشجاعة في العمل الذي نقوم به. |
Doğal dünyaya ihtiyacımız var. Şu an Yaptığımız hızda onu tahrip etmeye devam edemeyiz. | TED | نحن بحاجة للعالم الطبيعي. ولا نستطيع الاستمرار في تدميره بالمعدل الذي نقوم به الآن. |
Biz Yaptığımız işi gastro-diplomasi olarak görüyoruz, sınırları açmak ve kültürleri birleştirmek için yemek ve becerileri kullanma. | TED | نحن ننظر إلى العمل الذي نقوم به مثل دبلوماسية الأمعاء، استخدام الطعام واللياقة البدنية؛ لفتح الحدود وتوثيق الأواصر. |
Bence burada, İskoçya'da Yaptığımız iş çok önemli ama diğer ülkelerden öğrenecek çok ama çok şeyimiz var. | TED | أعتقد ان العمل الذي نقوم به هنا في أسكتلندا هو عمل عظيم ولكن ما زال لدينا الكثير جداً لنتعلمه من الدول الأخرى |
Artık ailecek Yaptığımız tek aktivite bu. | Open Subtitles | إنّه تقريباً الشيء الوحيد الذي نقوم به كعائلة بعد الآن |
Burada Yaptığımız işi daha az önemsiyorum anlamına gelmez bu. | Open Subtitles | هذا لا يعني انني اقلل من اهمية العمل الذي نقوم به هنا |
Bana bir soru sordun, bir polisin uyuşturucu testi.. | Open Subtitles | أنت طرحت علياَ سؤلاً بشأن البرتكول الذي نقوم به |
Hapishanede herhangi birine kim olduğumuzu ya da ne yaptığımızı söyleyebilir. | Open Subtitles | تستطيع أخبار أي أحد في السجن عن هويتنا وما الذي نقوم به |