Sen şişeyi bir fırlat bakalım. Çözüm olmazsa beni tekrar ararsın. | Open Subtitles | جربى الزجاجة أولا , ثم أتصلى بى اذا لم ينجح ذلك |
Bir adamın, şişeyi kırdıktan sonra onu sakız gibi çiğnediğini duymuştum. | Open Subtitles | يا رجل سمعت بأنه يمضغ الزجاجة بعد أن يحقن نفسه بها |
şişeyi kırdıktan sonra onu sakız gibi çiğneyen birini duymuştum? | Open Subtitles | سمعت بأنه يمضغ الزجاجة بعد ان يحقن نفسه بها ؟ |
Eğer uyku vardı Biz bile. O şişe geri döndü. | Open Subtitles | لقد فعلنا هذا بينما كنت نائمة لقد عادت إلى الزجاجة |
Dön şişe dön. Güzel bir kızın karşısı olsun yön. | Open Subtitles | تلف الزجاجة و تلف أتمنى أن تتوقف عند إحدى الفتيات |
Bu şişenin onun içki dolabına nasıl girmiş olabileceğini biliyor musun? | Open Subtitles | هل صادف أن عرفتي كيف وصلت هذه الزجاجة إلى خزانتها ؟ |
- Hayır, hayır, hayır. - Çeksene elini, şişeyi bitirmek zorundayız. | Open Subtitles | ـ كلا، كلا، كلا، كلا ـ هيّا، يجب علينا إنهاء الزجاجة |
Biliyor musun bu şişeyi burada yıllarca sadece evlendiğim gece açmak üzere sakladım. | Open Subtitles | لقد أبقيت هذه الزجاجة هنا لسنوات من أجل أن أفتحها في ليلة زواجي |
Ve senden şişeyi sallayarak bu negatif enerjiyi serbest bırakmanı istiyorum. bu negatif enerjiyi serbest bırakmanı istiyorum. | TED | وأطلقي تلك الطاقة السلبية من خلال هز القطعة داخل الزجاجة من جهة لأخرى |
Yemeği alırken görmüştüm o şişeyi. Aziz Paul demişki, "Midenin selameti için şarap iç." Yemekte şarap çok keyifli olacak! | Open Subtitles | لقد رأيت هذه الزجاجة و انا أجهز للعشاء نبيذ على العشاء أمرا مبهجا |
Kendini aşağılanmış hissedesin diye o şişeyi getirdim. | Open Subtitles | لقد أحضرت هذه الزجاجة هنا لأشعرك بأنك رخيص |
Sakin ol lütfen. Şu diğer şişeyi de açın. | Open Subtitles | إهدأنَ , ومن فضلكن إفتحن الزجاجة الثانية |
Süper star, bunu mahzene götür ve güzel bir şişe Taittinger getir. | Open Subtitles | يا نجمتي خذي هذه الزجاجة إلى القبو و أحضري معك أفضل نوع |
Bir kaç dakika çnce burda olmalılar şişe hala sıcak. | Open Subtitles | لابد أنهم كانوا هنا منذ عدة دقائق مازالت الزجاجة دافئة |
O şişe bana kötü bir şeyler olacağını söyleme tarzıydı. | Open Subtitles | وكأس نصف مملوء إنها إشارة تلك الزجاجة كانت طريقته ليخبرني |
Umarım bir itirazın olmaz ama bütün bir şişe sipariş ettim. | Open Subtitles | وآمل أن لا يكون لديك أي اعتراض ولكنى أمرت بهذه الزجاجة. |
Rüşvet verdiğiniz denetçi, şişenin üç testi de geçemediğini itiraf etti. | Open Subtitles | خبيرة الخمور التي قمت برشيها ان هذه الزجاجة فشلت ب3 اختبارات |
Bir adam bardak tutamıyorsa, bebekler gibi şişeden içmeli. | Open Subtitles | عندما لا يستطيع الرجل الإمساك بالكأس يجب عليه أن يشرب كالطفل من الزجاجة |
şişedeki sıvıın süt olmadığını düşünüyorum; bence şişede aseton vardı. | Open Subtitles | لا أصدق أن ما في الزجاجة حليب، أعتقد أنه أسيتون. |
Lifesaver şişesi çok basit bir şekilde çalışıyor. | TED | الزجاجة المنقذة للحياة تعمل ببساطة جداً. |
Bana öyle geliyor ki, Bu gece senin ihtiyaçların şişeyle karşılanmış.! | Open Subtitles | يبدو أنك قد لبيت إحتياجاتك مع الزجاجة الليلة |
Kısa bir süre sonra belirgin bir duygu hissedeceksin, tamam, ve bunu hissettiğin zaman, Cam parçasını şişenin içine bırakmanı istiyorum. | TED | خلال لحظات، سوف تشعرين بإحساس معين وعندما تشعرين به أسقطي كسرة الزجاج داخل الزجاجة |
Aman ne iyi. Onu merak etme sen. Al şu kutuyu. | Open Subtitles | لا مشكلة، لا تقلقوا بشأنها التقطي هذه الزجاجة |
Sen bulaşıkları yıkamayı öğrenince ben de biberonu bırakacağım. | Open Subtitles | ،عندما تتعلمين كيف تغسلين طبق سوف اترك الزجاجة |
Tamam, ve duyguyu hissettiğin zaman -- biraz zaman alabilir -- camı şişenin içine atmanı istiyorum. | TED | حسناً، عندما تشعرين بهذا الإحساس أسقطي القطعة داخل الزجاجة. قد يستغرق الأمر بعض الوقت |
Benim içkiyi bırakmamı sağlayan en büyük şey sevgilinin o reklamlardaki muhteşem yüzüne odaklanıp Şişeleri görmezden gelmekti. | Open Subtitles | الشيء الذي ساعدني في الإقلاع عن الشرب هو الحملقة بوجهها البشوش في الإعلانات عوض الزجاجة |
Birisi ön camdan fırlatılmış gibi, fakat yine de genç. | Open Subtitles | حسنا، واحد الذي رُمِى الزجاجة الأمامية، لكن المراهق على الرغم من هذا. |