süper bilgisayarlar da büyük modeller çalıştırıyoruz; benim yaptığım da bir bu. | TED | نحن نشغل نماذجا عملاقة على حواسيب السوبر كومبيوتر. وهذا ما أفعله أنا. |
Buradaki ilk yemeğini istedim ve süper boy olsun mu diye sordular. | Open Subtitles | ها هي أول وجبة في هذه المدينة وسألتني أيضاً عن الحجم السوبر |
süper Saiyan da olsan düşündüğüm gibi şu anki hâlimin dengi değilsin anlaşılan. | Open Subtitles | استفق ليس حتى شاب من السوبر ساين يمكن أن يقف أمام من أصبحت |
Bu etki şekillerden, Super Bowl reklamlarına kadar her şeyde geçerlidir. | TED | بل يعمل في كل شيء من الأشكال حتى إعلانات السوبر بول. |
Super Bowl'a ekstradan bir biletin var ve sen Gianni'yi mi götürüyorsun? | Open Subtitles | حَصلتَ على تذكرةِ إضافيةِ إلى لعبة السوبر بولِ، وأنت هَلْ أَخْذ جياني؟ |
Büyük gün için oldukça heyecanlı olmalısınız. Evet. Molly de ben de pazar günkü final maçını heyecanla bekliyoruz. | Open Subtitles | اذن ياصغار لابد انكم متحمسون جدا لليوم الكبير نعم انا ومولي كلانا نحب متابعة مباراة السوبر بول يوم الاحد |
O hâlde benim duble-gizli süper kanunsuz infazcı moduna geçmem lazım. | Open Subtitles | ثم لا بد لي من الذهاب إلى وضع مزدوج السوبر سرية. |
Hiçbir zaman hiyerarşiyle veya süper tavuklarla veya süper yıldızlarla çok fazla motive olmuş hissetmedim. | TED | و انا لم أشعر قط بالتحفيز عبر الأوامر الهجومية أو بالدجاج السوبر أو باللامعين الأذكياء. |
Ancak geçen 50 yılda, çoğu organizasyonu ve bazı toplumları süper tavuk modeline göre yönettik. | TED | ولكن في الخمسين سنة الماضية، كنا ندير معظم المؤسسات و بعض المجتمعات على نموذج الدجاج السوبر. |
Elbette biz de, son on yıl içerisinde,... ...küresel ticaretin boyunduruğunda... ...oldukça çok süper marketler zinciri ile ...dünya'yı yoğun bir şekilde sardık. | TED | بالطبع نحن أيضا ، وبخاصة في العقد الأخير ، ملأنا العالم بسلسلة كثيفة من محلات السوبر ماركت، في سلسلة تجارة عالمية. |
4 Şubat'ta Ve websitemize koyduk. Yani tarih adayların belirleneceği süper Salı'dan önceydi | TED | الرابع من فبراير، وضعناها على موقعنا. كان هذا قبل الثلاثاء السوبر. |
Bu bizim 1000 çekirdekli süper bilgisayarımız. | TED | هذا كمبيوترنا السوبر ذو شريحة الألف معالِج. |
Sanırım süper markette yatmadığım tek adam sensin. | Open Subtitles | أنت من المحتمل الشخصَ الوحيدَ في السوبر ماركت الذي لم انام مَعة. |
Super Bowl (Amerikan Futbol Ligi Finali). | TED | سوبر باول. لقد سمعت عنها هنا. لقد كان موعد السوبر باول. |
Bu demek oluyor ki, Super Bowl için bir reklam ayarlayabiliriz. | Open Subtitles | الآن، وهذه اشارة البدء بأننا قد حصلنا على اللقطة في وضع شيء ما سويا لمباراة السوبر بول |
Super Bowl MVP'sini aldınız tebrikler. | Open Subtitles | مبروك على فوزك بجائزة أحسن لاعب فى بطولة السوبر |
Hey, Stu, "The Daily News" un Super Bowl'u yazdığını bilmiyordum. | Open Subtitles | يا، ستو، أنا لَمْ أَعْرفْ "الأخبار اليومية" غَطّتْ لعبة السوبر بولُ. |
Hadi ama adamım yine de Super Bowl'a gidiyoruz, değil mi? | Open Subtitles | تعال، رجل، نحن ما زِلنا نَصِلُ إلى نَذْهبُ إلى لعبة السوبر بولِ، حَسَناً؟ |
Sabahları beni, eşlerin gündüz kampına yolluyorsun ve akşamları da senin Super Bowl fahişen oluyorum. | Open Subtitles | في الصباحِ، أنت تُنزلُني في معسكرِ الزوجاتِ النهاريِ، وبعد ذلك في الليل، أَصِلُ إلى أَكُنْ عاهرةَ لعبة السوبر بولَ. |
Pazar günü final maçı partisinde görüşürüz. | Open Subtitles | أنا سَأَراك الأحدَ في حزبِ لعبة السوبر بولَ. |
Eagle's, Cunningham'le asla finallere çıkamaz. | Open Subtitles | الإتحاد لم ليكن ليصل الي السوبر ب كينام. |
Neden içindeki ses, seni önce bana değil de, Supergirl'e götürüyor? | Open Subtitles | لماذا هو غريزة الأولى العمل هذا مع السوبر فتاة وليس لي؟ |
Unut bunu evlat. Superbowl'a gitmek için çok küçüksün. | Open Subtitles | أنسي يا ولد أنت صغير جداً علي الذهاب إلى كاس السوبر |
Bu eseri oluşturmak için çok sayıda hazır noodle aldım ve bunları stüdyomda, süpermarket izlenimi uyandıracak şekilde yerleştirdim. | TED | للقيام بهذا، اشتريت كميات كبيرة من كؤوب المعكرونة الفورية ووضعتها في الاستوديو الخاص بي، جاعلا إيّاها تشبه السوبر ماركت. |