| peruk gerçek saç değildi. Ve o gerçek olmasını istiyordu. | Open Subtitles | الشعر المستعار ليس حقيقيا , وهو أراد الأمرأن يكون حقيقيا |
| Londra'nın tüm peruk üreticileri insan saçı bulabilmek için nereye gidiyor sanıyorsun? | Open Subtitles | اين كنت تعتقد بأن كل صناع الشعر المستعار في لندن يحصلون عليه؟ |
| Yolda yürürken pencereden kafasına düşmüş gibi görünüyor peruk. | Open Subtitles | كما لو أن الشعر المستعار سقط على رأسه من نافذة أو مكان آخر وهو يمشي |
| peruğu sen takıyorsun adamım. Bir de fiyakalı bir takım. | Open Subtitles | عليك أنت تقوم بإرتداء الشعر المستعار يا رجل, ولبس الشرطي |
| Kemoterapi yüzünden bu peruğu takıyorsun. | Open Subtitles | أنتً تضع هذا الشعر المستعار بسبب العلاج الكميائي |
| Eğer sandalyeyi terketmezsen peruğunu çıkartırım. | Open Subtitles | .. اذا لم تتخلي عن الكرسي الشعر المستعار سيرحل بعيداً.. |
| peruklu kadın. Bana böyle mi diyorlar? | Open Subtitles | امرأة الشعر المستعار هل هذا ما يسمونني به؟ |
| Senin dişlerini yaptırmak yerine Francis'e peruk almışlardı. | Open Subtitles | تذكر كيف إشترى فرانسيز الشعر المستعار بدلا من أن يصلح أسنانك؟ |
| - peruk takmıyorum! - Seni adi piç! | Open Subtitles | ـ أنا لا أرتدي الشعر المستعار ـ أيها السافل |
| peruk olmadan barikatları aşamam. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أمر الحواجز بدون الشعر المستعار |
| Bence sizin tek kurtuluşunuz bir peruk. O kel kafayla fazla bir şey yapamazsınız. | Open Subtitles | الشعر المستعار هو أملك الوحيد ستكون قادراًَ على ابتكار التسريحات على كرة البلياردو هذه |
| Dünyanın en kötü peruğunu taktığı için ona peruk Tony derlerdi. | Open Subtitles | اطلقوا عليه توني ذو الشعر المستعار لانه كان يرتدي اسوا شعر مستعار ممكن ان تراه في حياتك |
| Evet, o giysi tasarımcısı, ve o da gösterinin peruk ustası. | Open Subtitles | نعم, هي مصممة الأزياء، وهو خبير الشعر المستعار بالنسبة للعرض |
| 16,000 tane satılamamış peruk görmek isterseniz hoş geldiniz. | Open Subtitles | يمكنك دخوله إذا أردتم رؤية 16 ألف صندوق غير مباع من الشعر المستعار |
| Evet, siyah peruğu da taktır, iyi şanslar. | Open Subtitles | نعم, وأجعلها تلبس الشعر المستعار الأسود حظاً موفقاً |
| Üzgünüm. peruğu onu mutlu etmek için takmıştım. | Open Subtitles | آسف, وضعتُ الشعر المستعار فقط لأجعلها سعيدة. |
| Dollywood'a gidecektim ama o peruğu bulacağımı sanmıyorum. | Open Subtitles | كنت سوف أقوم بدولييود لكنني لست واثقا انه يمكنني ان انجح بذلك الشعر المستعار |
| Korkunç peruğunu gördünüz mü? | Open Subtitles | ويا شباب ، هل رأيتم ذلك الشعر المستعار الفظيع ؟ |
| Sürekli hırıl hırıl sesler çıkartan, kötü peruklu, yaşlı adam mı? | Open Subtitles | العجوز ذو الشعر المستعار السيئ الذي يلهث نوعاً ما كثيراً؟ |
| peruklar bize taklit kılıfına büründürerek kendimizle ilgili gerçek bir şeyi gösterme imkânı verir. | TED | الشعر المستعار يسمح لنا باستخدام التخفي الخاطئ لكي يظهروا شئ حقيقي عنهم |
| Bu peruğa çok fazla para verdim, burada perişan edemem. | Open Subtitles | لقد دفعت الكثير من أجل هذا الشعر المستعار لأفقده هنا |
| Platformu boyayacağız, perukları atacağız. | Open Subtitles | سنُعيد طلاء المدرج، ونتخلص من الشعر المستعار. |
| Bu deneyimi tasarlayan hanıma bunu nasıl sağladığını sorduğumda, cevabı çok basitti '' Komik bir peruğun gücünü asla küçümsemeyin.'' | TED | و عندما سألت النسوة التي صممت هذه التجربة لماذا نجحت التجربة قالت ببساطة لا تقلل من أهمية الشعر المستعار |
| peruk yüzünden. perukta hayalet var. | Open Subtitles | انه بسبب هذا الشعر المستعار يوجد شبح فى هذا الشعر |
| Aslında, peruklara çok meraklıyımdır. | Open Subtitles | في الحقيقة، أعجبتني حكاية الشعر المستعار |