Bunu bir çok farklı şekilde gördünüz,... ...ama belki de bunu hiç görmediniz. | TED | لقد رأيتم هذا في أشكال مختلفة ، ولكن ربما لم تروا هذا الشكل |
Bunu bir tek şekilde dizayn edebilirdik, ya da muhtemelen inşa edebilirdik, bu da formun kalkülüs temelli tanımlamasını kullanarak. | TED | والآن ، فإن الطريقة الوحيدة التي يمكن أن نصمم ذلك، أو ربما بناءه، هي باستخدام حساب التفاضل والتكامل لتعريف الشكل. |
öyleyse izin verin size hayata ne şekilde baktığımı anlatayım. | TED | لذا دعوني اخبركم اني اليوم انظر الى العالم بهذا الشكل. |
Eğer benim odam böyle gözükseydi, annem beni üç gün odama hapsederdi. | TED | إذا كانت غرفتي في منزلي بهذا الشكل لكانت أمي حبستني ثلاثة أيام |
Bu, çok sevdiğim bir şekil. Bradley, Petrie ve Dumais. | TED | هذا الشكل الذي أحبه : برادلي و بيتري و دوماي |
Hangi fiyattan olursa olsun, hiç bir reklam, zekice hazırlanmış pazarlama kampanyası bu kadar fazla iyi niyet yaratamaz veya üretemezdi. | TED | ولا يوجد أي كم من الدعايا أو حملة تسويقية بارعة مهما كانت تكاليفها تستطيع أن تنتج تلك الإرادة القوية بهذا الشكل |
Her zamanki gibi, tasarımcılar olarak bu pompayı inanılmaz derecede güzel tasarlamak istedik ve buna çok vakit harcadık. | TED | ومرة أخرى ، كالمصممين ، أردنا جعل هذا شيء بالغ الجمال وقضينا الكثير من الوقت في التفكير في الشكل. |
Burası insanların bu şekilde davranmak için gittikleri bir yer mi? | Open Subtitles | هل هناك مكان يتعلمون فيه الناس كيف يتصرفون بهذا الشكل ؟ |
Daha önce hiç bir kızı o şekilde fondip yaparken görmemiştin. | Open Subtitles | أجل, لم يسبق لك رؤية فتاة تسكر بهذا الشكل من قبل. |
Eğer bir daha ellerini Clare'e bu şekilde sürersen, seni affetmem! | Open Subtitles | إذا حاولت وضع يديك على كلير بهذا الشكل أنا لن أسامحك |
Ya da seni nasıl bulduklarını. Normalde bu şekilde saldırmazlar. | Open Subtitles | او كيف علموا بك هم عادة لا يهجمون بهذا الشكل |
Beni bu şekilde buraya getirmen, zalim ve alışılmadık bir ceza. | Open Subtitles | ،إنه عقابٌ قاسٍ وغير إعتيادي . بأن تعيدني هنا بهذا الشكل |
Aynı şekilde ve boyutta. Ne diyorsun, babası mı yapmıştır? | Open Subtitles | نفس الشكل ونفس الحجم، ماذا كان يعمل الوالد كما قُلتي؟ |
böyle bir kararı onun gibi kaslı ve kalın kulaklı birine mi bırakacaksın? | Open Subtitles | هل ستاخذ القرار بهذا الشكل بمثل هذا الرجل ذو العضلات والاذن العريضه ؟ |
Bana evlenme teklifi etti. Bunun böyle olmasını senin istediğini söyledi. | Open Subtitles | وقد طلب منى الزواج وقال انك تريد هذا ايضا بهذا الشكل |
En son Doğu'ya geldiğimden beri böyle bir yatak görmemiştim. | Open Subtitles | لم أرّ سرير بهذا الشكل منذ آخر مرّة أتيت للشرق |
Buradaki şekil sadece matematiksel bir çalışma sonucunda ortaya çıktı. | TED | حصلنا على هذا الشكل فقط من تمرين في الرياضيات البحتة. |
Genellikle öyle davranmam ama analık içgüdüsü ne kadar güçlüdür bilirsin. | Open Subtitles | لا أتصرف بهذا الشكل عادة لكن تعلمون كم غريزة الامومة قوية |
Uzak atalarınız o şekli sevmişlerdi ve onu yapabilmek için gerekli olan beceride güzelliği görmüşlerdi; bu sevgilerini kelimelere dökemeden önce bile. | TED | أحب اجدادكم القدماء هذا الشكل و وجدوا الجمال في الحرفة التي تتطلب صنعه حتى قبل ذلك كان بمكنهم التعبير عن حبهم بالكلمات |
Atın simetrik biçimini elde etmek çok zor oldu çünkü atı şaha kalkmış halde yapıp ona hareketli bir görüntü vermek istiyordum. | TED | كان الحصول على الشكل المتناسق للحصان صعبا جدا لأنه حصان ركوب فأردت أن يكون متبخترا وأن يبدو وكأنه في نوع من الإنفعال. |
Ayrıca kurbanın göz çukurunun üçgen şeklinde olduğunu da tespit edebildim. | Open Subtitles | و قد تمكنتُ من تحديد أنّ مدار عين الضحية مثلث الشكل |
Bu da belli bir elmasın ne hale geleceğini oluştuğu yerdeki basınç, ısı ve kimyasal çevre faktörlerine bağlı olarak şekillendirir. | TED | إن الشكل الذي تغدو إليه ألماسةً ما يتوقف على الظروف التي تنمو بها، بما فيها الضغط، الحرارة، والبيئة الكيميائية. |
Bu şekildeki her nokta çok karmaşık ve güzel şeklin simetrisine tekabül eder. | TED | كل نقطة في هذا النمط يقابله شكل معادل.. في هذا الشكل المعقد والجميل. |
Sanırım, ilk kez -- dantelin, bacağa şeklini verdiği bir protez yaptık. Normalde bacağın dantele bir form vermesini beklersiniz. | TED | صنعنا الساق الأولى، أعتقد، حيث يحدد الرباط محيط الساق، بدلًا من أن تعطي الساق الشكل للرباط. |
Çinliler, tuhaf şekilli bu kayalara çok düşkünler ve onlara hayali isimler takmışlar. | Open Subtitles | الصينيون مولعون بالصخور الغريبة الشكل وسمي العديد من الصخور بأسماء غريبة أيضا |
Bunu yaptığımda araştırmalarım, aslında güneş fırtınalarının kendine özgü bir şekle sahip olduğunu ve güneşten uzaklaştıkça bu şeklin değiştiğini gösteriyor. | TED | ونتيجة لذلك فقد أظهر بحثي، أن العواصف الشمسية لها شكل عام، وهذا الشكل يتطور كلما تحركت تلك العواصف بعيدًا عن الشمس. |