Milyonlarca dolarlık bir anlaşma. Hiçbir şeyin şansa bırakılmaması gerekiyor. | Open Subtitles | هذه الصفقة مربحة جدا يجب أن لا تترك شيئا للصدفة |
Herşey tamam. Sadece son sayfaya bir imza çak ve anlaşma tamam olsun. | Open Subtitles | كل شئ سيكون على مايرام , وقع فى نهاية الصفحة , وستربح الصفقة |
Ama, küçük bir yardım alıp anlaşmayı kısa zamanda hallederlerse, | Open Subtitles | لكن لو حصلوا على بعض المساعدة و عقدوا الصفقة بسرعة |
Seninle birlikte anlaşmayı kutlamak için, şarabı yanımda restorana getirdim. | Open Subtitles | كنت أأخذ النبيذ إلى المطعم لكي أحتفل بأتمام الصفقة معك. |
Eğer bu anlaşmanın yapılmasını istiyorsan derhal buradan ayrılmamız gerekiyor. | Open Subtitles | اذا كنت تريد أن تتم الصفقة فيجب أن نغادر الآن |
CTU'yla haberleşmiş olsa bile anlaşma yapılmadan buraya gelmeleri için yeterince zamanları yok. | Open Subtitles | حتى اذا اتصل بوحدة مكافحة الارهاب ليس لديهم الوقت للوصول هنا قبل الصفقة |
Saat 11'de bir anlaşma imzalayacağım. Planları bana 8 gibi getir. - Yapamam. | Open Subtitles | .سأوقع الصفقة في الحادي عشر صباحًا .أحضر لي المخططات في بحلول الساعة الثامنة |
- Ona anlaşma bozmak olun. - Umarım, souls'll yayınlanacak. | Open Subtitles | . أجعله يلغي الصفقة . على أمل أن تتحرر الأرواح |
Şu bozulan anlaşma konusunda pek çok insan öfkeliydi. ve öfkeleri size yönelikti. | Open Subtitles | الكثير من الناس كانوا غاضبين بسبب تلك الصفقة التي فشلت وكانو غاضبين منك |
Onlar yırtacak, sen yırtacaksın. anlaşma böyle, öyle değil mi? | Open Subtitles | إن نجوا , فستنجوا هذه هي الصفقة , صحيح ؟ |
Bu gece beni arayıp bir anlaşma önerdi. Ne dedin? | Open Subtitles | لقد اتصل بي الليلة الى الفندق و عرض علي الصفقة |
Vince bir anlaşmayı bağlamak için cüzzam hastanesinde bile kalır. | Open Subtitles | فينس من الممكن ان يعيش فى اقذر مكان ليعقد الصفقة |
Biz bu anlaşmayı kampanya sırasında ABD ile hazırladık. Daha ikna edici oldu. | Open Subtitles | نحن مقتنعون أنه تمت صياغة هذه الصفقة مع الولايات المتحدة خلال الحملة الانتخابية |
Sırtından bıçaklamak mı? Bu anlaşmayı yapamasaydım beni kovacağını söylemiştin. | Open Subtitles | لو لم أقم بإتمام تلك الصفقة قلت بأنّك ستقوم بطردي |
Şu Gareth denen adamın, bağımsız iş yapmadığından emin olursan .anlaşmayı düşünürüm. | Open Subtitles | انظر، تأكد من هذا الرجل غاريث لا تراسل، وسوف تنظر في الصفقة. |
Eğer bu anlaşmanın yapılmasını istiyorsan derhal buradan ayrılmamız gerekiyor. | Open Subtitles | اذا كنت تريد أن تتم الصفقة فيجب أن نغادر الآن |
Evet, anlaşmaya uydum. O da uydu, görüldüğü gibi. | Open Subtitles | حسناً ، نفذت الصفقة وهى أيضاً ، على ما يبدو |
Pekala. anlaşmamız şu. Tek bir tur atacağız. | Open Subtitles | حسناً، تلك هي الصفقة سنذهب في دورة واحده |
anlaşmadan alacağımı alır sonra cayardım... ve o şeytanın kıçını delerdim. | Open Subtitles | سآخذ الصفقة وبعد ذلك أهرب وأركل ذلك الشيطان القديم في مؤخرته |
Şimdi, ya her şeyi doğru dürüst anlat, ya da bu iş biter. | Open Subtitles | الآن، إما أن تكون مستقيماً في عقد الصفقة أو لاتعقد الصفقة على الاطلاق |
Şimdi ilk şoku atlattığına göre, ben araya girip işi bağlayabilirim. | Open Subtitles | إذاً تخطّى هو الآن الصدمة الأولى يمكنني التدخل و إتمام الصفقة |
olay bu, Roc. Kötü adam, ölü adam. | Open Subtitles | انها الصفقة الحقيقية روك رجال اشرار رجال اموات |
İnatla pazarlık ediyorsun evlat, fakat Anlaştık. | Open Subtitles | انت تطلب صفقة صعبة , إبني، لكن الصفقة جاهزةَ. |
Bu anlaşmada, hepimizin aynı güvertede olduğundan emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أتأكد أننا جميعاً على وفاق فى هذه الصفقة |
Ve ilah Vishnu da, pazarlık etti de imzalatamadı. Canın cehenneme. | Open Subtitles | يا إلهى وايضا فيشنو فى هذه الصفقة, تبا لك |
Ve yaptıkları grev anlaşması... ayıklanan ülke yüzde beş verir,... ...Değeri indi. | TED | و الصفقة التي توصلوا إليها هو أن الدولة المستخرجة تعطي كيريباتي خمسة بالمائة من القيمة الكلية لما صادوه. |
Renault'a satışı gerçekleştireceğim değiş tokuş tamamlanınca da oradan uzaklaşacağım. | Open Subtitles | أساير "رينو" خلال عملية البيع، أتمم الصفقة وأنصرف من هناك. |
- Yani, sen, ben, anlaşma- - Bu anlaşmayla ilgili değil. | Open Subtitles | أقصد، انا و أنتِ و الصفقة - ليس بشأن الصفقة - |