O gün çektiğim fotoğraf, benim en çok bilinen portrelerimden biri oldu. | TED | الصورة التي التقطها ذلك اليوم أصبحت واحدة من صوري الأكثر شهرة. |
Ama bunun gördüğümle aynı fotoğraf olmadığını biliyorum, çünkü 1989'a kadar polis memuru olmak için yemin edemezdim. | TED | ولكني أعلم أنها ليست نفس الصورة التي كنتُ قد رأيتها، لأنني لم أكن لأحلف اليمين لأكون ضابطة شرطة حتى عام 1989. |
Demin bahsettiğim resim işte burada -- Kitle Koruma Silahları | TED | وهذه الصورة التي ذكرت من قبل .. سلاح الانتاج الشامل |
Gönderdiği resim, vücuduna verdiği şekil ve sakatlama birini simgeliyor olmalı. | Open Subtitles | الصورة التي أرسل إلى المشرف والطريقة التي وضع بهــا جســمهــا والتشويه |
Ve sonra, ateş ediyor olduğu fotoğrafı değiştirirsiniz. ve bu bir anda zalim ve ulaşılamaz bir hal alır. | TED | وبعد ذلك تقوم بتغيير الصورة التي يطلق عليها, وتصبح فجأة قاتمة نوعا ما, ويمكن أن تصبح أصعب في التصويب. |
Bir arkadaşım elimdeki fotoğrafı bana anlattı ve ben ancak bu şekilde anlatılanı gördüm. | TED | صديق لي وصف الصورة التي في يدي وحينها فقط أستطيع أن أرى الصورة المرسومة. |
Bu ikisi buluştuktan sonra bana gönderdikleri fotoğraf. | Open Subtitles | هذه هي الصورة التي أرسلوها لي بعدما تقابلا |
Üstteki fotoğraf cinayetin gerçekleştiği eve ait. | Open Subtitles | . الصورة التي بالأعلى منزل منزل حيث وقعت جريمة القتل |
- Benim için özelsin. O fotoğraf da özeldi. Bunun gibi değil. | Open Subtitles | أنت مميز عندي فتلك الصورة التي إلتقطناها معاً مميزة بالنسبة لي وليس كهذه |
Bu kamyonun içinden çektiğim fotoğraf, değil mi? | Open Subtitles | هذه هي الصورة التي التقطتها من داخل صندوق الشاحنة |
Bu resim size bulanık koca bir leke gibi görünüyor olabilir, ama aslında beni bu konuda çok heyecanlandıran resimlerden biri doğru yolda olduğumuzu hissetmemi sağladı. | TED | و في هذه الصورة, التي تبدو كبقعة لك, هي حقا الشئ الذي جعلني مندهشا بهذا و جعلني أشعر كأنني على خط السير الصحيح. |
Sizinle paylaşacağım bu resim göreceğiniz üzere, savaşta geçirdiği zamanlara ait değil. | TED | تلك الصورة التي ترونها، ليست وهو فى ساحة المعركة. |
Şimdi, odaklanmanızı istediğim resim şu. | TED | والآن هذه هي الصورة التي أريدكم أن تركزوا عليها |
O küçük çocuğun yırttığın fotoğrafı. | Open Subtitles | هل هذه صورة ابنك؟ تلك الصورة التي مزقتِها من قبل؟ |
O küçük çocuğun yırttığın fotoğrafı. | Open Subtitles | هل هذا صورة ابنك؟ تلك الصورة التي مزقتِها من قبل؟ |
Radyo bağlantısı tekrar kurulduğunda dışarı baktılar ve Ay'dan, Dünya' nın doğuşu olarak bilinen, bu fotoğrafı çektiler. | Open Subtitles | وعندما استعادوا الاتصال نظروا للأعلى والتقطوا هذه الصورة التي أصبحت تعرف ب ارتفاع الأرض |
resmini gördüğünüz Firavun Beşinci Ramses’in ölüm sebebi çiçek hastalığıdır. | TED | وتوفي فرعون رمسيس الخامس، الصورة التي هنا، من فيروس الجدري. |
Gazetelerde gördüğümüz fotoğraflara rağmen, gelişmiş ülkeler arasındaki savaşlar artık olağan bir şey değildir. | TED | بغض النظر عن الصورة التي ينقلها الاعلام لنا يومياً فالحروب بين الدول النامية لم تعد شائعة |
Bu fotoğraftaki kız, hani şu seks yapmak için para ödediğin -- | Open Subtitles | الفتاة التي في هذه الصورة التي دفعت لها حتى تتمكن من مضاجعتها |
Muhtemelen soldaki resmin erkek, sağdakinin ise kadın olduğunu düşünüyorsunuz. | TED | مثلاً عندما تعرف ان الصورة التي على اليسار هي لذكر وتلك التي على اليمن هي لأنثى |
İşte şimdi bunu sicim teorisiyle birleştirdiğimizde, ortaya çıkan tablo bu şekilde. | TED | والآن ، عندما صهرنا ذلك مع نظرية الأوتار هاهي الصورة التي قادتنا اليها |
O güzel fotoğrafa dönelim ya da o resmin içindeki fotoğrafa. | TED | عودة للصورة الجميلة، أو الصورة التي باللوحة. |
Bana yol gösteren güdü, savaşın gerçek yüzünü gösteren bir fotoğrafın aynı zamanda savaş karşıtı fotoğrafın tanımı olabileceğiydi. | TED | لكني كنت مدفوعاً بإحساس متوارث بأن الصورة التي كشفت الوجه الحقيقي للحرب ستكون بحسب التعريف صورة مناهضة للحرب. |
Ben sizi nasıl tanımam masamdaki fotoğraftan tanımam gerekirdi! | Open Subtitles | كان يجدر بي التعرف عليك من الصورة التي على مكتبه |